Hutbede kamu hakkının, İslam’da “Hukukullah” olarak tanımlandığı ve Allah’ın emaneti olduğu vurgulandı. Müslümanların kamu hakkını korumalarının dini bir sorumluluk olduğu ifade edildi. Kamu malına el uzatmanın sadece bir haksızlık değil, aynı zamanda bir zulüm ve büyük bir günah olduğuna dikkat çekildi.

Hutbede, kamu malının sadece hayatta olanların değil, henüz doğmamış çocukların, tüyü bitmemiş yetimlerin ve muhtaçların da hakkı olduğuna değinildi. Kur’an-ı Kerim’de kamu malına el uzatmanın ‘gulûl’ olarak nitelendirildiği hatırlatılarak, bu fiilin kişiyi dünyada rezil, ahirette ise ağır bir azaba uğratacağı ifade edildi.

"Bir karış toprağı haksız almak, yedi kat yerle cezalandırılır"

Hz. Muhammed’in (s.a.s), “Hiç kimse hakkı olmayan bir karış toprağı bile almasın! Eğer alırsa, kıyamet gününde Allah yedi kat yeri onun boynuna dolar.” hadisine yer verilen hutbede, kamu malını amacı dışında kullanmanın, iş yavaşlatmanın, torpil yapmanın ve görevini layıkıyla yerine getirmemenin de büyük vebal olduğu belirtildi.

Bağış rekortmeninden kabak tatlısı tarifi
Bağış rekortmeninden kabak tatlısı tarifi
İçeriği Görüntüle

"Hediye kisvesiyle çıkar sağlamak cehennem ateşindendir"

Hutbede ayrıca, hediye adı altında çıkar sağlamak, dijital mecralarda yalan bilgiyle kamuoyunu yanıltmak, haksız yere kamu malına el koymak, torpil yapmak ve sahte belgelerle devlet desteklerinden faydalanmak gibi davranışların da kamu hakkını gasp etmek olduğu ve haram sayıldığı ifade edildi.

Rüşvet konusuna da değinilen hutbede, “Allah’ın laneti, rüşvet verenin de alanın da üzerine olsun.” hadisi hatırlatılarak bu tür fiillerin İslam’da kesin şekilde yasaklandığı ve toplum düzenine zarar verdiği ifade edildi. Cuma hutbesi, kamu kaynaklarının korunmasının bir kul hakkı meselesi olduğu bilinciyle hareket edilmesi gerektiği vurgusuyla sona erdi.

Cuma Hutbesinde Kamu Vurgusu 2

Muhabir: Sertaç Özdemir