Pazar günü sandık başına gidiyoruz; oyumuzu kullanacağız, bu bizim en demokratik hakkımız, ama şimdilik…

Yarın bir gün ne olacağı belli olmaz!

İktidar olmak için her türlü çareye başvuran, iftira atan, yalan söyleyen, film çeviren, sahte kayıtlar piyasaya süren, kendilerinden olmayanı terörist ya da fetöcü olarak suçlayanlara prim vermeyin, oy da vermeyin.

Bunlar kim olursa olsun,

İster CHP’li, ister AKP’li, veya başka bir partiden olsun… Bunlara bir ders verin, demokrasiyi ve insanlığı öğretin…

Biz büyük Türk Milletiyiz, binlerce yıllık devlet geleneğine sahibiz, bu gelenekte liyakatsizliğe geçit yok…

Siz işi bilene oy verin,

İş ehline oy verin,

Sizi kandırmayana oy verin,

Dürüst olana oy verin,

Erdemliye oy verin!..

KEDİ BÖYLE DEDİ (2)

Bir önceki yazımızda bizim binanın çevresinde verdiklerimizle beslenen bir sokak kedisini anlatmıştık… Bir de yavruladı, sabahları yolumuzu gözlüyor, kahvaltısı benden…

Sabahları selam sabah faslından sonra ufak sohbetler de gerçekleştirdiğimiz kedimiz bize dert yanmıştı ve şöyle demişti:

-Sermet abi, sen de olmasan yandık, şu bebelere bakamayacağız walla…

-Eskiden çöpten bir şeyler çıkarır yerdik, şimdi o da yok, mahalleli tavuğun kemiklerini bile yiyor, çöpe atmıyor…

-Çöplere mahallenin garibanları da dadandı, yaşlı başlı insanlar, çöpten toplayıp eve götürüyorlar, onların da çoluğu çocuğu var, n‘aaapsınlar?

-Çöplüğü ortak kullanıyoruz artık…

-Eskiden bereket vardı çöpte ama Akepe son dört beş yıldır ortalığı dümdüz etti, millette para pul kalmadı, satın alım güçleri sıfır olunca olan bize oldu…

-Allah senden razı olun, senin gibi hayvan severlerden de, sizler olmasanız resmen açız, bebeler aç…

-Haaaa, Sermet abi, bir de köpek sorunumuz var, bizden en az 10 misli büyük ve ağır olan bu hayvanlar bize saldırıyorlar, bizim bebelere saldırıyorlar, güya Başkan Selim Alan’ın sözü vardı, 5 sene önce adayken vermişti, Kozlu, Kilimli ve Merkez Belediyeler birleşip bir hayvan barınağı yapacaklardı, sizi de bizi de kandırdılar, walla bana oy kullanma hakkı verseler, eğer verirsem kurbağa olayım…

Evet; bunları anlatmıştı…

Sabah yine kahvaltısını sunduk hanımefendiye ve yemeğe başlamadan “Sermet abi, bi dakka dur, şu belediyeden bir şikayetim var, onu da anlatayım sana da öyle git” dedi…

Ne diyelim?

“Söyle bakalım kedi” dedik ve o da bizim vasıtamızla bir derdini belediye yetkililerine aktardı;

“Sermet abi, çöp konteynerleri leş gibi leş… Bizim bile midemizi kaldırıyorlar, değil mi ki sizin, bizim gibi kediler buralardan besleniyor ama bu pis konteynerler bizi hastalandırıyor, ömrümüzü kısaltıyor, hadi belediyecilik öldü de insanlık da mı öldü? Yaz şunu, bunları yıkayıp temizlesinler, sıcak havalar geliyor, size de yazık…”

Kedi böyle dedi…

Ve de doğru dedi!

Bizden ilgilisine duyurması…

Haaaa; bu arada tam kediden ayrıldım gazeteye gideceğim,

Yolda bir velet, elinde bir kap su, duvardaki oluğun önüne yerleştiriyor…

“Afferim lan” dedim, “sen de benim gibi kedileri seviyorsun…”

“Ne kedisi be amca” dedi; “ben bu suyu oluğun içindeki fare için koydum, o da sokak hayvanı…”

Ne diyeyim şimdi,

Şimdiki veletler harika!..