2 senedir birlikte yatıp kalktığımız Gazze olayları bitti. Bir aksilik yaratılmazsa ve terörden beslenen karanlık yüzlü insanların canları sıkılmazsa bir daha acı veren olaylarla yüz yüze gelmeyeceğiz.
İsrail gibi ar damarı çatlamış ve kadınları çocukları öldürmeyi huy edinmiş ülkeleri iyi tanımış olduk… Aynı şekilde dans eden gençlerin üstüne paramotorlarla kabus gibi çöküp 250 genci öldüren ve bir o kadarını da alıp kaçıran Hamas terör örgütünün de yaptığının yanına kar kalmadığını, 70 bine yakın insanını kaybeden, şehirlerinde taş üstünde taş bırakılmayan Filistinlilerin içine düşürüldükleri acınacak durumu görünce çok iyi anlardık.
ABD başkanı etkileyici gücünü kullandı, bu işi bitirdi, Mısır ve Katar da büyük katkıda bulundu. Biz demiyoruz, tüm dünyada böyle konuşuluyor. Gazze sükûna kavuşursa ve bu böyle sürerse burada büyük bir turizm cenneti gündeme getirilecekmiş.
Yıllar önce zaten coğrafyanın bu bölgesi “Ortadoğu’nun Paris’i” olarak tanınan Beyrut’u içine alan bir turistik cennetti. Bütün dünya kumar oynamaya Lübnan’a geliyordu. Ne zamanki Yahudi Arap gerginliği tırmanmaya başladı ve bir bölüm Filistinliler Lübnan’a geçti, işte o zamandan beri de Lübnan Lübnanlıktan çıktı, huzuru bozuldu, iç savaş çıktı ve hala da huzursuzluk devam ediyor.
Ortadoğu’da başka Paris aranmaya başlandı, Kuzey Kıbrıs denendi ama dünya tanımayınca buradaki turizm ve kumar olayı T.C vatandaşlarıyla sınırlı kaldı.
İşte ABD başkanının “Gazze’yi oteller moteller turizm cenneti yapacağız” laflarının arkasında yatan neden de bu. Avrupa’ya böyle bir yer lazım. Amerika’nın nasılsa var.
Evet;
Gazze’de eğer barış kalıcı olursa bir imar hareketi başlayacak ve Akdeniz kıyılarına bir oteller moteller sahili gerçekleştirilecek. Böyle bir gelişmeyi kim istemez?
Kim istemez biliyor musunuz?
Biliyorsunuz, biliyorsunuz…
Her neyse;
İnşallah bu topraklara huzur gelir, kadınlar ve çocuklar bir daha ölmezler, normal ve insanca bir yaşam düzeyine geçilir umalım ve iki senedir yatıp kalktığımız şu Filistin işini bitirelim. Kendi işimize bakalım. Bizim de çocuklarımız aç, okula aç gidip geliyorlar, devlet bunlara bir lokma bir şey veremiyor, insanlarımız perişan, çöplerden sebze meyve toplayıp yiyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Kasapların sattığı et miktarı ayda 10 hayvandan bir hayvana düşmüş durumda, yumurtalar raflarda bayatlıyor, peynirler tezgâhlarda bozuluyor. Pazaryerinde köylü şaşkın. Şimdi devletin öncelikli işi bizim insanımızdır. Bizi bizden başka kimse düşünmez. Elin arabı hiç düşünmez. Düşünselerdi Kıbrıs Türk devletini tanırlardı. İşte bu durumda artık gözler kendi ülkemize ve batan ekonomik sistemimize çevrilmeli ve araplara milyarlar akıtacağımıza kendi insanımızı kalkındırmalıyız.
Üç tarafı deniz olan, toprakları ekime dikime elverişli bulunan, daha düne kadar kendi kendine yeter bir ülke olarak tanınan Türkiye’ye yazık etmemeliyiz.