MERKEZ BANKASI’NIN SON ALDIĞI FAİZ ARTIRIMI KARARI YETERLİ Mİ?

Abone Ol

Bilindiği gibi geçtiğimiz hafta içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası PPK toplantısında gösterge faizi 2 puan arttırırken, Para Politikası Kurulu, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 8,25’ten yüzde 10,25’e yükseltilmesine karar vermişti. TCMB’nın yaptığı duyuruda, küresel ekonomide, ülkelerin attığı normalleşme adımlarıyla üçüncü çeyrekte kısmi toparlanma sinyallerinin gözlenmekle beraber toparlanmaya ilişkin belirsizliklerin yüksek seyrettiği vurgulanırken, bu arada gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin genişleyici parasal ve mali duruşlarını sürdürdüğü ifade edilen duyuruda, salgın hastalığın sermaye akımları, finansal koşullar, dış ticaret ve emtia fiyatları kanalıyla oluşturmakta olduğu küresel etkilerin yakından takip edildiği de ayrıca belirtilmişti.TCMB'nin piyasa beklentilerinin aksine politika faizini 200 baz puan artırarak yüzde 10,25'e çıkarmasının ardından banka hisseleri öncülüğünde yükselişi ivme kazanan BIST 100 endeksi, 1.117 puanı gördü. Endeks saat 14.50 itibarıyla önceki kapanışa göre yüzde 1 artışla 1.114 seviyesinde bulunuyor.Endeksin yükselişinde lokomotif görevi gören bankacılık endeksinin getirisi ise yüzde 3'ü aştı. Büyük banka pay piyasaları arasında en fazla kazandıranlar, yüzde 4 ile Yapı Kredi ve Garanti BBVA oldu. Bu yöndeki uygulamada TCMB'nin faiz artırım kararı sonrası gerileyen dolar/TL ise, 7,5566'ya kadar indi. Bu seviyeden gelen tepki alımlarıyla kayıplarının bir kısmını telafi eden dolar/TL, şu dakikalarda dünkü kapanışa göre yüzde 1,2 azalışla 7,6120 seviyesinde bulunuyor. Euro/TL de yüzde 1,4 düşüşle 8,8590'a geriledi.

     *       *        *

Hal böyle iken, TCMB’nın en son aldığı faiz artırımı kararı piyasalar tarafından gecikmiş bir karar olarak algılanırken ;Merkez Bankası’nın faizde 200 baz puanlık artışa gitmesi, piyasanın beklemediği pozitif gelişme olarak fiyatlanırken;getirilerde hızlı düşüş yaşandı. Getiriler ise 15-20 baz puan bölgesinde daralma gösterdi, hafta boyunca 60 baz puan artarak 590 seviyesine yükselen beş yıllık CDSrisk primi ise 555’e geriledi.İş Yatırım Türk Şirketleri Eurotahvili Fiyatlamaları analizine göre, hafta genelinde kötü performans gösteren endeksler ve virüs kaynaklı endişeler piyasalarda tedirginlik yaratırken, gelişmekte olan ülke tahvilleri de bir çok kıymet gibi satıcılı işlem gördü.ABD Hazine tahvillerinde düşük hareketlilik, piyasada oluşan negatif havaya rağmen devam ederken, Türk hazine Euro tahvillerinde yaşanan olumsuz seyir, Merkez Bankası’nın beklenmedik faiz artışı sonrası terse döndü ise de,Foreks’e göre JP Morgan şunları yazdığı izlendi. TCMB Para Politikası Kurulu’nun 2018 yılından bu yana ilk kez faiz artırıma giderek gösterge faizi yüzde 10,25’e yükseltmesini değerlendiren JP Morgan, TCMB’den yıl sonuna kadar toplam 200 baz puan daha faiz artırımı beklediğini de bildirdiği izlendi.

   *       *        *

Öte yandan geçen hafta içinde TCMB’nın gerçekleştirdiği faiz artırımı konusunda politika yapıcılar arasında faiz artırımı ihtiyacı konusunda genel bir görüş birliği olduğunu ve otoritelerin de bu faiz artırımının ekonomik büyümeye negatif etkisi konusunda, en azından şu an için, esnek yaklaşım içinde olduklarını gösterdiğini belirten JPMorgan, yapılan artırıma rağmen TCMB’nin hala pozitif reel faiz sunmadığına işaret ederken daha fazla parasal sıkılaştırma için alan gördüklerini açıklaması karşısında; olması gereken reel faiz oranına şu an ulaşılamadığı gerekçesiyle TCMB’nın sonraki dönemlerde de muhtemel bir faiz artışına gidebileceğine de işaret ediliyor.Türkiye Ekonomisi bağlamında ki Kur-Faiz- Enflasyonfaiz oranlarını, siyasi iktidarın aksi düşüncesine rağmen arttırılma durumunda kalınmasıyla,Faiz oranlarındaki artışa, fiyatlar genel düzeyindeki artış da eşlik ederken,TCMB’nın kısa vadedeki aizarttırımının döviz kuru üzerindeki dalgalanmayı kısa süre için engellese bile sonraki dönemlerde bu etkinin zamanla zayıflaması durumunda ise zorunlu şekilde alınacak ek önlemlerin de gündeme gelmesi gerekiyor.

   *       *        *

Sonuç olarak, öteden beri ısrarla izlenen faiz indirimi yöntemi      nin kullanılmasıyla da maalesef Türk lirasındaki değer kaybı giderilememiştir. Bu durumda  ilgili değişkenlerin karşılıklı etkileşim halinde olduğundan bahisle uygulanacak politikalarda değişkenlerin hepsinin de göz önünde bulundurulması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Mamafih bu tabloya göre ilgili değişkenlerle politika yapıcılar arasında bir görüş birliği olmadığı gerçeğini de ortaya koymaktadır. Halbuki iktisadi açıdan ortaya çıkan tüm bulgular döviz kuru ve enflasyon oranın faiz oranı üzerine etkisinin asimetrik olduğunun ortaya koymuştur.Bu bağlamda döviz kurunun pozitif bileşenin uzun dönemde faiz oranını belirlemede etkili olmadığını da ortaya konulmuştur. Başka deyişle döviz kurundaki artışlar faiz oranı üzerine etkisiuzun dönemde anlamsızdır. Buna karşın döviz kurunun negatif bileşeninin faiz oranı üzerinde anlamlı bir etkisi olduğu da bulunmuştur. Örneğin döviz kurunda %10 düşüş faiz oranın %2,2 azalmasına neden olmaktadır. Enflasyon oranı %10 olması ise faiz oranını %1,1 artmasına neden olacaktır. Bu açıdan benzer şekilde enflasyon oranının pozitif bileşeni de faiz oranını etkilemektedir, ancak bu etki nispeten düşüktür. Fiyatlar genel düzeyinde %10 düşüş ise faiz oranın %0,6 azalmasına neden olacaktır. Enflasyon oranıyla faiz oranı arasındaki ilişki Fisher hipotezinin Türkiye ekonomisi için geçerli olduğunu yönüne bulgular sunmaktadır. Kısaca döviz kuru ve enflasyon oranının faiz oranlarının belirlenmesinde asimetrik etkilerinin bulunmasından dolayı faiz oranlarını belirlerken politika yapıcıların ilgili değişkenlerdeki değişimi dikkatle izleyerek karar vermesinin önemini burada da açıkça göstermektedir.