*** Hem pandemi, hem de savaş nedeni ile enerji krizini aşmak için Avrupa'da kapalı taşkömürü ocakları açılmaya başlanırken, şehrimizde yer altında çıkarılmayı bekleyen taşkömürü ve kurulacak kok fabrikası ile Zonguldak ve Ülkemiz sınıf atlar.

*** Taşkömürünün koklaşabilme özelliği ile benzol, benzen, nafta, naftalin, fenol, toliol, kısılol, efranj boya, amonyum sülfat, RT9 katranı, zift, briket kömürü gibi sanayide kullanılabilen 32 çeşit ürün elde edilebilmektedir.

Uzun yıllardır ara ara Zonguldak gündemine gelen ama sonrasında unutulan şehre 'kok fabrikası' kurulması olayı geçtiğimiz aylarda yine dillendirildi ve her zamanki gibi unutuldu.

İlimizde çıkarılan taşkömürü ise koklaşabilir tek kömür madeni. Bu özelliği ile koklaştırılma işlemi sonrasında elde edilen kömürün ısı derecesi kat kat artarken, özellikle demir çelik sanayinde de kullanabilirliği olan tek kömür çeşidi.

Ayrıca, taşkömürünün koklaştırılması ile sanayi sektöründen, ilaç sektörüne kadar 32 çeşit mamul elde edilebilirken, taşkömürünün değerini de üçe katlıyor. Yani ortalama taşkömürü tonunun 300 dolar olduğunu varsayarsak, işlem sonrasında kok kömürü haline dönünce tonu 900 dolara çıkmakta.

Kok fabrikasının kurulması, Zonguldak'ı bir anda tekrar eski günlerindeki gibi göç alan iller seviyesine çıkarabileceği gibi ülkemizde şuan böyle bir fabrikanın olmaması nedeniyle de tek fabrika olacaktır.

Pandemi sürecinde dünyada yaşanan enerji krizi sonrasında, başta Almanya olmak üzere Avrupa'da kapalı taşkömürü ocaklarını açılarak alternatif üretmeye çalışıldığı zorlu dönemde, şehrin altında çıkarılmayı bekleyen 'karaelmas'ı ekonomiye kazandırmak için ise 60 binlerden 7.500'lere düşen madenci sayısını da acilen artırılması gerekliliği de öne çıkmakta.

Dikkat edilmelidir ki; Dünyada bütün ekonomik krizler üretimle aşılmıştır. Bizim de, hem pandemi, hem de Rusya - Ukrayna savaşı nedeniyle var olan ve ileride daha da derinleşecek olan enerji krizini atlatabilmemiz için yer altında yatan doğal servetimizin ekonomiye kazandırılması zorunludur.

Türkiye'nin enerji üssü olmaya aday ve taşkömürünün tek çıkarıldığı yer olan bir şehre kok fabrikasını kuramamanın sebebi ne olabilir?

Günümüzde demir çelik fabrikalarının içerisinde kendi ihtiyaçları için küçük çapta da olsa bulunan üniteleri mazeret göstermeden, büyük resmi görmenin zamanı gelmiştir.

Kurtuluş savaşı sonrasındaki her türlü kısıtlı imkanlara rağmen 1935 yılında Baştarla Mahallesinde kurulan Kok Fabrikası'nı 2022'de kuramıyorsak, ülkeye ve gelecek nesillere hizmet etmiş mi oluyoruz?

Editör: Haber Merkezi