İktidarın “vatandaş ekonomik krizi görmesin ve konuşmasın” düşüncesiyle ortaya attığı başka başka gündemler arasında Zonguldak’ta bir şehir hastanesi konusu var. Daha Uzunmehmet Göğüs hastalıkları Hastanesine bile 6 aydır bir İç Hastalıkları doktoru atayamayan, Onkolog gereksinimi her türlü eksikliğin üstünde olan, Radyolojik görüntü için aylar sonrasına gün verilen, göz muayenesi için zor sıra alınan, okul yapılacak arsa bulunmayan Zonguldak’ta şehir hastanesi için gündem yaratma çabaları bu işi iyi bilen uzmanlarca “politik boş vaatler” ve “kent insanına eziyet çektirme” olarak yorumlanıyor.
Bu konuda Doktor Kemal Yurtbay görüşlerini açıkladı ve şehir hastanesi fikrine Zonguldak için karşı çıktı.
Yurtbay açıklamasında şunları söyledi:
“Şehir hastaneleri, devletin yap kirala devret modeliyle özel sektöre inşa ettirdiği, ortalama 3000 yatak kapasiteli devasa hastanelerdir.
Şirketler, mevcut 18 şehir hastanesine 10 Milyar ABD doları yatırım yapmışlar, bunun karşılığında 25 yılda 30 milyar ABD doları gelir bekliyorlar.
Yapılan hesaplamalara göre yılda ödenecek kira bedeli 3 milyar lirayı çoktan geçiyor. Bu da orta büyüklükte 10 hastanenin maliyetiyle eşdeğer.
Bu hastanelerde, görüntüleme, laboratuvar, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, radyoloji(Tomografi, MR), radyasyon onkolojisi, patoloji gibi hizmetler hasta garantili olarak özel sektör tarafından yürütülüyor.
Kafeterya, yemekhane, kreş, servis, otel, otopark, temizlik, diyetisyenlik, hastane Bilgi Yönetim Sistemi gibi hizmetleri de özel sektör yürütüyor. Sözleşmeye göre bu hastaneleri de özel sektör temsilcileri yönetiyor. Yine yapılan hesaplamalara göre kirayı arttırmak için gerekenden(yatak başına düşen alan) çok daha büyük binalar yapılıyor.
Şirketler, bankalardan yüksek faizle aldıkları kredilerin bedelini de kiraya ekliyor. Hastanelerin kirası döner sermaye gelirinden karşılanıyor. Yeterli gelir elde edilemediğinde merkezi döner sermayeden, orada da yeterli kaynak yoksa sağlık bakanlığı bütçesinden karşılanıyor.
Hekimler, kiradan geriye para kalırsa şayet ek gelir almaya hak kazanıyor. Aksi takdirde kuru maaşla ay sonunu getirmek zorundalar. Şehir hastaneleri kiralarını çıkarabilmek için de hasta arzını olabildiğince artırmak zorunda. Bunun yolu da, hastaların kolay ulaşabildiği şehir içindeki kamu hastanelerinin kapılarına kilit vurmaktan geçiyor. Nitekim öyle de oluyor.
Bütün bu gerçeklerden yola çıkıldığında şehir hastanelerinin bir rant, bir kamu soygunu projesi olduğu açıktır. Üstelik bu hastaneler, şehirlerin çok uzağına kurulmuş olmaları ve devasa yapıları nedeniyle servisler arası mesafelerin çok uzun oluşu yaşlı ve düşkün hastalar için son derece dezavantajlı yapılardır.
Bölgemize gelirsek.
Büyük şehirlerde, metropollerde şehir hastanelerine yeterli ve nitelikli doktor temin etmek nispeten kolaydır. Ama bizim gibi nüfusu, sosyoekonomik durumu kısıtlı olan bölgelerde kurulacak hastanelere nitelikli hekim bulmak neredeyse imkansızdır.
Bu bir kehanet değil, bölgemizin bir gerçeği. Fakülte hastanemiz dahil, bölgemizdeki bütün kamu hastanelerinin durumu ortada.
Çünkü hastanelere memur atar gibi doktor atamak sağlık bakanlığının da elinde değildir. Hele nitelikli doktorlar doğal olarak emeklerinin karşılığını en iyi alacakları ve sosyoekonomik koşulları daha iyi olan yerleri tercih edeceklerdir.
Ne yazık ki bizim gibi geri kalmış ülkelerde gerekli olup olmadığına bakılmaksızın her istenilen yere üniversite açılması, hastane yapılması, onların işlev görmesinden çok bölge insanının istihdamı için bir yatırım, bölge siyasetçilerinin de başarısı olarak görülmektedir.
Buradan bölge siyasetçilerini bir kere daha uyarmak isterim. Şayet biraz vatan sevginiz varsa bu sevdadan vazgeçin.”
Dr. Kemal Yurtbay’ın sosyal medyada da paylaştığı bu görüşleri büyük beğeni aldı ve Zonguldaklı doktorlar tarafından da “çok olumlu ve gerçekçi bir görüş” olarak nitelendirildi.
