Boş havuza düşen yavru karacayı itfaiyeciler kurtardı
Boş havuza düşen yavru karacayı itfaiyeciler kurtardı
İçeriği Görüntüle

Av Enes Sencer,  10. Yargı Paketi ile ilgili yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi;

"04 Haziran 2025 tarihi itibarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilerek yasalaşan 10. Yargı Paketi, ceza hukuku sistemimize önemli yapısal değişiklikler getirmiş ve kamuoyunda büyük bir beklentiyle takip edilen infaz düzenlemelerini içermesi nedeniyle dikkatleri üzerine çekmiştir. Özellikle cezanın infazına ilişkin getirilen yenilikler, hukukun temel amacı olan adaletin sağlanması noktasında hem birey hem toplum bazında bir denge kurma çabası olarak değerlendirilmelidir.

Cezaevlerinin aşırı doluluğu, uzun yıllardır ülkemizin en büyük ceza adaleti problemlerinden biri olmuştur. Bu kapsamda, konutta infaz, denetimli serbestlik süresinin yeniden düzenlenmesi ve sağlık, yaş, cinsiyet gibi özel durumlara göre esnek uygulamalar getirilmesi; hem infaz sistemine nefes aldıracak hem de insan hakları temelinde daha çağdaş bir yaklaşımı yansıtacaktır.

Kadınlar, çocuklar, 65 yaş ve üzeri bireyler, ağır hastalığı bulunanlar ve bakıma muhtaç engelli hükümlüler için konutta infaz süresinin üç yıla kadar çıkarılması, bu paketin en insani yönlerinden biridir. Yine 70, 75 ve 80 yaşını tamamlayan hükümlüler için infaz sürelerinin aşamalı olarak esnetilmesi; cezalandırma ile merhamet arasında kurulması gereken dengeyi örneklemektedir.

Öte yandan 10. Yargı Paketi ile birlikte yaklaşık 19.800 hükümlünün tahliye edilmesi öngörülmektedir. Elbette bu durum kamuoyunda 'af' algısı oluşturabilir ancak bu düzenlemenin teknik ve hukuki açıdan bir af olmadığını açıkça belirtmek gerekir. Bu bir infaz düzenlemesidir ve belirli şartları taşıyan kişilerle sınırlıdır. Cezasını belirli oranda infaz etmiş, tekrar suç işleme riski düşük olan hükümlülerin denetimli serbestlik gibi alternatif yollarla topluma yeniden kazandırılması amaçlanmaktadır.

Kadına yönelik şiddet, tehdit ve kasten yaralama gibi suçlarda ise cezaların artırılması, toplumda adalet duygusunu güçlendiren ve caydırıcılık yönü ağır basan adımlar arasında yer almaktadır. Özellikle tehdit suçlarında ceza alt sınırının yükseltilmesi, sosyal medya veya dijital platformlar üzerinden işlenen tehdit vakalarında artan mağduriyetlerin önlenmesine yönelik stratejik bir yaklaşımdır.

Ceza adalet sisteminin temel amacı sadece cezalandırmak değil, aynı zamanda ıslah etmek ve bireyin topluma yeniden kazandırılmasını sağlamaktır. 10. Yargı Paketi bu amaca hizmet eden, rehabilitasyon esaslı bir yaklaşımla şekillendirilmiştir. Ancak burada uygulama büyük önem arz etmektedir. Mevzuat ne kadar ileri seviyede hazırlanırsa hazırlansın, uygulayıcıların; yani infaz hakimliklerinin, denetimli serbestlik müdürlüklerinin, adli tıp kurumlarının bu düzenlemeleri adil, şeffaf ve hakkaniyete uygun şekilde yürütmeleri elzemdir.

Ayrıca hükümlü yakınlarının da bu süreçte doğru bilgiye ulaşmaları, hak kayıplarının önlenmesi açısından çok önemlidir. Vatandaşlarımız infaz hesaplamaları, başvuru prosedürleri ve yeni düzenlemenin kapsamı hakkında hukukçulardan destek almalı, sosyal medyada dolaşan eksik veya hatalı bilgilere itibar etmemelidir.

Son olarak ifade etmek gerekir ki, bu düzenlemeler infaz sisteminde önemli bir nefes alanı yaratmıştır ancak kalıcı bir çözüm için kapsamlı bir ceza politikası revizyonuna ihtiyaç vardır. Cezaevinden tahliye edilen bireylerin yeniden suç işlememesi için devletin sosyal destek ve rehabilitasyon mekanizmalarını etkinleştirmesi şarttır. Eğitim, psikolojik destek, meslek edindirme gibi projelerle desteklenmeyen bir tahliye süreci, yalnızca geçici bir çözüm üretir.

10.Yargı Paketi bir son değil, aslında yeni bir başlangıçtır. Bu sürecin adil, etkin ve toplumsal barışı gözeten bir yaklaşımla sürdürülmesi, tüm hukukçuların ve karar alıcıların sorumluluğudur."

Kaynak: Bülten