Zonguldak Level Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hilal Özdemir, yaklaşan Kurban Bayramı öncesinde yeme içme konusunda uyarılarda bulundu.
Kurban Bayramı’nda beslenme yönünde dikkat edilmesi gereken hususlarla ilgili açıklama yapan Ödemir şu açıklamalarda bulundu:
Bir diyetisyen olarak, bayramlar gibi özel günlerde danışanlarıma diyet listesi vermemeyi tercih ediyorum. Bu tür günlerde diyet yapılmamalı; ancak bu bir “ödül günü” olarak da değerlendirilmemelidir. “Diyete ara verdim” düşüncesiyle aşırıya kaçmak sağlıklı değildir.
Benim önerim, canınızın istediği her şeyin tadına bakmanız; ama tadında bırakmanız yönünde. Hiçbir şey aşırı tüketilmemeli. Kıtlık bilinciyle hareket etmek, kişiyi hem psikolojik hem de fizyolojik olarak zorlayabilir. Bir şeyi kısıtlamak, o şeye karşı daha fazla istek oluşturabilir. Bu da aşırı tüketimle sonuçlanabilir. Stres ve kıtlık bilinci, diyet sürecinde en zararlı durumlardandır. Diyet, kişiye kendini rahat hissettirmeli; “aç kalacağım” kaygısı yaratmamalıdır. Ne yazık ki günümüzde internet ortamında dolaşan birçok diyet listesi aç bırakma odaklıdır. Bu tarz beslenme şekilleri, metabolizmayı düşük enerjiyle çalışmaya zorlayarak zamanla yavaşlamasına neden olur.
Peki, Bayramda Nasıl Beslenmeliyiz?
Bazı temel kurallara dikkat etmek yeterli olacaktır:
• Et tüketimi: Günlük kırmızı et miktarı, avuç ayası büyüklüğünü geçmemelidir.
Herkes kendi avuç ayasını ölçü olarak alabilir.
• Su tüketimi: Günde en az 2-3 litre su içilmelidir. Özellikle tatlı ve tuzlu gıdaların bolca tüketildiği bayram günlerinde su, sindirimi desteklemek ve şişkinliği azaltmak açısından önemlidir.
• Fiziksel aktivite: Günde en az 30 dakika, mümkünse 1 saat yürüyüş yapılmalıdır.
Artan kalori alımını dengelemek için hareket etmek büyük önem taşır.
• Geç saatte yemek: Akşam 21.00’den sonra hiçbir şey yenmemelidir. Yemek sonrası sindirim devam ederken uyumak, yağ yakımını ve vücudun kendini yenileme sürecini olumsuz etkiler.
• Şeker ve çikolata tüketimi: Mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. Günümüzde birçok şekerleme ve çikolata ürününde gerçek şeker yerine glikoz ve fruktoz şurupları kullanılmaktadır. Bu tür atlandırıcılar, kan şekerini hızla yükseltip düşürmekle
kalmaz, aynı zamanda uzun vadede insülin direnci, karaciğer yağlanması ve metabolik bozukluklara da zemin hazırlayabilir.
Tatlı Tüketimi Nasıl Olmalı?
• Kararında tüketin: Sütlü tatlılar daha hafif gibi görünse de her türlü tatlıyı kararında yemek gerekir.
Baklava: 1–2 dilimden fazla tüketilmemeli.
Sütlü tatlılar: 1 küçük kaseyi geçmemeli.
• Tatlıyı ne aç ne tok tüketin:
Aç karına tatlı, kan şekerini ani yükseltir, ardından hızlı düşüşe yol açar. Bu da 1–2 saat içinde yeniden acıkmanıza neden olur.
Yemekten hemen sonra tok karna tatlı, doğrudan yağ olarak depolanır.
En uygun zaman: Yemekten yaklaşık 2,5 saat sonra, ne aç ne tokken tüketmektir.
Tatlıdan sonra yarım saatlik yürüyüş, kan şekerinin dengelenmesine ve tatlı sonrası oluşan rehavetin engellenmesine yardımcı olur.
Ek Bir Öneri: Yemeğe Ekmekle Değil, Salatayla Başlayın
Yemeğe ekmekle başlamak, tıpkı aç karına tatlı yemek gibi, kan şekerini hızla yükseltip sonra hızla düşmesine neden olur. Bu durum, yemek bitse bile hâlâ açlık hissi yaşamanıza yol açar. Buna karşın yemeğe salata ile başlamak, kan şekerinin daha dengeli seyretmesini sağlar ve yemek sonunda daha tok hissetmenizi sağlar.
Sonuç Olarak; Diyet yapmak, aç kalmak değil; kan şekeri dengesini korumak ve vücudu strese sokmadan, sürdürülebilir şekilde beslenmektir. İnternetten edinilen asılsız bilgilerle yapılan bilinçsiz diyetler, sağlığa zarar verebilir. Bu nedenle en doğrusu, bu süreci bir diyetisyen eşliğinde yürütmektir.
Yıllardır danışanlarımda bu yöntemleri uygularım ve bayram sonrasında onların kilo almadan geldiklerini görmek beni hep mutlu etmiştir. Bu da gösteriyor ki; doğru bilgiyle, dengeli bir yaklaşımla bayramlar da sağlıklı geçirilebilir.