Cadde ve sokaklara çıkın, hani şu adı halk tarafından “Dilenciler caddesi” olarak değiştirilen caddeye örneğin, herkesin yüzü gülüyor 1 Nisan’dan bu yana…

Halk otobüslerinde, dolmuşlarda, çay ocaklarında, kahvehanelerde, parklarda, vs. yerlerde insanlar 1 Nisan öncesi hep bağırıp çağırıp atışıyorlardı…  Şimdi bitti! Şakayla karışık bir gırgır aldı yerini o atışmaların. AKP’den filan bahsediyorlar şimdi; gülerek, hafiften, bıyık altından…

Öyle ya;

Sultan Süleyman’a kalmayan bu dünya Akepe’nin üç beş kibirlisine, üç beş rugan ayakkabı giyip dar paça pantolonla gezenine, önden fermuarlı hurçlara bürünüp salınanlara hiç kalmazdı…

İyi de oldu, barış geldi memlekete barış!

Bağıra çağıra neredeyse tüm kanalları işgal eden görüntülere güzel bir yanıt verdi, tüm ülke de, Zonguldak halkı da…  Gerçekten bıktık walla. Güzel sözlere, sevecen bakışlı gözlere, tatlı nağmeli mutluluk şarkılarına hasret kalmıştık. Osmanlı’nın kuruluşu, dirilişi; yok efendim Selçuklu’nun şahlanışı, oradan geçin Kudüs Fatihi Selahattin Eyyubi’nın maceraları, arapların ne kadar hazreti varsa onların hayat hikayeleri, yetmedi bir de karılarının üstün karakterlerini anlatıp duran sakallı şalvarlı takımı, çocuk kanallarında bile üç beş yaşındakilere yönelik “Faideli Bilgiler”

Fazlası var eksiği yok, insanın burnundan getirdiler, milleti dininden imanından soğutuyorlar walla…

Bu arada adının önüne son zamanlarda “prof.  mrof.” ekleri  almış sözde din alimleri.”Doç” olsalar olmuyor, ile de “prof” olacak… Bunların işleri güçleri tv kanallarına çıkıp millete güya din öğretmek, akıl vermek… İşimiz bunlara kaldıysa yandık zaten. Bazen canlı telefon bağlantıları yapıyorlar, yüzde 95 kadın ağırlıklı ve belden aşağı nitelendirilebilecek özellikte sorular ve yanıtları… Her gün sosyal medyaya düşüyor bu tip şaklabanlıklar, haber sitelerine de malzeme oluyorlar. Alın size Mynet haber sitesinden bir haber:

Mustafa Karataş isimli bir adam program yapıyor, kadının teki de açmış telefonu soruyor: “Hocaaam ben eşimle yatarken melekler görür diye başımı açmıyorum, dine uygundur di mi?”

Hoca yanıtlamaya çalışırken program sunucusu Zahide Yetiş dayanamıyor ve "Başını açmıyor ama..." diyor. Anlamışsınızdır…

İşte bu cinsten cinsel fantezi dolu sözde dini programlar…

Aslında bir anlamda iyi oluyor, reyizin bağırıp çağırmalarından sonra bazı kanallarda bu türden gırgıriye, turşu suyu gibi mideye iyi geliyor, hazmedemediklerinizi  öğütmenize yardımcı oluyor…

Bakın nereden nereye geldik, “memlekete barış ve güler yüz geldi” dedik, erken seçim falan olursa gerisi de gelecek biliyoruz, Zonguldak’ta o günleri özlemle bekliyoruz. Emekliyi küstüren ve sömürenlere,  kendileri saraylarda yaşayanlara ilk ihtar verildi, ikinci yakında bu sinemada…

“Zonguldak’ta halk artık gülüyor” dedik ya; bu gülüşün nedeni bildiğiniz gibi CHP’nin yerel seçimlerdeki büyük başarısı.

Peki bu başarı kimin?

Bu başarının ardında kim veya kimler var?

Elbette ki başkan seçilen Tahsin Erdem’in seçimi kazanarak bir de fark atmasında mütevazı ve şaibesiz kişiliğinin payı büyüktür, ama seçim çalışmaları süresince kendisine eşlik eden, destek veren İl ve İlçe Başkanlarının da katkısı elbette ki vardır, partinin gönüllü hizmetkârlarının da katkısı vardır, bu kapsamda yemeyip içmeyip son iki ayını Tahsin Erdem için çalışarak geçiren ve tam 14 kilo veren o partili genç kızı da buradan alnından öpüyorum, ana babasını da kutluyorum; kendisine inanan Zonguldaklıları da unutmuyoruz,

Ve Tahsin Erdem’i hiç ama hiç yalnız bırakmayan,  seçim öncesi adeta kolu kanadı olan, gittiği gezdiği her yerde yanında olan, yaptıkları konuşmalarıyla halka gereken motivasyonu ve heyecanı veren milletvekillerimiz Eylem Ertuğrul ve Deniz Yavuzyılmaz,

“Size helal olsun”… Ben demiyorum, vatandaş söylüyor…

Üstüne basa basa şunu da söylemek zorundayım; Deniz Yavuzyılmaz’ın her gittiği yerde halkı söylemleriyle coşturması, kendisini çepeçevre saran binlerce insandan oluşan o sevgi çemberinin kendisiyle kucaklaşması, bir fotoğraf çektirebilmek için yarışmaları, adeta bağırlarına basmaları, yaşadığımız ve asla unutamayacağımız son yerel seçimin en güzel görüntüleri arasındaydı.

Ve şunu da eklemek isterim;

Deniz Yavuzyılmaz’ın Zonguldak’tan vekil olması burada yaşayacaklar için bir şanstır, tüm listelerde yer alarak partisinin Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirilmesi da aslında kendisine ne kadar değer verildiğini kanıtlayan, ülke kamuoyunca da algılanmış olan bir mesajdır.

Kendisinden çok şeyler beklenen Deniz Bey, “Zonguldak için bir umut mudur veya değil midir?” sorgulaması ile karşı karşıya kalındığında, Akepe dönemlerinde iyice dibe vurmuş bulunan bu kentin ve insanlarının da ister istemez tek umudu olarak ön plana çıkacaktır.

Mantıktaki “üçüncü halin imkansızlığı” prensibi de bunu gerektirmektedir!