TÜRK SİYASETİNDE ANA MUHALEFET NEDEN BAŞARISIZLIĞA DEMİR ATTI?

Abone Ol

Genellikle hadisenin özüne bakıldığında gerek Ana Muhalefet, gerekse muhalefette yer alan siyasi partilere bir göz attığımız zaman özellikle ilk yapacakları; muhalefetin stratejisinde ilk değiştirmesi gereken kendisine oy vermeyen seçmene ya da oy verdiği parti ya da kişiye karşı çok sert söylemleri artık bir an önce bırakması olmalıdır. Diğer bir ifade ile muhalefetin kamuoyunda çok etkili olabilmesi için söylemlerini öncelikle yumuşatması ve kucaklayıcı hale getirmesi, samimi bir izlenim bırakması olmazsa olmaz unsurlardır. Bunun için de iktidar partisine oy veren seçmenleri iyi anlamak, iyi okumak ve buna göre karşı strateji geliştirmek şart olmaktadır. Bu nedenledir ki Muhalefetin bu konjonktürde, iktidarın bu stratejisine karşı alışılmışın dışında bir stratejiyle cevap vermesi ve kamuoyunda bir denge sağlaması da şart görünüyor. Çok tabii olarak bu arada da yeni iletişim stratejisi rakip partiye oy verenlerin kalbini kazanmak üzerine hassas bir şekilde inşaa edilmeli. Kesinlikle seçimin son iki ayı beklenilmeden, önümüzdeki seçimler hedeflenerek çalışmalara hız kesmeden halkla içi içe çalışmalara devam edilmelidir. Stratejide genel bir değişikliğin yanısıra yöntem de değişmeli. Muhalefetin söylemine göre şuan basının %95’i iktidar partisinin elinde.

                                    *       *        *

Bu durumu tespit etmiş olmak önemli değil, bu duruma karşı ne yaptığınız önemli. Geleneksel medya tarafında iktidarın izlediği strateji gerçekten hayranlık uyandırıcı. Muhalefetin düzeyini Sözcü seviyesinde tutmak. Sözcü gibi Cumhuriyet gibi gazeteler ve benzeri web siteleri sadece iktidara oy veren seçmenin saflarını her nedense sıklaştırmasına sebep olmakta. Her şeyden önce bu ve benzeri yayın organlarının ya temsil kabiliyetinin giderilmesi ya da kabuk değiştirdiklerinin rakip parti seçmenlerince de kabullendirilmesi gerekiyor. Burada benzersiz bir iletişim tekniğinin kullanılarak muhalefetin oy alamamasının en büyük sebeplerinden birisi elindeki basın gücünün hitap ettiği kitleyi ötekileştirir dili. Ancak nüfuz edebildiği yayın organları ile seçim kazanılmaz. Özellikle NTV gibi kanalların geziden kalan kinle dışlanmasına son verilmeli ve desteklenmeli. Toplumun gözünde bağımsız yayın yapan haber kanalları ve siteleri desteklendikçe o yayınların sahipleri de “biz sadece tek bir seçmen kitlesine yönelik yayın yapıyoruz, zira sadece onlar bizi takip ediyor” düşüncesinden kurtulmalılar. Özellikle muhalefet partisine yakın ve maddi durumu 8-10 çalışanı fonlayabilecek durumda olan iş adamlarının gazete ya da TV gibi yüksek maliyetli değil, haber siteleri açmaları ve profesyonel dijital pazarlama ekipleriyle çalışarak alternatif sesler haline gelmeleri gerekiyor.

                                  *       *        *

Şunu da ayrıca özellikle belirtmek gerekir ki, Muhalefet tüm mesaj kanallarından aynı mesajı iletmekle en büyük hatayı yapacaktır. Her farklı kanal için farklı bir mesaj üretilmeli. Influencer’ın geçmişine göre farklı, yayın yapılacak Youtube kanalına göre farklı, reklamın gösterileceği kişiye göre farklı mesaj. Ana söylem aynı olmakla birlikte (tutarlılık) bahsedilen şeyler birbirinden farklı olmalı. TV üzerinden yürütülen kampanyaların dezavantajı da bu. Milliyetçi seçmene hoş görüneyim derken öbürlerini küstürüyorsunuz. Reklamın dilini belirlerken toplumda karşılık bulacak bir dil belirlemek ilk adımdır. Ancak dilin seçimi kadar önemli olan bir nokta daha var ki o da hedef kitlenin doğru seçimidir. Bir siyasi partinin kemikleşmiş seçmeni ve ona belki oy verebilecek bir seçmen kitlesi muhakkak bulunur. Bir de asla oy vermeyeceğini düşünenler vardır. Siyasi partiler reklam kampanyalarını hazırlarken yalnızca kemikleşmiş kesimlerine yönelik çalışmalar yaptıklarında anca kendi oy oranlarını korurlar ki CHP’nin onca seçimdir başına gelen de budur. Hedef kitlesini yanlış belirlediğinden ötürü reklamları istenilen etkiyi bırakmamıştır. Gerçekleştirilecek olan reklam kampanyalarında ilk hedef olarak Ak Parti ve MHP seçmenini hedef almalı ve oy devşirmeye odaklanmalıdır.

                                     *       *        *

Sonuç olarak, sözün özü asıl hedef kitle CHP için Ak Parti tabanıdır. MHP’nin başka partiye oy verecek tabanı kalmamıştır. Hali hazırda var olanlar sadece MHP’ye oy veren başka partiyi düşünmeyen kemikleşmiş gücünü gittikçe yitiren bir kitledir. Bu nedenle kemikleşmemiş yüksek oranda oyu bulunan Ak Parti tabanına doğru hareket etmek gerekiyor. Diğer yandan dikkat edilmesi gereken bir durum da HDP oyları. CHP’nin yapacağı en büyük yanlış HDP oylarına doğru oynamak olacaktır. Bu oynama sonucunda diğer iki partiden alacağı oyu tamamen kaybedecektir.       Öte yandan da CHP’nin giydiği söylenilen korku gömleğini üstünden bir an önce atarak öteden beri tüm seçmenin içtiyakla özlemini duyduğu cesaretli adımlara yönelmesi de gerekiyor.Şu da çok iyi bilinmelidir ki hiçbir seçim süreci güllük gülistanlık  değildir. Burada çok iyi bir şekilde ekip ruhu içinde hareket ederek ortaya çıkabilecek bütün olumsuzlukların da üstesinden gelmek hedeflenmelidir. İşin başından itibaren ortaya çıkabilecek her tür aksiliklere karşı empati yeteneğinin en iyi duruma getirilerek bu terslikler önceden engellenmelidir. Diğer önemli konu ise muhalefette yer alan tüm siyasi partilerin Ülke çıkarları üzerinde güçlü bir konsensüs oluşturarak parlamenter demokrasi için ittifak da düşünülmelidir. Kısaca iktidara giden yolun çok iyi yürütülen güçlü muhalefetten geçtiğini de unutmamak gerekiyor.