SON ENFLASYON RAPORU GERÇEKLERİN GERİSİNDE KALDI

Abone Ol

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın 2022 yılı na ait hazırladığı 2.enflasyon raporuna bakılırsa yıl sonu enflasyon tahminini 19,6 artırarak %42,8’e, 2023 sonu tahminini de 4,7 artırarak %12.9’a yükselttiğini izlerken, yatırım olarak 2022 ve 2023 sonu için tahminlerimiz sırasıyla %53 ve %28 olarak saptandığını görüyoruz. Gerçekte Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun sunumundaki öngörü patikası %70-%75 bandına yükselen enflasyonun, Mayıs ayından itibaren gerileyerek %65 civarında plato yapacağına ve yılın son iki ayından itibaren keskin bir şekilde düşeceğine işaret ediyor. Mama fih her ne kadar bu yaklaşım sert düşmeye işaret etti ği şeklinde yorumlansa bile bu öngörünün temel girdi maliyetlerinin sürekli arttığı bir dönemde hele hele akaryakıt zamlarının süreklilik kazandığı bir sü reçle birlikte döviz kurundaki dalgalanmadan kaynaklı ithal enflasyonun cari açıkla beraber yüksel diği bir noktada her halükârda revize gereksinimi ta şıyan öngörüler olduğu da kesin bir durum.

* * *

Bu nedenledir ki bu yöndeki palyatif söylemlere ek olarak para politikasında anlamlı bir sıkılaşmanın ön görülmediği bir ortamda sadece kısa vadeli politika larla olası bir seçim öncesinde sadece süreci kurtar maya yönelik olan uygulamaların istenildiği şekilde etkili olamayacağı da düşünüldüğünde;hazine üze rinde oluşan ek yük halindeki risklerle beraber ek fi nansman açığının nasıl karşılanacağı ortada iken,enf lasyondaki artışı tetiklemesi kaçınılmaz duruma getirmesi,bu defa hiperenflasyon riskini de açığa çıkartacaktır.Bu arada Batının Rusya’ya ilave yaptı rımlar getirdiği ve genişleyici para, maliye ve gelir ler politikalarıyla seçime girildiği senaryolar özellik le 2023 enflasyon tahmini için yukarı yönlü risk oluşturduğu da düşünüldüğünde Mayıs, Haziran gelişmeleri söz konusu risklerin gerçekleşmesi konusunda önemli ipuçları da veriyor.

* * *

Bunun yanı sıra söz konusu Toplantının soru-cevap bölümünde Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu’nun enflasyonla mücadelede öteden beri üstünde durduk ları hetero doks yaklaşımı savunmaya devam etmesi de olduk ça dikkat çekici.Bu meyanda verilen ana mesajlara bir göz gezdirildiğinde; (a) Uygun finan sal koşullar sayesinde Türkiye yaşanan dışsal şoklara rağmen üretimini artırmaya ve istihdam yaratmaya devam edecek. (b) İhracatçı firmaların ve turizm sektörü nün uzun vadeli uygun finansal koşullarla desteklen mesi cari dengeyi iyileştirerek kur ve fiyat istikrarı na katkı yapacak. (c) Alınan makro ihtiyati tedbirler ve Kur Korumalı Mevduat sistemi liralaşmayı destekleyerek finansal ve fiyat istikrarına destek verecek.Özetle yılın ikinci enflasyon raporu toplantısında TCMB enflasyon daki yükselişin enerji ve gıda fiyatlarındaki artıştan kaynaklandığını ve geçici olduğunu savunmaya devam ediyor. Makro ihtiyatı tedbirlerin ve Kur Korumalı Mevduat sisteminin fiyat ve finansal istikrarı sağlayacağına inanıyorsa da; esasen piyasa ortamında en çok ihtiyaç duyulan güven ve diğer koşulların sağlanmadan oluşabilmesi oldukça zor görünüyor.

* * *

Sonuç olarak, uygulamaya konulan ya da halen hazırlığı sürdürülen ek uygulama konularının devre ye konularak para politikasındaki sıkılaştırmayı geciktirdiği veçhile; toplumsal açıdan artık katılaş maya başlayan yüksek enflasyon beklentilerinin geldiği noktada tedarik zinciri ve fiyatlamalardaki yarattığı zorluklarla fiyat istikrarının sağlanması oldukça uzun bir zamana yayılacağından; öncelikle şimdiye kadar fiyat istikrarının kökten bozulmasına neden olan döviz kuru şoklarının mutlak şekilde önüne geçilmek üzere süratle eğitim sisteminin A’dan Z’ye gözden geçirilerek günün şartlarına uygun ihracata yönelik yüksek katma değerli ileri teknoloji ve marka üretmek için Üniversite+Tübitak +Sanayi işbirliği imkanlarının süratle geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Çok tabii olarak öz kaynak sorununun iç imkanların kullanılarak çözülürken; özkaynak dağılımının mevcut hedeflere göre yapılmasının yanı sıra; üzerimizdeki yük halinde bulunan düzensiz göç ve bunun getirdiği mali ve sos yal nitelikli demografik yapıyı olumsuz etkileyen çözümlerin de mutlak şekilde gündeme gelmesi gerekir.