Ulusal basında bir haber;

İzmir Karşıyaka’da nikah sırasında, biri nikâh memurunun elinden mikrofonu kapmış, nikahın duasını etmek istemiş, derken merken müdahale etmişler, elinden mikrofonu aldırmış nikah memuru… Vay sen misin aldıran, müfettişler, soruşturmalar, vs. vs. vs.

Yahu kardeşim,

Nikâhın duasını yaptıracaksan, çıkarsın salondan gidersin camiye, hocaya istediğin kadar dua ettir, yasaklayan mı var?

Nikah salonu ibadethane mi?

Teamüllerde yok böyle bir durum!

Yarın bir gün de birisi çıkar; “nikahtan sonra toplu şükür namazı vs.” der, n’olcak o zaman?

Adam halk otobüsünü durduruyor, namaza duruyor… Karşıda cami varmış yokmuş önemli değil, önemli olan artistik patinaj…

Şehirlerarası yolculuklarda bile 10 dakikalık çiş molasında yarım saat namaza duranlar var, “yapma, yapamazsın, kazasını kıl” diyorsun “vay sen din düşmanı mısın?”

Nelerle uğraşılıyor günümüz Türkiye’sinde?

Görüyorsunuz…

Ve sosyal medyaya da şöyle bir paylaşım düşüyor millet bunları konuşurken: “abidik gubidik işler için saatliğine veya günlüğüne veya haftalığına aylığına, ülkemizde evli çiftlere, bazı mezheplerdeki mut’a nikahı gibi nikah kıyan hocalar fuhşa teşvikten yargılanmalı mı, yargılanmamalı mı?”

Hadi bakalım kolay gelsin!..

MÜZİK NEYMİŞ?

Müzik sevmeyen var mı?

Yok!..

Sadece müziğin bazı türlerini sevmeyen olabilir, örneğin ben arabesk takılmam, sevmem de… Kimileri de klasik müzik sevmez, kimileri modern; her kesin bir tarzı var…

Ama bence, müzik denince İtalyan, İspanyol… Latin tarzı yani. Notalar bu tarzda güzel, nağmeler de… Tango’yu da bunlar keşfetmiş…

Hiç Slav dilinde dünyaca ünlenmiş bir parça duydunuz mu, ya da Korece filan?

Duyamazsınız… Nedenini anlatmayalım, uzun kaçar bu dar vakitte.

Şiir denince de Farsça!

Şiire girmişken, bu edebiyat dalının bir de roman-hikaye faslı var, bunda da Ruslar… Ruslar klasik müzikte de ünlenmişler… Adamlar davul zurnayla yetişmemiş, piyano, keman dinlemişler… Valsı icat edenler de bunlar…

Haaaa bir de her oluşumdan ve her sanatçıdan ayrı bir yere konulan Shakespeare var, şimdiye kadar gelmiş geçmiş hiçbir edebiyatçı bir dili onun karar güzel kullanıp, şahane edebi sanatlar üretemedi…

“Serçenin bile ölmesinde bir bildiği vardır kaderin” cümlesini insanlığa kazandıran Shakespeare “Müzik aşkı besteler” özdeyişinin de sahibi…

Bakın yine döndük dolaştık müziğe geldik, alın size dünyaca ünlü kişilerin müzik hakkındaki düşünceleri:

Müzik, ruhun gıdasıdır. (Mendelson)

Müzik bir başka seyyaredir. (Daudet)

Müzik; fakir insanın cennetidir. (Emerson)

Müzik seslerin mimarisidir. Madame de Stael

Müzik, insanların evrensel dilidir. (Longfellow)

Müzik duygularımızın en açık dilidir. Emil Zeig

Müziksiz bir yaşam bir hata olurdu. (Nietzsche)

Kalpteki fazilet tohumları müzikle yeşerir. (Luther)

Müzik, gökle toprak arasında bir ahenktir. (Konfüçyus)

Müzik, seslerle düşünme sanatıdır. (Jules Combarieu)

Eğer müzik aşkın gıdasıysa, durmadan çalınız. (Shakespeare)

Müzik. Ey acıların tatlı ve iyileştirici merhemi. (Horace)

Müzik; heyecanlı kalplerdeki kederi unutturur. (Chateaubriand)

Müzik, ruhu günlük hayatın tozlarından siler. (B. Auverbach)

Müzik insanlığın ortak dilidir. (Henry Wadsvorth Longfellow)