Eski çamlar bardak oldu, eski politik varyasyonlar da rafa kalktı. Öyle artık oturulduğu yerden ahkam kesmek yok. Arada bir ekranlara çıkıp iki yumurtlama yapmak hiç yok. 7/24 görevinin başında olacaksın, yeni fikirler üreteceksin, sorulara akılcı yanıtlar vereceksin, palavra atmayacaksın, başkasının söylemlerini çalmayacaksın, genel kültürün olacak, toplum psikolojisini iyi bileceksin, her yerde evet her yerde olacaksın!
Yani artık hiperaktif bir politika uygulayacaksın…
Böyle davrandığın sürece arkandaki kitlenin oranı artar, görüşlerini aktarmak için basına kahvaltı filan vermene de gerek kalmaz, boş konuşmayacağını bildikleri için bir haber üretmenin “sen odaklı” olduğunu çoktan kavramışlardır.
CHP bu tür bir politik uygulama başlattı;
Genel başkan Özgür Özel tüm ülke halkı tarafından hatta ülkedeki politik gelişmeleri yakından takip eden Avrupa ülkelerince bile “Hiperaktif” bir politikacı olarak görülüyor. Bir orada, bir burada genel başkan…
Genel Başkanın yeni yönteminin farkına varmış olan il ve ilçelerde de bu uygulamaya bir geçiş dönemi başladı.
Buralardaki parti yöneticileri artık tahsilli, kültürlü, misyonu olan, söylemleri halk tarafından beğenilen kişiler olacak, Zonguldak’ta var böyleleri… İl başkanı bu kriterler kapsamında, ilçe başkanları boş insanlar değil! CHP’nin belediye başkanları da vatandaşın gönlünde sağlam bir yer kaplamaya çoktan başladılar, verdikleri hizmetler için vatandaş bunlara duacı. Tahsin Erdem için bir oylama yapın, yüz kişiden 90’ı “helal olsun” der, yüz gencin 100’ü de “en büyük başkan bizim başkan” demezse ben de arap olayım…
Durum böyle;
Esamesi okunmayan mini mini partilerin sözde başkanlarını maşkanlarını buradan uyarıyoruz, akıllı olun akıllı, herbokolog olmayın, öyle basında adınız geçsin diye gazetecileri çörekle börekle kandırma yollarına başvurmanız aslında sizin akıl düzeyinizin ve toplumda kabul görülebilirlik seviyenizin bir göstergesidir, basın mensupları enayi mi?
Her neyse;
Ülkedeki politik görünümün gelinen son aşamasında, iktidar partisi bazı hırslar uğruna tedavülden kalkmaya mahkûm edilmiş durumda. Yarın bir seçim olsa, Akepe’nin alacağı oy oranı bence yüzde 15-16 gibi olur. Ortağı MHP’yi düşünemiyorum bile… Diğer mini minileri soruyorsanız eğer, onları zaten kamuoyu toprağa gömmüş. İlk genel seçimde eğer CHP bir yanlış yapmaz ve eskisi gibi bunlara kucak açıp meclise taşımazsa, ülkedeki politik sahnede ilelebet yoklar. Olayı bilen bunların vizyonları kıt bazı başkan maşkan yöneticilerinin çıkıp sanki anlıyormuş gibi ekonomik nutuklar çekmesi de CHP’ye “beni taşı” selamı çakmak, başka nedeni yok… Akepe’ye yanaşamamalarının nedeni de dediğimiz gibi bu partinin olası oy oranı, kendisini kurtaramazken bunları neden kollasın ki Akepe?
Evet;
Şu anda CHP konulu ve yargı temalı gelişmelerin nedeni sadece ve sadece korku. 20 küsur yıldır yapıldığı iddia edilen vurgunların hesabı verilecek, halkın milyar dolarlarının nerelere gittiği, vatandaşın neden kat kat fakirleştiği veya fakirleştirildiği ortaya çıkacak…
Bir değişim süreci başlamış bulunuyor, bu süreç Apo konulu süreçten daha önemli ve önümüzdeki yılların tamamıyla yeni bir kavramlar kapsamında ele alınmasını başlatacak bir süreç.
Tüm halk da bunu bekliyor zaten!
Yalan mı?
Yiğitcan’ın notu
Hafta sonu Şafak’taki bir haberimizde İYİ Partili Yiğitcan Yıldırım ile ilgili bir yazı yazmış, yıllar önce kendisi ile yaptığımız bir röportajı da değerlendirip kamuoyuna son gelişmelerini duyurmuştuk…
Duyurmuştuk ama ufak bir yanlış da yapmışız, bunu da bize Yiğitcan duyurdu. “Abi ben o seçimde adaydım” diyerek şu notu iletti:
“Ben geçen seçimde yapılan liste değişikliğinin ardından dördüncü sıradan Mustafa Adil Özkan’ın yerine aday olmuştum. Haberde ‘aday olamadı’ tarzında yazıyordu ama hani düzeltebilirsen teşekkür ederiz düzeltemezsen de canın sağ olsun tekrar teşekkür ederim”
Uyardığın için teşekkürler, tabii ki düzeltiriz Yiğitcan, hata bizim…
“Yiğitcan Yıldırım partisi tarafından geçtiğimiz genel seçimlerde milletvekili adayı olarak listelerdeki yerini almıştır, düzeltir özür dileriz…”
: )))))))))))
Velilerin korkusu hijyen
Okullarda 2025-26 eğitim öğretim yılı başlamış bulunuyor. Minikler özelikle; okulda aç kalacaklar. Devlet bırakın yemek vermeyi, bunlara su bile içiremiyor. Okul kantinleri tek çocuk için bile aşırı pahalıyken iki üç çocuğu birden okuyan veli ne yapsın?
Evet;
Kantin pahalı,
Kırtasiye pahalı,
Servis pahalı!
Okullarda hijyen ise yok gibi… Öğrenci velisi veya öğretmen silip süpürürse sınıflar temiz, yoksa temizlik hak getire. Dönem içinde bu gidişle okullarda salgın hastalık haberlerine tanık olabiliriz. Velilerin de asıl korkusu bu!
Velilerin merak ettiği bir konu daha var; hani bakan “okullar ekstra hizmetler için para toplayabilirler” dedi ya,
Bakalım o hizmetler hangileri olacak, yakında anlarız…