Öyle görünüyor ki,resesyonun(durgunluğun) yavaş yavaş gerçek yüzünü göstermeye başlamasıyla öteden beri bozulmaya başlayan tedarik zincirinde ki aksamalar önce otomotiv sektöründe chip krizi ile yaptığı başlangıç global anlamda diğer sektörlere de suya atılan taş misali yayılmaya başladı.Bu kapsamda EuroBölgesi ‘nin en büyük 4 ekonomisinde PMI endeksleri geçen ay daraldı.IHS Markit Euro Bölgesi PMI endeksi Temmuz’da 49,8 oldu.Almanya’da 49,2’den 49,3’e çıkarken Fransa’da 49,6’dan 49,5’e indi.Endekslerin 50’nin altında değer alması sektörde daralmaya işaret ediyor.Bu arada Asya’da da en büyük düşüşlerin Çin, Güney Kore ve Tayvan’da yaşanmaya başlaması da durgunluğun yayılmaya başladığının en açık göstergesi olarak kabul ediliyor.Bu gerileme,göreceli şekilde dünya ekonomisinin gidişatına yönelik endişeleri de arttırıyor.Aslında IMF bu yıl ve gelecek yıl için küresel büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize etmiş,bu yönde resesyon uyarısı da yapmıştı.
* * *
Özellikle Rusya-Ukrayna arsındaki savaşın geldiği boyutta rekor yüksek enflasyon ve Rusya’nın enerji tedariğini keseceği endişeleri 19 üyeli Euro Bölgesi ekonomisini de tehdit ediyor. S&P Global Ekonomisti Chris Williamson’un “Euro Bölgesi imalat sektörü geriliyor, bu da resesyon riskini artırıyor. Pandemi dönemindeki kısıtlamalar dışında yeni siparişler,geçmişte yaşanan 2012’deki borç krizinden bu yanaen büyük düşüşü kaydediyor” şeklindeki değerlendirmesine yol açtı.Özellikle Çin’de imalat PMI endeksi 50,2’den 49’a gerilerken Bloomberg anketine katılan ekonomistlerin medyan beklentisi 50,3’tü. Veriler sonrası Asya paraları dolar karşısında Güney Kore wonu ve Filipin pesosu öncülüğünde düştü. Tayvan doları da 2 yıldan uzun süre sonra ilk kez kritik 30 seviyesine gerilemiş olması ise durumun ciddiyetini gösteriyor.
* * *
Hal böyle iken küresel resesyonu tetikleyen siyasi anlamdaki jeopolitik jeostratejik değişimlerin de gündeme gelmesiyle; örneğin ABD-Çin arasındaki gerilimi tırmandıran Tayvan sorunu ile şu sırada geri plana düşen Putin’in bir anda yaptığı atakla Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması'nın 5 yılda bir düzenlenen ve bu yıl için 10'ncusu yapılan Gözden Geçirme Konferansı'na mektup gönderen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, “önemli mesajlar verirken;Nükleer bir savaşı kimsenin kazanamayacağını dile getiren Putin’in, “Nükleer savaşın galibi olamaz ve hiçbir zaman nükleer savaş açılmamalı. Biz, uluslararası toplumun tüm üyeleri için eşit ve bölünmez güvenlikten yanayız”şeklindeki çağrışımlı flaş açıklamada bulunurak öne çıkmasına ek olarak;”Anlaşmayı önemsediklerini ve nükleer çerçevede tecrübelerini ortaklarıyla paylaşabileceklerini aktaran Putin, “Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) güvenlik önlemleri sistemine anlaşmanın bir doğrulama mekanizması olarak büyük önem veriyoruz ve bunun nesnel, politikadan arındırılmış ve teknik olarak gerekçeli uygulanmasını sağlamanın son derece önemli olduğunu düşünüyoruz” vurgulaması boşuna yapılmış bir açıklama değil.
* * *
Sonuç olarak,bu hafta başında yayımlanan investing.com haberine göre;”son haftalarda yüksek enflasyonun yanısıra özellikle de ekonomik büyümenin öncü göstergeleri ve verilerine karşı piyasanın aşırı duyarlı olduğunu ve bu noktada var olan belirsizlik nedeniyle de gelen iyi veya kötü makroekonomik verileri aşırı fiyatladığını söyleyebiliriz. Bu noktada iyi gelen ekonomik veriler resesyon ihtimalini azalttığından endekslere alım getirirken, kötü gelen her veride “resesyon veya stagflasyon geliyor” fiyatlamasıyla riskten kaçışı da tetikliyor.Fakat şunu söylemek çok yanlış olmayacaktır, piyasalar şu an için resesyon fiyatlamasından ziyade ağırlıklı olarak “ekonomik aktivitedeki yavaşlamayı” fiyatlıyor. Yani henüz resesyon hele ki stagflasyon tam olarak fiyatlamalara girmiş durumda değil.”şeklindeki yo rum öne çıkmış olsa bile; gerçekte en bariz gösterge olan küresel piyasalardaki tedarik zincirinin bozulma gösterek büsbütün aksamalara yol açması resesyonun en belirgin göstergelerinden biri olarak değer lendirilirken;durgunluğun şiddetlenmesiyle birlikte Türkiye tablosu açısından olası risk emareleri öncelikle ihracatta görülebileceğinden daha şimdiden önlem alınması da zorunlu gibi gözüküyor.