Geçtiğimiz Mayıs/2019 ayı itibarıyla ekonomide başlayan geçici iyileşme her ne kadar istenmese de bir anda değişime uğrayarak Temmuz/2019 ayında aniden güven krizine dönüşürken; TCMB ve TUİK’nun yayınladığı 6 güven anketinden beşi aydan aya de ğer yitirdi. Bu arada da karma ekonomik güven endeksinin %3,3 oranında gerilemeye girdiği görüldü. Peki Türkiye ekonomisi ne den kısa süre içinde bu kadar güven kaybetti? Yanıtı ise görünür de TCMB’nın 425 baz puanlık faiz indirimi önümüzdeki aylarda toparlanma açısından biraz olsun ümit verse bile halen Türkiye sürdürülebilir bir büyüme evresine hazır durumda değil. Çünkü öteden beri tartışma konusu yapılan ve gelinen noktada hiçbir ge tirisi olmadığı izlenen başkanlık sisteminden yeniden parlamenter demokratik sisteme geçişle ilgili uygulamalar yanında; tam bir ba ğımsız yargı reformu ve akılcı ekonomi politikalarının mutlak dev reye girmesi gerekiyor. İşin ilginç tarafı 2002 yılında demokrasi ve istikrarlı ekonomi vaat eden AKP’nin özellikle son dönemde savunduğu tüm ilkelerin tam tersinin yaşandığı iktisadi açıdan da güven olgusunun yerinde yeller estiği yerini güvensizliğin aldığı ekonomideki bozulan dengeleri ise tamamen algı yönetimi ile gö türmeye çalıştıkları da aleni bir durum olarak karşımıza çıkıyor. * * * Halbuki şu andaki ekonomik tabloya göre esas sorun arz değil ta lep eksikliği. Yüksek işsizlik, enflasyonun erittiği reel harcanabilir gelir ve hala süren siyasi güvensizlikten dolayı hane halkı alışveriş yapamaz hale geldi. Mamafih son bir yılda tüketici kredileri %1.1 daraldı. Bu kaldıraç azaltma önlenemediği sürece, talep olmayan iş kolunda şirketlere ucuz krediden fayda ummak mümkün değil. Çün kü büyüme rakamının artmasına yönelik ekonomi çarkı dönemedi ği takdirde olmayan bir şeyin karşılığını alabilmek eşyanın tabiatı na tamamen aykırı bir şey. Teyidini de isterseniz; yıl başından bu yana açıklanan sayısız teşvikli kredi paketlerine karşın, Türkiye imalat PMI Temmuz’da 47.9’dan 46.7’ye geriledi. SAMEKS bi leşik PMI da aylık 2.8 puan düşerek ekonomik faaliyetteki yavaş lamayı açıkça gösteriyor. Piyasalardaki bu göreceli resesyon (dur gunluk)sebebiyle kapanan kepenkler ilan edilen konkordatoların sonucu olarak Türkiye’de uygulanan konkordato yönteminin, pi yasa oyuncularını ‘iş yapamaz’ hale getirdiğine dikkat çeken An kara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran, alacaklılarını tahsil ede mediği için iflasın eşiğine gelen firmalar olduğunu bildirmesi de uygulamadan kaynaklanan sorunların artık beklemeye tahammülü olmadığı gösteriyor. Bu yönde piyasalarda kimsenin birbirine güve ninin kalmadığını kaydeden Baran “Çek ödenmediğinde, hiçbir yap tırım gücü yok. Yasalarımız borcunu ödemeyenlerden yana. Öyle olunca da kimse borcunu ödemiyor” diye konuşması da işin bir başka görünmeyen yönü. * * * Halbuki bahse konu konkordato sistemindeki aksayan durumlar nedeniyle her konkordatonun bankaların ekonomide risk algısını yükselterek düzenli kredi akışını yavaşlattığından özel sektör borç larının bilançolarda birikerek tıkanma yarattığı da kabul edilmesi gereken bir gerçek. Bankalarda biriken ödenmesi güç alacakları tasfiye etmek için de kamu önderliğinde ve iyi fonlanmış yeniden yapılandırma planının devreye girmesi gerekiyor. Hal böyle iken, her şeye rağmen Türkiye dört buçuk yıl aradan sonra faizleri in dirirken Merkez Bankası verilerine göre güvenilen toplumlar ara sında politika faizinin en yüksek olduğu ülke konumunda. Türki ye’nin en yakın rakibi Meksika ile politika faizinde 1150 baz puan fark var. Global-rates’in verilerine göre de Türkiye’den sonra dünyada politika faizinin en yüksek olduğu ülke ise yüzde 8.25 ile Meksika onu, yüzde 7.5 ile Rusya, yüzde 6.5 ile Endonezya ve yüz de 6.5 ile Güney Afrika izliyor. * * * Sonuç olarak, hadiseye bir de enflasyon açısından baktığımızda ti caretin esas merkezi olarak bilinen İstanbul’da, temmuzda bir ön ceki aya kıyasla perakende fiyatlar yüzde 0.04, toptan fiyatlar ise yüzde 0.52 arttı. Ayrıca İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) 1995 bazlı verilerine göre, Temmuz 2019 itibarıyla Ücretliler Geçinme İndeksi yıllık ortalama yüzde 17.94 ve Toptan Eşya Fiyatları İndek si de yıllık ortalama yüzde 23.06 yükseldi. Söz konusu verilere yıl lık bazda bakıldığında ise perakende fiyatlarda yüzde 16.08, toptan fiyatlarda yüzde 18.84 artış yaşandı. Bu durum esas anlamda mali yet enflasyonunun halen cari olduğunun açık kanıtı. Söz konusu dönemde toptan fiyatlar ise yakacak ve enerji maddelerinde yüzde 4.55, kimyevi maddelerde yüzde 1.91, inşaat malzemelerinde yüz de 1.82, işlenmemiş maddelerde yüzde 0.88, mensucatta yüzde 0.61 artarken, madenlerde yüzde 5.90 ve gıdada yüzde 0.44 azaldı ise de yıllık bazdaki gıda malzemelerinde olan artışlar %40 oranın da tavan yaptı. Buna ek olarak 1 Ağustos itibarıyla başlayan kamu kesimi işçiler ve memur-emeklilerle ilgili zam pazarlığının şu anda nasıl sonuçlanabileceğini şimdiden tahmin etmek zor. Ancak son dönemde piyasalarda gerçekleştirilen zam sağanağının alım gücünü kar gibi erittiği de kabul edilmesi gereken bir gerçek.