29 Ekim Kadınları Derneği Zonguldak Oluşum Platformu sözcüsü Gülhan Çetin yaptığı açıklamada,  “AKP Grubu, TBMM bütçe görüşmelerinin yoğun gündemi arasına yeni bir kanun teklifini komisyonlara taşıdı. Büyük bir acelecilikle gündeme alınan yasa önerisinin ismi; “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finasmanının Önlenmesine İlişkin Yasa”. İlk bakışta hepimizin onayını almaya aday gibi görünüyor. Hiçbirimiz kitle imha silahlarının yayılmasından yana değiliz” dedi.

Çetin açıklamasında, “Teklifin bu anlamda insani bir amaç taşıdığını düşünüp mutlu da olabiliriz. Teklifin genel gerekçesini okumaya başladığımızda ilk altı maddesinden sonra fikrimiz hemen değişiyor. Teklifin adı ile ilişkisinin son derecede zayıf olduğunu görüyoruz. 7226 Sayılı Yasa ile dernek üyelerinin İç İşleri Bakanlığı’na bildirilmesi zorunluluğu getirilmesinin ardından bir kez daha örgütlenme özgürlüğünü baskı altına alan yeni bir yasal düzenlemeyle karşı karşıya kaldığımız gerçeği ortaya çıkıyor” diyerek şunları söyledi:

Öneriyi incelediğimizde ise kurulan mekanizmanın teröre kaynaklık eden yapıları değil, sadece dernekleri, dolayısı ile Dernekler Yasası ve Yardım Toplama Kanunu çerçevesinde de tüm sivil toplum kuruluşlarını hedef aldığını görüyoruz. Gerekçede açıkça bu yasa teklifinin “ Yardım Toplama Kanunu ve dernekler Yasası’nda değişiklik yapılarak, denetimlerin artırılması ve İdari yaptırımların daha etkili uygulanmasına yönelik hükümler düzenlemek.” amacı ile kaleme alındığını belirtiliyor.43 maddeden oluşan bu teklifin 7. Maddesinden başlanarak Dernekler Yasası ve Yardım Toplama Kanunu’na ek yaptırımlar geliyor.

Doğal olarak kendinize şu soruyu soruyorsunuz; Terörün finansmanını dernekler mi sağlıyor? Yardım toplama işlemi ülkemizde zaten Yardım Toplama Kanunu ile sıkı bir kontrol altında değil mi? Bugüne kadar kaç dernek teröre finansman sağladığı gerekçesi ile yargılandı?

Ülkemizde hem terör hem de uyuşturucu finansmanını sağlayan odaklar belli değil mi? Üye aidatları ile kendisi zor ayakta duran dernekler, hangi bütçe ile suç örgütlerini besleyecek? Bu soruların yanıtlarını izleyen maddelerde bulmanız olanaksız. Ancak, bu yasa teklifi ile asıl amacın, “mal varlığını dondurma” ile de sınırlı olmadığını, keyfi bir biçimde dernek yönetimlerini görevden alarak ya da idare eliyle tamamen faaliyetlerine son vererek çalışamaz hale getirme girişimi olduğunu görüyorsunuz.

Bu teklif, büyük olasılıkla, çoğunluk oyları ile TBMM’nden geçirilecek ve ardından Muhalefet Partisi CHP tarafından Anayasa Mahkemesi’ne taşınacaktır. Adil bir yargılama yapılması halinde Anayasa Mahkemesi’nin teklifin, Anayasa’nın 33. (Dernek Kurma Özgürlüğü), 13 (Temel Haklar ve Özgürlüklerin, Demokratik Toplum Düzenine ve Ölçülülük İlkesine Aykırı Olamayacağı), 17 ( Kişi Dokunulmazlığı), 35. (Mülkiyet Hakkı), 36. (Hak Arama Hürriyeti) maddeleri ile  AİHS’nin 6 (Adil Yargılanma Hakkı) , 1 Nolu Protokole ( Mülkiyet Hakkı) aykırılığını  saptaması gündeme gelecektir.

Aksi olması durumunda elbette başvurularak hukuk yolları vardır. Ancak, insan haklarına dayalı gerçek bir hukuk devletinde iktidar sahiplerinin, tüm eylem ve işlemlerinin kendiliğinden hukuka uygun olması beklenir. Ne yazık ki hak arama mücadelesi uzun zaman alır. Fakat hak arama kararı vermek anlık bir iştir. Bizi yılgınlıktan ve umutsuzluktan alıkoyar. Bu yeni yasa teklifine karşı alacağımız önlem, daha çok, daha çok örgütlenme kararlılığı olmalıdır” (Haber Merkezi)

Editör: Haber Merkezi