Cumhuriyet Halk Partisi Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan yardımcısı Seyit Torun, Ak Parti iktidarı için, “Artık ülkeyi yönetemiyorlar, sorunları çözemiyorlar” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan yardımcısı Seyit Torun yerel yönetimler heyeti olarak beraberinde CHP Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün, CHP Antalya Milletvekili Cavit Arı ile birlikte ziyaret ettiği partisinin Zonguldak İl Başkanlığında CHP Zonguldak Milletvekilleri Ünal Demirtaş, Deniz Yavuzyılmaz, Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı, İl Başkanı Murat Pulat, Merkez ilçe Başkanı Ebru Uzun, Kilimli ilçe Başkanı Erol Sarıal, İl Kadın Kolları Başkanı Merve Kır ve partililer tarafından çiçeklerle kapıda karşılandı.

Zonguldak’ta bulunmaktan mutluluk duyduğunu belirten CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan yardımcısı Seyit Torun, konuşmasına şöyle devam etti:

17 İLİMİZDE 60’A YAKIN BELEDİYEMİZİ ZİYARET ETTİK

“Yerel yönetimler heyeti olarak şu ana kadar yaklaşık 17 ilimizde 60’a yakın belediyemizi ziyaret ettik. Amacımız 31 Mart’ta elde ettiğimiz bu başarıyı belediye başkanlarımızla birlikte ne noktadayız, neler yapmalıyız, onlara ne gibi katkılar yapabiliriz, yerelden genele bu başarıyı nasıl taşırız bunların çalışmalarını yapmak, hem de bugüne kadar yaptıkları hizmetleri yerinde görmek ve bu başarıyı büyültmek amacı ile ziyaretlerimize devam ediyoruz.

TÜRKİYE NÜFUSUNUN YARISINDAN FAZLASINI YÖNETİYORUZ

Tabi 31 Mart’ın bir özelliği var. 31 Mart’ta yerel seçimlerde başarılı olduk ve Türkiye nüfusunun yarıdan fazlasını yönetiyoruz. Turizm potansiyeli olarak yüzde 95’in üstündeyiz. Ekonomik büyüklük olarak da Belediyelerimizin olduğu yerde yüzde 68’lerdeyiz ve şunu açıkça ifade ediyoruz; 31 Mart’ın bir başarısı da artık bu iktidarı sandıkta yenebileceğimizi ispat ettik, demokratik yollarla millet iradesi ile gönderebileceğimizi ispat etmiş olduk. Tabi belediyelerimiz göreve başladığı günde bu güne kadar yoğun bir çalışma içerisindeler. Seçim süresi içerisinde birçok kara propaganda yapıldı. ‘yardımları kesecekler, teröristlerle işbirliği yapacaklar’ birçok kara propaganda yapıldı ama belediyelerimiz, belediye başkanlarımız gerçekten o süreçten bu güne kadar tam tersine yardımları en az 3-4 kat artırdı ve toplumumuzun bütün kesimlerini kucaklayarak, hiç kimseyi ayırt etmeden yaşam biçimi, siyasi düşüncesi, etnik yapısı hiçbir şeyi ayırt ayrıştırmadan kucakladı ve eşit hizmet götürerek liyakati önde tuttu ve şu anda da yapılan bütün değerlendirmelerde görülüyor ki, bizim belediyelerimiz her türlü baskıya, her türlü engellemelere, kamu kaynaklarının her türlü kendilerine kapatılmasına rağmen başarıları her geçen gün artıyor ve bizleri de gururlandırıyor.

ERDOĞAN AYRIMCILIĞIN ALASINI YAPIYOR

Bakın; Erdoğan her çıktığında ekranlara ‘biz ayrımcılık yapmıyoruz’ diyor ama ayrımcılığın alasını yapıyor. Hiçbir kamu bankası maalesef bize kredi vermiyor. İller Bankası belediyelerin bankası, belediyelere hizmet etmesi için kurulmuş banka ile teminat mektubu dahi vermiyor belediyelerimize. Bakanlıklar bütün kaynaklarını nerede ise Cumhur ittifakı belediyelerine veriyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı dağıttığı araçları yüzde 97’sini Cumhur ittifakı belediyelerine verdi. 435 milyon lira yardım dağıttı bizim belediyelerimize hiç yok. Orman Genel Müdürlüğü 155 araç dağıtıyor bizim belediyelerimize maalesef hiçbir araç vermiyorlar ve bunun üzerine belediyelerden kesilen kaynaklarla bütçesini oluşturan Belediyeler birliği bile orada ayrımcılık yapıyor ve Belediyeler Birliği kaynaklarını yine Cumhur ittifakı belediyelerine veriyor. Biz bu anlayışı ret ediyoruz. Halkı parasını, halktan toplanan vergilerle oluşmuşu bu bütçenin adaletli dağıtılmasını istiyoruz. Sonuçta bizim belediyelerimiz sadece partililere hizmet vermiyor, kendilerine oy verenlere hizmet vermiyor halkın tamamına, hiç kimseyi ayırt etmeden hizmet veriyor. Siz, bizim belediyelerimizi belki cezalandırmaya çalışıyorsunuz ama aslında bu milleti cezalandırıyorsunuz ve bu ayrıma da son vermeye davet ediyoruz ama ne yaparsanız yapın başaramayacaksınız, yine bizim belediyelerimiz tıkır tıkır çalışacak, teker teker de projelerini bitirecek ve vatandaşımızın her geçen gün de memnuniyetini artıracak.

ARTIK ÜLKEYİ YÖNETEMİYORLAR!

Tabi içinde bulunduğumuz ekonomik buhran her geçen gün hepimizi ciddi sorunlar yumağı içerisinde bırakıyor. Sürekli akaryakıta gelen zamlar, sürekli girdilerin artması nasıl bir aile ekonomisini etkiliyorsa, nasıl hepimizi derinden etkiliyorsa aynı şekilde belediyelerimizi de etkiliyor. Şu anda belediyelerimiz hizmet vermekte inanın çok zorluk çekiyor. Yani son bir yılda akaryakıtta yüzde 185 arttı, motorinin fiyatı 6 liradan nerede ise 22 liraya çıktı, yüzde 266 arttı, elektrik fiyatları 3 kat arttı ama Maliye Bakanı hala ‘enflasyon düşecek, tek haneli rakama geçeceğiz’ diyor. Artık ülkeyi yönetemiyorlar ve sorunları da çözemiyorlar. Sorunlar arttıkça, 20 yıldır iktidarda olmalarına rağmen yine suçu başkalarına atıyorlar. Yine suçluyu başka yerde arıyorlar.

TARIMI MAHVETTİKLERİ GİBİ EKONOMİYİDE MAHVETTİLER

Bakın bu hatalı kararlardan dolayı tarımımız bitti, sanayi üretemiyor, teknoloji zaten yok ve biz dünyada artık rekabet gücümüzü her geçen gün maalesef yitiriyoruz. Bir tarım ülkesiydik, Türkiye coğrafyasında bereketli topraklarımız, üreten çiftçimiz vardı, ama şimdi bakın buğdayda Ukrayna ve Rusya’ya bağımlıyız, şimdi orada savaş var bizde de ciddi sorunlar başladı. Ayçiçeğinde aynı şekilde birçok tarım ürününde olduğu gibi dışa bağımlıyız. Ayçiçek yağında sorun yaşıyoruz. Bugün bakıldığında maalesef ithal etmediğimiz bir tarım ürünü kalmadı. Bizim çiftçimiz, üretecimizi değil, yabancı ülkelerin çiftçisi ve üreticisi kazanıyor. Hani diyorlar ya; ‘biz üretmeyelim pahalı dışarıdan daha ucuza alalım’ buyurun alın şimdi. Nereden alacaksınız. Türkiye’de tarımı mahvettikleri gibi ekonomiyi de her alanda mahvettiler.

İSTANBUL’A 10 DOKTOR ATANDI 6-7’Sİ YABANCI!

Şimdi de doktorlara taktılar kafayı; ‘efendim maaşından memnun olmayan gitsin, efendim doktorlar eğer tedavi yapmıyorsa biz doktor buluruz’. Bu ülkenin insanına yazık etmeyin. Şu anda İstanbul’da 10 doktor atandı, 6-7’si yabancı. Mustafa Kemal Atatürk rahatsızlığında o veciz sözü kullanmıştı; ‘Beni Türk hekimlerine emanet ediniz’ diye. Ama biz şu anda kendi doktorumuza, kendi hekimimize değer vermiyoruz yabancıları getirmeye çalışıyoruz. Bu anlayış gerçekten çok kirli bir anlayış. Bu anlayış zararlı bir anlayış.

20 YILLIK İKTİDARIN GELDİĞİ NOKTA BU!

Sorunu çözme yerine, sorunu yönetmeye çalışıyorlar ve vatandaşa da sanki bu normalmiş gibi göstermeye çalışıyorlar. Halbu ki 20 yıllık iktidarın geldiği nokta bu. Bakın Eylül, Ekim aylarında Sayın Genel Başkanımız bir çağrıda bulundu ve dedi ki hükümete; ‘bakın önümüz kış vatandaş gerçekten çok zor bir kış geçirecek. Bu kışı rahat atlatabilmesi için bir karakış fonu oluşturun ve vatandaşımız hiç değilse bu zorlu günlerde, sıcak evinde mutfağında aş kaynasın, bu zor günleri atlatsın’ diye çağrıda bulundu ama AK Parti hükümeti kulağını tıkadı, hiç dikkate bile almadı. Sayın Genel başkanımız belediyelerimize talimat vererek, ‘bir karakış fonu oluşturun, hiç değilse belediyelerimiz sınırları içerisinde ulaşabildiğimiz kadar vatandaşımızı bu karakışta yalnız bırakmayalım onların mağduriyetini giderelim’ dedi ve bütün belediyelerimiz bu anlamda yoğun bir çalışma içerisine girdi. 3 Kasım 2021’den itibaren bu güne kadar 4 milyon 430 bin aileye çeşitli alanlarda yardım yaptı ve bu yardımların toplam tutarı 3 milyar liraya yakın. Zam yapmak onlara destek yapmak bize nasip oldu. Her geçen gün artan fiyatlar maalesef vatandaşlarımızı da ciddi sorunlar yumağı içerisinde bırakıyor.

BETON EKONOMİSİ İLE TÜRKİYE’Yİ 20 YIL YÖNETTİLER!

Bakın bir finans ekonomisi bir beton ekonomisi ile Türkiye’yi 20 yıl yönettiler, üretimi terk ettiler. Tarımda üretmiyoruz, sanayide üretmiyoruz, teknolojide üretmiyoruz, tüketen bir toplum olduk. Hep bize ‘paramız var, biz satın alırız’ dediler ama şu anda paramız da kalmadı, satın da alamıyoruz. Her geçen gün de yoksullaşıyoruz. Alt gelir grubu ile üst gelir grubu arasındaki makas cumhuriyet tarihinin en büyük açıklığına ulaştı. Bunu hak etmiyoruz. Bundan 10 yıl önce kişi başına düşen milli gelirimiz, bugünkünün nerede ise iki katıydı ama maalesef şu anda her geçen gün yabancı para birimi karşılığında gelirimiz azalıyor. Halbuki biz üretiyoruz. İçtiğimiz sudan yediğimiz ekmeğe kadar vergi veriyoruz. Her geçen gün de yükümüz artıyor. Çocuklarımızın değil, belki de torunlarımızın geleceğini karartıyoruz ama çözüm var. Hiç umutsuz olmaya gerek yok. Bizim sorunlarımızı çözecek kaynağımız da var, insanımız da var, doğal kaynağımızda var. Dediğim gibi tek şey planlama yapmak, strateji kurmak, kaynakları doğru yerde kullanmak. Bunu yaptığımızda başaracağız” Haber: Seçkin KIRARSLAN

Editör: Haber Merkezi