Zonguldak

Zonguldak'ta iş bırakma eylemi: "Bu bir uyarıdır"

Birleşik Kamu İş Konfederasyonuna bağlı sendikalar 19 Aralık 2025 günü ülke genelinde iş bırakma eylemi gerçekleştirdiler. Birleşik Kamu İş Zonguldak İl Başkanı Metin Kahveci, madenci anıtında sendika temsilcileri ile Genel Sağlık İş Zonguldak Temsilciliğine bağlı temsilciler eylemde bir araya geldiler.

Abone Ol

Birleşik Kamu – İş Konfederasyonuna bağlı sendikalar ülke genelinde 19 Aralık 2025 Cuma günü iş bırakma eyleminde bulundular. Birleşik Kamu İş Zonguldak Temsilciliği de Madenci Anıtında toplanarak iş bırakma eylemi yaparak açıklamada bulunuldu.

Birleşik Kamu İş Zonguldak İl Temsilciliğinin düzenlediği eyleme, Eğitim İş Başkanı Kamuran Çataklı başta olmak üzere üyeler ile Genel Sağlık İş Zonguldak Temsilciliği de katıldılar.

Birleşik Kamu İş Zonguldak İl Temsilcisi Metin Kahveci yaptığı açıklamada, “Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’na bağlı sendikalar olarak; AKP iktidarının emekçiyi yoksullaştıran, sermayeyi koruyan ekonomi politikalarına karşı insanca yaşam, adil ücret ve hakça paylaşım talebiyle 19 Aralık’ta üretimden gelen gücümüzü kullanıyor, iş bırakıyoruz” dedi.

Kahveci açıklamasında, “ Bugün Türkiye’nin en büyük üçüncü kamu emekçileri konfederasyonu Birleşik Kamu-İş olarak işyerlerimizde değil meydanlardayız. Neden işyerlerimizde değil meydanlardayız? Adına Toplu Sözleşme dedikleri rezil tiyatroda emeğimizin hakkını gasp edenler, şimdi biz emekçilerin durumunu gözetmeden bütçe yaptıkları için tükeniyoruz” diyerek şunları söyledi:

“Nasıl bir yoksulluk sarmalına atıldığımızı, göz göre göre nasıl nefes alamaz hale getirildiğimizi doğruca anlatabilmek için yakın geçmişe bir bakalım: Halk olarak içine düştüğümüz ağır ekonomik krizin temelleri mevcut iktidar tarafından atıldı. Özelleştirme eliyle Cumhuriyet yadigarı olan fabrikalar, sadece arsalarının bedeli kadar düşük fiyatlara yandaşlara peşkeş çekildi. Ülkemiz üretmeden tüketen bir ülke haline getirildi. “Dolarla mı maaş alıyorsunuz, size ne dolardan” denirken ülkede toplu iğne almak için bile dolar kuru takip edilir hale geldi. Üstüne bir de “faiz sebep, enflasyon sonuç” gibi, kabul gören tüm ekonomi doktrinleriyle çelişen bir zihniyette yıllardır sürdürülen ısrar, ülkede yoksulun daha yoksul zenginin daha zengin olduğu, ekonominin orta direği denen orta sınıfın yok olduğu bu karanlık ekonomik iklimi getirdi. Ülkede asgari ücret genel ücret haline getirildi, asgari ücret ve onun sadece biraz üstü maaş alanlar kayıtlı istihdamın yüzde 70’ine ulaştı. Yani ülkenin çalışan, üreten yurttaşları, en çok vergiyi verip asgari, yani en az ücreti alır hale geldi.

Bu yıl üçüncü büyük kamu emekçileri konfederasyonu olarak bizim de bulunduğumuz Toplu Sözleşme masasında ortadaki ağır tabloyla zerre uyuşmayan, adeta hakaret niteliğindeki zam tekliflerini ifşa etmiştik. Düzenli olarak, TÜİK’in hayal aleminden bildirdiği rakamların aksine çalışmalar yaparak açlık ve yoksulluk sınırının ulaştığı boyutu ortaya koyduk. Bu gerçekleri yetkililere duyurmaya çalıştık.

Toplu sözleşme masasında memurun haline kulak vermediler, asgari ücretin belirleneceği masada işçi bile yok, şimdi de halktan alınan vergilerle oluşan bütçeyi, biz emekçileri, halkı görmezden gelerek şekillendiriyorlar. Bu pişkinliğe artık yeter diyoruz!

Bakın üst düzey kamu yöneticilerine vicdanlara sığmayan bir seyyanen zam önerdiler. Ağır tepki verdik, her yerde bunun nasıl bir rezillik ve adaletsizlik olduğunu anlattık. Şimdi bütçe hazırlanırken de aynı emek düşmanlığını görüyoruz.

Bütçe’de hak yok, halk yok, işçi sınıfı yok, matematik yok, vicdan yok.Sermaye var, yandaşların çıkarları var, zenginin ağzına çalınan parmak parmak ballar var. Bütçenin yükü dolaylı vergilerle zaten yoksulluktan beli bükülmüş emekçi ve açlık sınırının bile altına atılmış emeklilerin sırtına bindirilirken kamu kaynakları sermaye gruplarına aktarılıyor. Sosyal devlet ilkesi görmezden gelinerek hazırlanan bütçede, halkın refahını gözeten en ufak bir hamle yok. En zenginlerin sırtı kamu teşvikleri ve vergi sıfırlamalarıyla sıvazlanırken, bu bütçeye göre halk yine en çok vergiyi ödeyip yine en az hizmeti alacak.

Biz emekçiler olarak bu olmasın diyoruz! Artık yeter, yaşayamıyoruz diyoruz! Sorumlusu olmadığımız bu krizin faturasını ödemeyi reddediyoruz! İnsanca çalışma şartları ve insanlık onuruna yaraşır ücretler istiyoruz ve alacağız! Yoksulluk sınırının üstünde maaş istiyoruz. Sadece ayrıcalıklı bir zümre için zikredilip sonra geri çekilen seyyanen zammın emekçi ve emeklilerin tamamına verilmesini istiyoruz. Yan ödemelerin tamamının emekli aylıklarına yansıtılmasını istiyoruz. Gelir vergisinin %15’e sabitlenmesini istiyoruz. Enflasyon farkının aylık olarak ödenmesini istiyoruz. Yılda 4 ikramiye istiyoruz. Kira yardımı istiyoruz.

Kamu emekçisinin umudu olan Birleşik Kamu-İş olarak altını çiziyoruz: Bu iş bırakma eylemimiz bir uyarıdır. Kamu emekçisi, gasp edilen hakları teslim edilmedikçe üretimden gelen gücünü kullanmayı da demokratik hakları çerçevesinde mücadele etmeyi de sürdürecektir. Nasıl belirlendiği belli olmayan gerçek dışı enflasyon rakamlarını, ekonomik krizin faturasının önümüze koyulmasını, milli gelirden almamız gereken payın gasp edilmesini kabul etmiyoruz”