CİLALI KÖPRÜ DEVRİ

Abone Ol

Zonguldak boşverilmişliğin tam da göbeğinde yaşayan insanların son yıllarda iyice unutuldukları bir yerleşim bölgesi olmuş durumda.

Adamlar sapasağlam ve daha yeni 70’ine basmış köprüyü, hem de bir anıt köprüyü zevk için yıktılar, “N’apıyon hemşerim?” diyen olmadı, şimdi bir kısmımın yerine iki tane bir tuhaf üst geçit yapılıyor, yine “Bu ne ya?” diyen yok…

Bu köprüye “engelliler nasıl çıkacakmış, çocuk arabası ile nasıl çıkılacakmış, yaşlılar n’apacakmış” diye düşünen eden yok.

Tip proje, uzaktan kumandalı…

“Yapıldı mı yapıldı” cinsinden…

Bildiğiniz gibi insanlar bu dünyanın bireyleri olarak doğada yaşamaya başladıklarında öncelikle iki gereksinimleri vardı; biri barınma, ikincisi gıda…

Derken derken aradan binlerce yıl geçti, evrimleşmeler sonucu insanlığın gereksinim nitelikleri ve özellikleri çeşitlilik gösterdi. İşte giyim kuşam, izlence, okuma etme gibi… Ama bizim ülkede hem de bu çağda bir acayip durumlar yaşandı ve yine başa dönerek sadece barınma ve gıdaya çalışmaya başladık. Başka şeylere paramız yetmez oldu. Odun ateşiyle aydınlatılan taş devrinin ampullü olanını yaşıyoruz anlayacağınız…

Yaşamak için gereken ne varsa onları da yıkıyoruz, işte Fevkani’yi yıktık, taş devrine döndük, yerine üst geçitler yaptık cilalı taş devrini başlattık; Cilalı Köprü devri!.. Hemi de çelik konstrüksiyon heeee!..

Bu noktada benim asıl güldüğüm; Fevkani yıkılınca “önümüz açıldı beeeee…” diyenlerin şimdi önlerine dikilen iki garabeti ve yollardan kaynak geçişleri önlemek için çekilen parmaklıkları görünce ne diyecekleri…

Evet;

Bi tarafları açıldı ama işte o tarafları : )))))