Ulusal görsel ve yazılı basında, sosyal medyanın her türlüsünde, hasbelkader bir araya geldiğimiz ortamlarda, kendi aralarında tanık olduğumuz diyaloglarında genelde gençlik yarınlar için umutlu konuşmuyor.
Endişeleri insanca yaşayabilecekleri bir düzen,
Bu düzende yaşamlarını sürdürebilecekleri bir gelir ortamı…
İkisinden de umutlarını kesmiş gençlik!
Liyakat düzeninin terkedilip torpil düzeninin getirilmesiyle başlayan adaletsizlik ortamı gençlikle beraber çalışan kesimi de sarıp sarmalamış durumda. Çalışanlar amirlerine müdürlerine değil de parti başkanlarına hürmet ediyorlar, karşılarında hazır ola geçtikleri kesim de bu kesim.
Ülkemize yazık oluyor!
Öyle bir hale getirildi ki millet “Türküm” diyene bir tuhaf bakılıyor, ümmetçi olacaksın… Uydudan yayın yapan birçok dini içerikli kanal var, bir dinleyin, Türk milletinin faziletlerinden bahsetmeyi suçmuş gibi anlatıyorlar, varsa yoksa arap, varsa yoksa ümmet.
Adam çıkmış “kedinize köpeğinize arap adı vermeyin, günahtır” diye vaaz veriyor; ülen dangalak o arap “siyah-kara” anlamında arap, millet anlamında değil… İlkokul terk herifçioğlu sıfat nedir isim nedir bilmiyor… Bizim cahil cühela takım da bunların bilmemneyinde boncuk var sanıp dinliyor.
Zonguldak da umutsuz gençlikten payını almış durumda, çay ocaklarında vs. yerlerde çayını kahvesini yudumlayan gençlerin konuştukları konu “okul bitince n’apcaz?”, üniversitenin ağaç diplerinde de bu konu konuşuluyor, kampüsün kuytu köşelerinde de…
Umutsuz gençlik cadde ve sokaklarda da işi apaçiliğe vuruyor, bir kısmı tabii ki ve özellikle lise düzeyindekiler, sabahtan akşama kaldırımlarda serseri muhabbeti.
Son 10 yıl böyle geçti,
Ama böyle gitmez,
Koskoca Türk yurdu, arap vs. sığınmacılara peşkeş çekilemez!