TÜRKİYE-ABD ARASINDAKİ S 400 GERİLİMİ VE PERDE ARKASI GELİŞMELER

Abone Ol

Öyle anlaşılıyor ki ABD Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S400 Yüksek İrtifa Hava Savunma Sistemini elinde koz olarak tutmak isterken; bu arada NATO ittifakında Yunanistan’ı Türkiye’ye tercih etme gibi bir yanlış içine savrulmaktadır. Gerçekte Türkiye’nin Rusya’yla yakınlaşması, çıkarlarını ve güvenliğini gözetmesi, ABD’nin yeni stratejisini uygulamasını engellemekte, başka bir deyimle oyununu bozmaktadır. ABD oyununu kurgulayabilmek için, Türkiye’yi sıkıştırmak ve yerine NATO’nun yeni üyelerini de kullanmak istemektedir. Daha açıkçası ABD, Bulgaristan ve Romanya’nın NATO üyeliğini Karadeniz’de kendi lehine kullanma arayışındadır. NATO’nun yeni durumu, Türkiye’nin NATO’nun güney kanadı teşkil etme özelliğini zayıflatmıştır. Ayrıca Montrö sözleşmesi de ABD’yi rahatsız etmektedir. Bu nedenlerle Yunanistan’la yakınlaşarak Girit’te deniz ve hava üsleri edinmiş, Dedeağaç’ta üs kurmuş, ayrıca iki bölgede daha askeri güç bulundurarak fiilen Yunanistan’a yerleşmiş durumdadır.ABD, Yunanistan’a doğrudan askeri malzeme desteği yaparken, Avrupa’dan savaş uçağı, gemi, askeri malzeme ve sistem teminini de teşvik etmektedir. Ayrıca Yunanistan ve ABD, Savunma İşbirliği Anlaşmasının süresini uzatacak ve Yunanistan’a ek imkân ve çıkarlar sağlayacak düzeltmeler üzerinde çalışmaktadır.

    *        *         *

Ayrıca ABD, Yunanistan’ı, Doğu Akdeniz’de istikrarı birlikte sağlayacakları ve Avrupa’da en iyi askeri ilişki içinde olduğu ülke olarak nitelendirmiş, Dışişleri Bakanı Türkiye’ye sözde müttefik demiş, Yunanistan Savunma Bakanı da Biden ile daha iyi olacaklarını söylemiştir. Bu durumda görünen o ki ABD’nin Türkiye’yi kendi yörüngesine sokamayacağını düşünerek Yunanistan’ı kendi çıkarları için ön plana çıkarmayı, onu güçlen dirmeyi ve oraya yerleşmeyi, Boğazları da bay pas ederek Montrö şartlarından kurtulup, Karadeniz üzerinden Rusya’yı sıkıştırmayı planlamaktadır. Dolayısı ile NATO’yu kendi amaçla rı için sürekli kullanmayı amaç edinen ABD’nin uçuk stratejisi   ne dikkat edilirse; Türkiye, diğer NATO ülkeleri gibi rahat değildir. Bir tarafta Doğu Akdeniz, Ege ve Mavi Vatan’daki haklarının savunmak, diğer tarafta güvenlik ve beka sorunlarıyla mücadele etmek zorundadır. Bu nedenle Karadeniz’de ABD-Rusya arasında herhalükârda dengeli bir politika izlemek durumunda olup; farklı yönde hareket etme şansı da bulunma    maktadır.

     *        *         *

Hal böyle iken,o dönemde ABD Başkanı olan Trump“PKK/ PYD’ ye silah yardımını kesme sözünden altı gün sonra, 30 Kasım’da, Pentagon sözcüsü Pahon;“Kategorik olarak, müttefikimiz Türkiye’yi tehdit edebilecek silahları toplayacağız. Bunların envanteri Türklerde var. PYD’ye verilen; dozer, mayın ve el yapımı patlayıcı (EYP) kazıcıları ile Humvee olarak bilinen personel taşıyıcılar geri alınmayacak.Bununlabirlikte,MRAP tip zırhlı araçların yanı sıra makineli tüfekler, roketatarlar ve zırhlı araçlara karşı koyabilecek diğer silahlar toplanacak.” Demesine rağmen, PKK/PYD’ye verilen silah ve araçların, Suriye’nin kuzeyinde 13 ayrı noktada depolandığı, bu silahların arasında çok namlulu roket atarlar ve füze rampaları, 80 ve 120 mm havanlar, MK19 bomba atarlar, M4Cabrine ve M16 piyade tüfekleri, ABD yapımı BGM-71 TOW-Anti tank füzeleri, insansız hava araçları ile FGM-148 Javelin anti tank füzelerinin de bulunduğu bilgisi basında yer alması yönüyle de aslında ABD suçüstü yakalanmış olmasına rağmen; bunu bile unutmuş gözük mektedir.Bu arada ABD Başkanı Joe Biden 20 Ocak’ta yemin ederek göreve başlarken, kabinesindeki isimler arasında yer alan ABD Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) başına Lloyd Austin’i getirmesi de üstünde durulacak bir konu olmakla birlikte; Lloyd Austin BBC Türkçe’nin aktardığına göre 2013’teCENTCOM’un başına atanan Austin,Suriye’deki iç savaş ve IŞİD ile mücadelede büyük rol oynadı. “Eğit-donat” programını yöneten Austin, Suriye’de IŞİD’le mücadele ettiği iddiasıyla terör örgütü PKK-PYD-YPG üyelerinin de silahlanmasına öncülük eden bir kişi idi.

  *        *         *

Sonuç olarak, bu gelişmelerin yanı sıra DW Türkçe'nin soruları nı yanıtlayan ABD'nin eski Suriye Özel Temsilcisi Jeffrey’in, “Türkiye ile ilişkilerde Biden döneminde iyileşme beklemedi ğini, Ankara'nın SDG konusunda da artık Ruslarla konuşması gerekti ğini”belirtmesi de boşuna yapılmış bir açıklama değil. Mamafih DW’ninJeffrey’in kendisine yöneltilen”Size göre Biden yönetiminde ilişkilerin daha ağır krizlere sahne olması muhtemel mi? Sorusuna verdiği yanıtta;”Bir iyileşme olmasını beklemiyorum. Türkiye, Trump döneminde sunulan fırsatları kaçırdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hangi politikasında, Trump ile uzlaşmak için değişiklik yaptı ya da adım attı? S-400'lerde çözüme yönelik adım attı mı? Hayır. Aksine… Peki bizimle Suriye'nin kuzeydoğusunda bir mutabakat için herhangi bir şey yaptı mı? Hayır, Ağustos 2019'da sağlanmış bir mutabakatımız vardı ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu Ekim'de askerlerini Suriye'ye göndererek ihlal etti. Peki Trump, Erdoğan ile uzlaşmaya çalıştı mı? Evet, hatta defalarca. S-400 yaptırımlarını geciktirdik, sonra yine geciktirdik ve yine geciktirdikPeki yol alabildik mi? Hayır tabii ki. İşte yeni Biden ekibinin devraldığı miras bu…” şeklindeki kayda geçen beyanına bakılırsa Biden dönemi Türkiye açısından daha da sorunlu olacak izlenimi veriyor.

KAYNAK; ABD’nin Yunanistan tercihi (E.TÜMG:Armağan KULOĞLU