Bolu’da tam da sömestre tatilinde bir facia yaşandı, içimiz, ciğerimiz yandı… Ne olduğunu biliyoruz, anlatmaya gerek yok, yazarken bile bir tuhaf oluyoruz hele o çocuklar için.
Derken iktidar suçu muhalif belediye olan Bolu belediyesine atmak ve Başkan Tanju Özcan’ı da içeri atmak için yandaşları aracılığı ile dezenformasyon sürecine başladı. Dezenformasyonu önlemekle görevli olanlar da buna sadece uzaktan bakmakla yetindiler.
Bolu bilindiği gibi büyükşehir değil, facianın olduğu bölge de kendi mücavir alanı içinde değil, herkesin bildiği gibi bir başka konu da büyükşehir yasası çıktı çıkalı belediyelerin yetkileri büyük ölçüde tırpanlandı, bu yetkiler özel idarelere, valiliklere, ormancılara, mili parkçılara, bakanlıklara filan verildi.
Bu yetkiler denetim yetkileri, vergi toplama yetkileri, araştırma yetkileri yaptırım uygulama yetkileri gibi yetkiler…
Bolu belediyesinin oradaki o kayak merkezinde hiçbir konuda hiçbir yere veya hiçbir şeye ceza uygulama yetkisi yok, otellere özelikle yok! Turistik ya bunlar!
Yetkiler turizm işlerine bakan bakanlıkta, Ormancılarda, Milli parkçılarda…
Hükümet de suçu bunlarda değilmiş gibi gösterme hevesinde…
Şimdiiiiiii;
Bolu Kartalkaya gibi çok kış merkezi var bu ülkede;
Kış merkezlerinden başka yaz merkezleri de var,
Turizm adına binlerce otel, motel vs. var, eğlence merkezleri var,
Zonguldak’ta da var!
Buralarda yaşam adına alınması gereken önlemleri denetlemekle görevli il müdürlükleri acaba akılları başlarına gelip de bulundukları illerde denetim vs. gibi işlemleri başlattılar mı?
Başlatmadılar!
Başlatamazlar da…
Çünkü başlattıkları anda Bolu’daki denetim görevinin belediyede olmadığını da kabul ederek kamuoyuna ilan etmiş olurlar, bu durumda da bu müdürlere bağlı bulundukları bakanlık hesap sorar ; “ulan sana mı kaldı bu işler, görmüyor musun zaten başımız dertte…” der. Sonra da haritada yer beğen…
Ne yazık ki günümüz Türkiye’sinin bir gerçeği bu geldiğimiz nokta, aşağı tükürsen vatandaşın canı, yukarı tükürsen koltuğun deri kaplı tabanı…
Yalan mı?