TÜRKİYE EKONOMİSİNDE MART PMI YÜKSELİŞE DEVAM EDİYOR ANCAK ENFLASYON PUSUDA

Abone Ol

Istanbul Sanayi Odası ve IHSMarkit’ten elde edilen son PMI anket verilerine göre Şubat’ta 51,7 olarak ölçülen manşet PMI Mart’ta 52,6’ya yükselerek sektörün performansında güçlü bir iyileşmeye işaret etti. Böylece, faaliyet koşulları üst üste onuncu ay güçlenmiş oldu.Bu kapsamdaki yeni siparişlerde gözlenen iyileşme sinyallerine bağlı olarak imalat sektöründe üretim ve istihdamın büyümeyi sürdürdüğüne işaretetti. Ham madde teminindeki sıkıntıların devam etmesi pozitif genel görünümü sınırlarken hem girdi maliyetleri hem de nihai ürün fiyatları enflasyonu yeniden hızlandı.PMI verilerinin detayları, ihracat talebinin artarken, iç talebin de güçlü seyrini koruduğunu gösteriyor. Enflasyonu düşürme hedefini benimseyerek Mart ayında 200 baz puan daha faiz artıran eski merkez bankası başkanı Ağbal’ın da iç talebin PMI verilerine de yansıyan gücüne bakarak ne kadar haklı olduğunu anlatıyor.İç talep ve dış talep büyümesindeki eğilimler, tedarik sıkıntıları birleştiğinde fiyatların yükselmesine neden olmakta. Dolayısıyla Mart ayı enflasyonu beklentilerin üzerinde gelebilecek nitelikte görünüyor.

     *      *       *

Diğer yandan, son iki haftadır döviz şoklarından kaynaklı TL’nin değerinde yaşanan kayıp ve oynaklık beklentileri bozması açısından önümüzdeki aylarda iç talep büyümesini yavaşlatarak PMI verisine de yansıyabilecek nitelikte. Toplam yeni siparişler yönünden bir önceki ay kaydettiği yavaşlamanın ardından Mart’ta yükselerek yeniden büyüme bölgesine geri döndü. Anket katılımcıları, talepte iyileşme sinyalleri olduğunu bildirdi. Yeni ihracat siparişleri ise üst üste üçüncü ay artış gösterdi ve toplam yeni siparişlere göre daha hızlı büyüdü.Tedarikçiler açısından devam eden keskin artış, arz tarafında yaşanan zorluklara işaret etti. Küresel yük taşımacılığındaki sıkıntılar ham madde arzındaki yetersizlikleri daha belirgin hale getirdi ve böylece teslimat süreleri Şubat’a göre daha yüksek oranda arttı.Arz sıkıntıları Mart’ta enflasyonist baskıları da artırırken Türk lirasındaki değer kaybı, girdi maliyetlerinde yılbaşından beri en hızlı artışın yaşanmasında rol oynadı. Benzer şekilde, enflasyon oranının Şubat’ta son 10 ayın en düşük düzeyine gerilemesinin ardından nihai ürün fiyatları Aralık ayından beri en hızlı artışı kaydetti.

                         *      *       *

Bu arada Satın alma faaliyetleri de Şubat’ta kaydedilen hafif yavaşlamanın ardından toparlanma kaydetti. Ancak ham madde temininde yaşanan zorluklar girdi stoklarını artırmaya yönelik çabaları zayıflattı ve stoklar son 3 ayın en hızlı düşüşünü kaydetti.Bu çerçevede PMI verileri hakkında değerlendirmede bulunan IHSMarkit Ekonomi Direktörü Andrew Harker’egöre;Türk imalat sektörü, karşılaştığı bazı önemli zorluklara rağmen Mart ayında yeni siparişlerinin büyüme bölgesine dönmesini sağlayabildi ve hem üretimi hem de istihdamı artırmaya devam etti. Son zamanlarda giderek daha bilinir hale gelen ham madde temin zorlukları, tedarikçilerin teslimat sürelerini, stokları ve girdi maliyetlerini etkilerken üretimdeki büyümeyi de sınırladı. Türk lirasındaki değer kaybı ise enflasyonist baskıları şiddetlendirdi. Firmalar, sektördeki büyümenin hız kazanmaya başlayabilmesi için karşı karşıya oldukları bu zorluklardan bazılarının önümüzdeki aylarda hafiflemesini umuyor olacak.” Şeklinde iyimser bir değerlendirme yaptığı görüldü,

   *      *       *

Sonuç olarak, esas olarak pandemi vakalarındaki artışlar sebebiyle yaşanan göreceli belirsizlikler PMI verilerinin daha da  iyileşmesinin önünde bir engel olarak bulunuyor. Hal böyle iken diğer başka risk unsuru ise döviz şokların   dan ötürü TL:nin değerinde görülen düşüşlerle girdi mali yetlerinde arka arkaya yaşanan artışlar suya atılan taş mi sali piyasalara dalga dalga yayılıyor.Bu anlamda ufak ufak yükselişlerle aylara yansıyan enflasyon oranının mart ayı nı takip eden dönemlerde daha yüksek artış trendine ulaş ması kuvvetle muhtemel.Çok tabii olarak TCMB’ınca döviz kurundaki  muhtemel şokları önleyebilecek alternatif seçeneklerin azaldığı bir dönemde; bir de dolarizasyonsaiki riskinin sürece katılması işi daha da zorlaştırıyor.Her halükârda TCMB’nın ihtiyatlı bir hareket tarzı izleyerek olası piyasa hareketlerini boşluk bırakmadan izlemesi gere kiyor. Çünkü yabancı yatırımcı aşısından ortaya çıkan güven sorununun mutlak şekilde aşılarak dış sermaye girişle ri ile ekonominin desteklenmesi zorunlu gözüktüğünden; bu finansal kırılganlık karşısında daha fazla seçenek de görünmüyor.