Karaelmas Otizmli Bireyler Derneği Başkanı Arife Dereli yaptığı açıklamada, “Sessizliğin bedeli hayattır. Bakım merkezlerinde şiddete ve ihmale son” dedi.
Dereli açıklamasında, “Bizler, tüm otizmli bireylerin ve diğer engelli grupların hakları için mücadele eden sivil toplum temsilcileri, aileler ve insan hakları savunucuları olarak toplandık.
Çünkü artık haykırmak istiyoruz, “sessizliğin bedeli hayattır”” diyerek şunları söyledi: “Çünkü her sessizlik yeni bir şiddetin, her gecikme yeni bir ihmalin, her görmezden gelme yeni bir ölümün kapısını aralıyor. Son dönemde, farklı illerdeki bakım merkezlerinden gelen şiddet, ihmal ve ölüm haberleri, toplum vicdanında derin yaralar açmıştır. Bu merkezlerde kalan bireylerin çoğu kendini ifade edemeyen, dış dünya ile sınırlı teması olan, genellikle sesi duyulmayan insanlardır. Onların sesi olmak, onların haklarını savunmak ise bizim ortak sorumluluğumuzdur. Bugün burada sadece bir trajedinin yasını tutmak için değil, bir daha yaşanmaması için ne yapılması gerektiğini haykırmak için toplandık:
TALEPLERİMİZ NETTİR
Engelli bireylerin kaldığı tüm bakım merkezlerinin bağımsız sivil toplum denetimine açılması ve bu denetimlerin şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşılması, Bakım hizmetlerinde çalışan personelin liyakat esaslı seçilmesi, eğitim, denetim süreçlerinin ve özlük haklarının güçlendirilmesi, SESSİZLİĞİN BEDELİ HAYATTIR
İhtiyaç halinde psikiyatrik destekleri içeren, acil sağlık veya yatılı tedavi hizmetlerinin bakım süreçlerine entegre edilmesi. Kamera sistemlerinin sadece izleme değil, caydırıcılık ve adli denetim aracı olarak kullanılması, ancak mahremiyet haklarının da gözetilmesi, Ülkemizde otizmlilere yönelik sadece 4 bakım merkezinin olması mevcut otizmli sayısına hizmet verme konusunda gerçekçi değildir. Otizmlilere yönelik oluşturulmuş özel bir yönetmelikle otizm alanında uzmanlaşmış bakım merkezlerinin çoğaltılması. Hak temelli bakım modellerine geçilmesi, bireyin özgürlüğünü, sosyal ilişkilerini, eğitim ve
sağlık hakkını koruyan destekli yaşam sistemlerinin yaygınlaştırılması, Ailelerin ve sivil toplumun bu merkezlerde söz ve denetim hakkına sahip olması; karar alma süreçlerine katılımlarının sağlanması, Yıllardır ve defalarca Aile Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na sunduğumuz çözüm önerilerinin yeniden değerlendirilerek yaşama geçirilmesi. Unutulmamalıdır ki; bir toplumun uygarlık seviyesi, en kırılgan bireylerine sunduğu yaşam kalitesiyle ölçülür. Biz bu ülkede, hiçbir çocuğun, hiçbir bireyin “bakımsızlıktan, şiddetten ya da ilgisizlikten “ hayatını kaybetmesini istemiyoruz. 13 Mayıs’ta buradayız, çünkü burası sadece bir bakım merkezi değil; aynı zamanda bu ülkenin vicdanıdır. Bu vicdanın susmasına izin vermeyeceğiz. Kamuoyuna ve yetkililere saygıyla duyururuz”