Emekli albayımız Alper Gezeravcı adına şanına yaraşır bir şekilde öyle bir geziye çıktı ki, buralarda bir yere gitse ünü sınırları aştı diyeceğiz ama adam dünya dışı gezmeye başladı… Yani ünü dünyayı aştı!.. Tabii bu arada bol bol da medyada kendisinden bahsediliyor, görüntüleri yayınlanıyor…

Reisimiz de bu fırsatı kaçırır mı? Ara sıra cebinden albayımızı arıyor ve “n’aber, nasıl oralar, seninle tüm ülkemiz gurur duyuyor” diyerek kendisine gereken gazı basıyor.

Artık yapay zeka ürünü müdür, değil midir bilmiyoruz ama sosyal medyada albayımızın uzayda namaz kılarken ki görüntüleri de yaygın. Kıblesi kendinden menkul tabii ki…

Eeeeee, 2 ay kadar sonra seçim vaaaaar…

Geçtiğimiz seçimlerde bildiğiniz gibi bizim Akepe neredeyse ülkenin her limanında yerli ve milli olarak lanse ettiği ve adına da “uçak gemisi” dediği bir devasa gemiyi rıhtımlara yanaştırmış ve halka açarak “baaaaak biz ne biçim gemi yaptık, dünya bizi kıskanıyor” gibilerden oy avcılığı yapmıştı. Vakitleri olsaydı Fatih Sultan gibi o gemiyi karadan da yürütüp başka kentlerde de gösterime sokacaklardı ama olmadı işte, sağlık olsun, başka sefere…

Başka sefere ama artık gemi olayını yemez bu millet, peki o zaman n’apacakAkepe?

Ne mi yapacak?

Uzaylara çıkan ve inşallah hayırlısıyla dönecek olan albayımız sahneye alınacak…

Hele bir de yanında o uzay mekiği midir, gemisi midir, her neyse, bir de o olsa… Tadından yenmez valla!..

Yaparlar mı yaparlar… Akepe bu… Bu işleri iyi biliyor!..

“Uzaya adım attık, bir iki seneye kalmaz aya ineriz, beş on seneye de kalmaz ver elini Mars…” filan dese inanmayacak çok az partilisi var bu Akepe’nin. Ne demişti eski bir bakanı? “Aya dört şeritli yol yapacağız dese inanırlar valla…” demişti.

Öyle… İnanırlar!..

Haberlerde okudunuz, gördünüz; Çaycuma’da uzay gemisi görülmüş… Yakında başka il ve ilçelerde de görülmeye başlanır. Böylece uzay programımızın yerli kısmı millileşmeye de başlar.

Ancak gelinen bu aşamada bir sorun var:

Her şey yerli ve milli iken bizim uzaya giden albayımıza “astronot” demek kimi akepelileri gücendiriyormuş, Amerikancaymış da ondan; “kozmonot” demek hiç olmuyormuş, o da Rusçaymış, Çinliler kendi uzay adamlarına “taykonot” diyorlarmış, bunu kullanmak hepten abesle iştigalmiş, eee peki ne denilecekmiş?

“Gökmen” demek gerekiyormuş, “gök adamı” yani… Bizim Türkologlar böyle buyurmuşlar…

Geldiğimiz bu aşamada da benim aklıma şu ünlü “astronot Niyazi”hikayesi geldi, demek ki bundan sonra “gökmen Niyazi” şeklinde adapte edip dinlemek gerekiyor o hikayeyi…

Eveeeet arkadaşlar,

Seçimlere kadar olan sürede uzay masallarına ara sıra yer vereceğiz, nasılsa masal dinlemeye alışığız,

Hep de uzay olmayacak ama…

Ara sıra Ali baba,

Ara sıra da 40 haramileeeer…