TÜRKİYE EKONOMİSİ GIDA GÜVENLİĞİNİN NERESİNDE?

Abone Ol

Ülkemizin mevcut uygulamalar ışığındaki gıda güvenliği tablosu incelendiğinde; yapılan denetimler, başta insan sağlığı ile can ve mal güvenliğinin sağlanması olmak üzere, güvenli ürün kullanılması dolayısıyla toplumun refah düzeyinin yükseltilmesi, Türk ihraç ürünlerinin dış pazarlara teknik engellerle karşılaşmaksızın girmesi, basiretli işletmelerin, güvenli olmayan ürünlerin yol açtığı haksız rekabetten korunması gibi çok önemli amaçlara hizmet ediyor. Etkin bir PGD için temel hedef ve stratejilerle alınacak tedbirleri belirlemek ve üst düzeyde kararlar almak amacıyla toplanan Piyasa Gözetimi, Denetimi ve Ürün Güvenliği Değerlendirme Kurulu aracılığıyla PGD faaliyetini yerine getiren icracı kurumlar arasında iş birliği ve eş güdüm sağlanıyor.Güçlü bir iş birliği ve koordinasyon mekanizmasının önem kazandığı denetim sisteminde Ticaret Bakanlığı koordinatör kuruluş olarak görev üstleniyor. PGD faaliyeti, Ticaret Bakanlığı Ürün Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürlüğü koordinasyonunda 9 kamu kuruluşu tarafından kendi görev alanına giren ürünler itibarıyla yapılıyor. Bu kapsamda örneğin televizyon, saç kurutma makinesi gibi elektronik aletler Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının, çalışma hayatında kullanılan koruyucu maske gibi ekipmanlar Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının, tıbbi cihazlar, kozmetik ürünler Sağlık Bakanlığının, gıda ürünleri Tarım ve Orman Bakanlığının, cep telefonları Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun sorumluluk alanında yer alıyor.

                                *       *       *

Hal böyle iken, piyasalardaki arz edilen her türlü gıda maddesi muhteviyatına bakıldığında maalesef insan sağlığına uygun hilesiz kaliteli gıda maddesi bulabilmek mümkün değil. Bir de hadisenin israf yönü de var ki, evlere şenlik; israf boyutunun ucu açık. Dünyada her gün için 13 milyar insanı doyurabilecek gıda üretilirken, buna karşın her 9 insandan 1’i açlık çekiyor. Herhangi bir yiyeceğe neredeyse hiç erişemeyen 1,8 milyar insan sayısı gün geçtikçe de artıyor. Çöpe atılan gıda bugün dünya çapında yetersiz beslenen 842 milyon insana yetecek miktar boyutunda görünüyor. Söz konusu israfa yol açmamak açısından özellikle koronovirüs kovid-19 pandemisi döneminde alışveriş alışkanlıklarımızı çok iyi belirlemek durumundayız. Alışverişe çıkmadan önce bir liste yapmalı, alışveriş sıklığı azaltılmalı, her alanda olduğu gibi alışverişte de sosyal mesafe kuralına uymalıyız. Tabii alışverişimizi mümkün olduğunca çabuk yapıp hemen eve dönmeli ve eve dönünce de kişisel hijyene itinayla özen göstermeliyiz. Gıdaların etiketinde yazan saklama,

hazırlama muhafaza ve tüketim koşullarına da mutlaka uymak zorundayız. Alınan meyve ve sebzeleri bir süre havalandırıp, akan su altında gerektiği gibi iyice yıkayıp kurutma işleminden  sonra dolaba almalıyız. Ayrıca gıdaların üretilmesi, hazırlanması, depolanması, satışı ve tüketilmesinde iyi hijyen uygulamalarını takip etmek de çok önemli.

                                *       *       *

Sonuç olarak,yakın dönemde yapılan denetimlerle ilgili Tarım ve Orman Bakanlığı hileli gıdalar listesini de kamuoyuyla paylaştı. Bakanlığın yeni açıkladığı listede taklit veya tağşiş yapıldığı kesinleşen; 69 firmaya ait 136 parti ürün yer alıyor. Böylece ilk kamuoyu duyurusunun yapıldığı 2012 yılından bu yana 1551 firmaya ait 3492 parti ürün hileli gıda tespit edildi. Buna göre; tavuk eti, dana köfte, pişmiş et tantuni gibi gıda ürünlerinde at ve eşek eti tespit edildi. Yoğurtlarda jelatin yanında ayrıca bitkisel yağ bulunurken; Peynirlerde nişasta, süt yağı harici yağa da rastlandı. Listede Alkollü alkolsüz içecekler, arıcılık ürünleri, baharatlar, çaylar, bitkisel yağlar, çikolata kakao ürünleri, et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri ile takviye edici gıdalar da yer alıyor.Bir yandan da baharatlarda, çaylarda boya tespit edildi. Sızma türü zeytinyağlarında da tohum yağları ve trans yağ asitleri bulundu. Merdiven altı gıda üretimi yapanlar da sahnedeki yerlerini koruyor. Gıda Mühendisleri Odasının bu yönde yaptığı açıklamada;” -Ülkemizde özellikle kırmızı et fiyatları ve diğer gıdaların fiyatları dünyadaki gelişmiş ülkelerdeki fiyatların çok üzerinde seyretmekte, halkın büyük kesimi et ve et ürünlerine ulaşamamaktadır. Dolayısıyla bu alanda taklit ve tağşiş giderek artmaktadır.” denilirken; Salgının yüksek seyrettiği bu dönemlerde çiğ, az ya da yarı pişmiş yemek alışkanlıklarından uzak durulmalı, ızgarbir a et, tavuk, balık gibi ürünler iyi pişirilmeli, orta nokta sıcaklığının 68° C olmasına özen gösterilmeli”uyarısının öne çıktığı izleniyor. Özetle konuyla ilgili denetim elemanlarının yetersizliğinin  getirdiği sıkıntı oldukça fazla. İlgili Bakanlığın bu boşluğu da bir şekilde doldurması gerekiyor.