Bir Zonguldaklı olarak şehrin futbolda kalkınmasını öyle çok istiyorum ki... Süper Lig’e çıkalım, 70’li, 80’li yıllarda olduğu gibi ligin tozunu atalım. Her gün Zonguldakspor ismi geçsin televizyonlarda, gazeteler bizi yazsın, her akşam spor kanalları bizi konuşsun, yorumcular bizden bahsetsin. Dün akşam Samsunspor’dan bahsedildiği gibi...

Futbolda hep gecikmeleri oynuyoruz, rakiplerin seviyesine yıllar sonra ancak ulaşabiliyoruz.

Nedir bu şehrin futboldaki basiretsizliği? İleriyi ön görmeyi ve ona göre plan program yapmayı maalesef beceremiyoruz. Bizim futbola bakış açımız, geleceği değil de günü kurtarmaktan öteye gitmiyor.

Bu konuda çok sitemkarız. Buna rağmen herkes olan bitene razı. Takıma el atmak, kol kanat germek yok. 

O yüzden hep futbolda hep sona kalıyoruz. Zonguldak değil de sanki "Songuldak!"

Samsunspor Süper Lige çıktıya, kafama takıldı akşam vakti. Zonguldakspor’u yakından takip eden biri olarak "Bizim takım ne zaman çıkacak acaba?" veyahut "Çıkabilir mi, biz ya da bizden sonraki kuşak görebilir mi?" sorularına cevap aradım.

Yaşı 45'in üzerinde olanları çok şanslı görüyorum bu konuda. Karaelmas Kemal Köksal Stadı'nda, eski adıyla Şehir Stadı’nda Beşiktaş'ı da izlediler, Fenerbahçe'yi de, Galatasaray'ı da... Hadi bizim kuşağı geçtim, bizden sonra gelen kuşak görebilir mi acaba Süper Ligi? Sanmıyorum...

Böyle gittiği takdirde bırakın bizden sonrakini, daha sonraki kuşağın görmesi bile çok zor.

Bizim hayal olarak gördüğümüz Süper Lige çıkan çıkıyor ama. Adamlar başardı işte, hem de ligin bitmesine 6 maç kala. Karadeniz’in gözdesi, 11 yıllık Süper Lig özlemine son verdi. Tebrik ediyoruz Hüseyin Eroğlu’nu, futbolcuları, Yüksel Başkanı...

Hatırlatayım, Zonguldakspor'un Süper Lig özlemi 1988'den bu yana tam 35 yıl. Belki bir 35 yıl daha sürer bu özlem. Bizim ömrümüz Süper Ligi görmeye yetmez.

Samsunspor bundan 3 sezon öncesine kadar bizim rakibimizdi. Aynı gruptaydık, yolları Karaelmas Kemal Köksal Stadı'ndan geçti Kırmızı-Beyazlıların...

O takım fazla değil 3 sezon aradan sonra Süper Lige yükseldi. Çok büyük başarı, imrenilecek bir futbol hikayesi.

Bu örnekleri çoğaltmak pek tabii ki mümkün. 7 yıldır var olduğumuz 2. Ligde, Altay'ından Karagümrük'üne, Karagümrük'ünden Erzurum'una kadar rakibimiz olan takımlar Süper Ligi gördü. Hatta Erzurumspor iki kere çıktı, düştü. Lükse bak sen.

Hadi Süper Lig çok uzak diyelim, ya 1. Lig... Bir üst lige de kafiyim ben...

Bandırma’sı, Kocaeli'si, Sakarya'sı, Keçiören’i, Tuzla'sı, Menemen'i, Pendik'i, Manisa'sı rakibimizdi, bugün 1.Lig’deler... Biz hala yerimizde sayıyoruz.

Bu sezon biraz kıpırdar gibi olduk, ona da gücümüz yetmedi. Nasıl yetsin, kendi kaderine bırakılan koskoca bir şehir takımından bahsediyoruz. 7 hafta kala yarıştan tamamen koptuk. Hayaller yine bir başka sezona kaldı.

Neden olmuyor sizce, neden başaramıyoruz... Çok mu zor çıkmak?

Artık klasikleşti ama yine de sıralayalım...

* Ekonomik güç

* Transfer bütçesi

Kilimli Belediyespor kupaya uzandı... Bölgesel Amatör Lige geri döndüler Kilimli Belediyespor kupaya uzandı... Bölgesel Amatör Lige geri döndüler

* Transfer planlaması

* Kamp ve konaklama tesisi

* Antrenman sahası

* Stat

* Birlik, beraberlik

* İstemek ve inanmak

Ekonomik gücümüz yok, transfer bütçemiz 2.Lig seviyesinin çok çok altında. Bölgesel Amatör Lig’de mücadele eden Ereğli Belediyespor’un bütçesi bile Zonguldakspor’un bütçesinin üç katı. Gerisini siz düşünün. Transfer planlamamız bütçeye bağlı olarak çok zayıf! Nerede genç var, alıp getiriyoruz. 2. Lig kadrosu, bu lig ayarında futbolcu ister. Bu tarz oyuncu alamıyorsanız, kusura bakmayın Play-Off ya da bir üst lig sadece sözde kalır, kaldı da!

Kamp ve konaklama tesisi yok, antrenman sahası yok, stat yok... Yok, yok, yok... Rakiplerde olan her şey bizde yok. İşte sorun tam da burada.

Takım özel bir yurtta kalıyor. Yurdun şartları iyi olabilir fakat bir kulüp için kendine ait kamp ve konaklama tesisi olmazsa olmaz. Hadi getirin de yatırın bakalım üst düzey lig oyuncusunu yurtta.

Stadımız 83 yıllık tarihe sahip. Beton basamaklı tribünüyle Türkiye’de ender statlardan biri haline geldi. Sağından solundan kırpa kırpa oldu sana statcık!

13 bin küsur olan kapasite 7 binlere kadar düştü. Açık maraton, bir yol uğruna sana oldu sıradan bir tribün. Türkiye’de böyle bir tribün mimarisi yok. Yine ilki başardık (!). Deplasman tribünü olası bir depremde çökme riskine karşı zaten kapatıldı.

Birlik, beraberlik hak getire. Hiç bir zaman Zonguldakspor etrafında toplanıp aynı düşüncede birleşemedik.

Eee o yok, bu yok nasıl olacak bu iş? Şapkadan tavşan mı çıkaracağız? Süper Lig bizim neyimize, oturalım oturduğumuz yerde.

Zaten öyle de oluyor. Biz yıllardır 2. Ligdeki yerimizde sayarken, 8'inciliği, 44 puanı büyük bir başarı olarak adlandırırken, rakiplerimiz 1.Lige çıkıyor, oradan Süper Lige yükseliyor, düşüyor, olmadı bir daha çıkıyor.

Doğrusunu söylemek gerekirse, Zonguldak'ta futbol 70'li, 80'li yıllarda kalmış. O dönemin Beşiktaş'ı, Fenerbahçe'si, Galatasaray'ı olan Zonguldakspor, bugün gelinen noktada küçüldükçe küçüldü. Her geçen gün daha geriye gittiğimizi de söylemeliyim.

Özel bir yurtta konaklayan profesyonel bir takım, tabldot sırasında bekleyen bir futbolcudan çıkıp da Play-Off beklemek, çok saçma değil mi sizce?

Yukarı da son madde olarak istemek ve inanmak demiştim ya...

İşte tam da bu. İstemek sadece ağızdan çıkan sözle olmaz. İstemek uygulamaktır, inanmak ise icraatın kendisidir. İnanırsanız başarırsınız. İşte o zaman ortaya icraat çıkar. Biz ise sadece konuşuyoruz, iş uygulama ve icraat aşamasına geldi mi, maalesef herkes bir kenara siniyor.

Editör: Hüseyin EKİNCİ