Orta yaşlı ya da orta yaşın üzerindeki tüm Zonguldaklılar bilir; bu kente 50-60 yıldır hiçbir şey yapılmadı.

Evet; yapılmadı!

Şimdi diyecekler ki; “arıtma tesisi yapıldı, yolların bakımı yapıldı, birkaç yere park mark yapıldı, vs. vs. vs.”

Şimdi… Bunlar da mı yapılmasaydı? Geçmiş belediye başkanlarının bazılarının samimi çabaları oldu ama hükümetler gereken desteği vermedi buraya… Vermeyince de Zonguldak kentlikten çıkıp kasabaya dönüştü!

Tüm kültür değerlerimiz ise son başkan döneminde yok edilmeye başlandı, örneğin Fevkani Köprü… Tarihi bir köşk olan, cumhuriyet öncesinden kalan, Osmanlı yadigârı Mithatpaşa ilkokulunu bile yıktılar, Yayla ilkokulunu tartışmaya açtılar, Kız sanat okuluna göz diktiler, Mühendisler lokalini sırf içinde içki içiliyor diye yok etmeye kalktılar…

Zonguldak Valiliğinin duvarındaki Atatürk Panosunun altına “Gümeli Porsuğu” bile yazdılar… O utanç abidesi hala orada, kimse bu çirkinliği kaldırmaya cesaret edemiyor…

AKP döneminde son 20 yılda bu kentte taş üstüne taş koymadılar,  sadece sahile devasa ve cemaati cenazeden cenazeye göze çarpan bir cami diktiler.

Kent merkezinde konuğunuzu götürecek bir lokantanız yok, denize doğru keyifle soğuk bir şeyler içeceğiniz bir yeriniz yok, “hükümeti protesto ederler, Mustafa Kemal’in askerleriyiz, şeklinde bağırırlar” korkusuyla festivaller yasaklanıyor, Türkiye’nin hiçbir kıyı kentindeki plajlarda çağdışı olduğu gerekçesiyle uygulanmayan “kadınlar günü” burada var, kent halkının yaşam tarzı değişti, kılık kıyafeti bile değişti, 70-80 yıl önce daha moderndik…

Üniversite de olmasa; köy olacağız köy!

Bu türden olumsuzlukları yazmaya kalksak sayfalar dolusu sıralamak gerekecek, sizler biliyorsunuz neyin ne olduğunu…

Zonguldak’a resmen yazık edilmiş!

Aynen böyle, yalan mı?

“Hükümet elimizden tutar, yatırım yapar” diye Akepeli Başkan seçtiniz de n’oldu? Aldınız mı arabadan soğanları?

Vatandaşın dolmuşa binecek parası yok, halk otobüsleri 65 yaş üstü gariban emeklilerle tıklım tıklım, kimin eli kimin sepetinde belli değil… Manavlarda yarım karpuz görünce şaşırmıştık, şimdi çeyreğin de çeyreği çıktı tezgahlara… Haftada 10 hayvan kesen kasap şimdi 1 kesiyor, alabilen yok, et yiyemeyen bodur bir gençlik yetişiyor, haberiniz yok!

Kent cadde ve sokakları elleri kıçlarında turlayan insanlarla dolu, bir yere oturup çay bile içemiyorlar, paraları yok…

Yani şu;

Zonguldak’ın hayatı kaymış!

Halk biraz biraz uyanır gibi oldu ve son yerel seçimlerde bir tepki koydu. Belediyeye de yeni bir yönetim ve yeni bir anlayış geldi, geldi ama merkezi idarenin kendilerine oy vermeyenlere olan bakış açısı ne kadar değişti?

Onun için kimse yeni yönetimden bir mucize beklemesin, işleri güçleri halkı fakirleştirerek kendilerinin vereceği makarnaya muhtaç etmek olan hükümet Zonguldak’ın CHP’li belediyesini sanki bağrına mı basacak?

Tabii ki hayır!

Dışarıda hiç itibarı kalmayan, parasının değeri bile olmayan, çağdaş ülkelerin davet listelerinde yer almayan, Afrika’nın geri kalmış ilkel devletleriyle haşır neşir olmayı maharet sanan bu hükümeti çok sevdiği Araplar bile takmazken, Kapalı Çarşı esnafı hiç takmaz, böylece ekonomi sözde büyür belki ama halk fakirleşmeye devam eder, Zonguldak da üvey evlat muamelesi görmeyi sürdürür, bizim belediye de kendi yağıyla kavrulabilmenin hesabını yapar durur…

Taaa ki halkın hakir görülmediği, insanca hakça bir düzenin sağlandığı yeni özgürlükler ve çağdaş yaşam tarzı bizleri kucaklayıncaya kadar…

YAPMACIK GÖRÜNTÜLER

Eskide nevruzlar kutlanırdı, koca koca yaşlı başlı adamlar, devlet erkanı, valisi, belediye başkanı, komutanı filan yakılmış olan ateşin üstünden çocuklar gibi atlarlardı…

Gülerdi vatandaş…

Bir demir dövme sahneleri vardı, yine aynı erkan örsün üzerinde ellerinde ağır tokmaklarla demir döverdi…

Buna da gülerdi vatandaş!

Sonra ramazan aylarında devletin önde gelenleri gariban ailelerin evlerine gider yer sofrasında iftar yaparlardı, ev sahibi “masamız var, orada oturalım” dese de, devlet büyüğü halkla birliktelik görüntüsü verecek ya, illi de yerde oturmak isterdi…

Ve bizim maden ocakları;

Her ramazan ayında bir iki bakan, bazen daha fazla gelir, beraberlerinde iktidar vekilleri, TTK müdürleri, parti ileri gelenleri filan yallah aşağı, eksi bilmem kaç kotuna, oruç açmaya, işçiyle bütünleşmeye, tabii ki bol bol da poz vermeye…

Bunlara da gülüyoruz, gel de gülme birader?