TÜRKİYE EKONOMİSİNDE ENFLASYONLA EŞLEŞEN BÜYÜME ORANI

Abone Ol

Ülkemiz ortamında gelişen son iktisadi durumlara bir göz attığımızda; geçen hafta içinde bardağın dolu tarafındaki pozisyonda açıklanan rakamlara göre, Mayıs ayında yüzde 15,22’lik artışla (19 milyar dolar) tüm zamanların en iyi aylık performansı sergilenirken; bardağı boş tarafındaki kısmında ise Türkiye İstatistik Kurumu’nun(TÜİK) açıkladığı Mayıs/2022 Ayı Tüketici Enflasyonu(TÜFE) aylık bazda bir önceki aya göre %2,98, bir önceki yılın Aralık ayına göre %35,64, bir önceki yılın aynı ayına göre %73,50 ve on iki aylık ortalamalara göre %39,33 oranında artış oldu.Bu arada öncü gösterge özelliği taşıyan Mayıs/2022 Ayı Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksine baktığımızda ise Mayıs ayında bir önceki aya göre %8,76, bir önceki yılın Aralık ayına göre %51,43, bir önceki yılın aynı ayına göre %132,16 ve on iki aylık ortalamalara göre %80,38 oranında artış gerçekleştiği görüldü.

* * *

Öte yandan küresel ekonomilerde şu sıralarda endişe konusu olan ve ufak ufak yansımalarının da ortaya çıktığı stagflasyon(durgunluk içinde enflasyon)olgu sunun mevcut gidişatla birlikte kendisi hissettirme ye başladığı,büyüme rakamlarının da aşağı yönlü revize edildiği yaşadığımız bu dönemde; Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) 2022 yılı birinci çeyreğinde yüzde 7,3 arttı. Ancak büyümeden ücretli kesimlerin aldığı payın yıldan yıla azaldığı ve sermaye kesimi nin payının arttığı görüldü.Yine bu anlamda TÜİK’e göre, işgücü ödemeleri 2022 yılının birinci çeyreğin de bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 59,7, net işletme artığı/karma gelir ise yüzde 88,1 arttı. Buna göre, ücretli kesimlerin büyümeden aldığı pay da azalma gösterdi.

* * *

Çünkü bu durumu diğer bir anlatımla izah etmek gerekirse; TÜİK verilerine göre, yılın ilk çeyreğinde ücretli kesimlerin milli gelirden aldığı pay yüzde oran bakımından önceki yıl kaydedilen 35,5’den 31,5’e gerilerken sermayenin payı 45,6’dan yüzde 47,6’ye çıktı.Zaten öteden beri devam eden gelir dağılımındaki bozulma uzun süredir devam ederken uzmanların özellikle son dönemde izlenen ekonomi politikasının bu bozulmayı giderek artırdığı görüşü nü de paylaştıkları izleniyor. İktisat politikasının amaçları kaynak tahsisinde etkinlik, adil gelir dağılımı, ekonomik büyüme ve kalkınma, ekonomik istikrar ve ödemeler bilançosu dengesinin sağlanma sından oluşmaktadır. Ancak bu amaçlara ulaşmak için uygulanan politikalar bir amaca yaklaşırken zaman zaman diğer amaçtan uzaklaşılmasına neden olmakta ve bu durum literatürde amaç çatışması olarak ifade edilmektedir.

* * *

Sonuç olarak;mevcut bulgular, gelişmekte olan ülke lerde teknolojik gelişmeleri ve verimliliği destekle yici politikaların uygulanmasının uzun dönemde kalıcı bir büyümenin sağlanması ve gelir dağılımı nın iyileştirilmesi adına ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.Bu durum Ülke bazında incelendi ğinde ise farklı bulgulara ulaşılmıştır. Brezilya, Çin, Güney Afrika’ da ekonomik karmaşıklığın ekono mik büyüme üzerindeki etkisi pozitif yönlü ve anlamlı,diğer ülkelerden Hindistan, Endonezya, Filipinler ve Tayland için ekonomik karmaşıklığın ekonomik büyüme üzerin deki etkisi negatif yönlü ve anlamlı ve de Malezya, Meksika ve Türkiye için ise anlamsızdır.Ekonomik karmaşık lığın gelir eşit sizliği üzerindeki etkisi Brezilya için pozitif yönlü ve anlamlı, Meksika için anlamsız ve diğer ülkeler için ise negatif yönlü ve anlamlı bulunmuştur. Bunun tek sebebi de milli geliri arttırıcı,reelde kalıcı uzun vadeli büyümeye yol açan, ihracata dayalı yüksek katma değerli ileri teknolojili, en üst seviye de marka üretmeye yönelik şartların bir türlü oluş turulamaması ve yüksek enflasyon ile eşleşen pozis yonda fiyat istikrarının sağlanamaması teme li nde yatmaktadır.