Zonguldak Kadın Platformu adına bir açıklama yapan Muazzez Derya Akar, “Kadın kıyımı 2021’de de hız kesmeden bile isteye sürdürülüyor. Erkek şiddetini engelleyici yasaları tartışmaya açanlar, İstanbul Sözleşmesi yürürlükten kaldıranlar, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini besleyenler, kadınları işte, sokakta, evde görmezden gelenler,erkekleri yüreklendirenler bu katliamın sorumlusudur” dedi.

Akar Madenci Anıtında Kadın Platformu üyelerinin katıldığı eylemde açıklama yaparak, “Önceki günlerde Antalya'da beş gündür kendisinden haber alınamayan kız kardeşimiz Azra Gülendam Haytaoğlu'nun cansız bedeni ormanlık alanda bulundu. Ardından Kahramanmaraş’ta 3 gündür kendisinden haber alınamayan Emine Gökkız’ın da ormanlık bir alanda cansız bedeni bulundu. Aleyna Çakır cinayetinin baş şüphelisi Ümitcan Uygun’un birlikte olduğu Esra Hankulu’nun cansız bedenine ulaşıldı” diyerek şunları söyledi:

“Bu cinayetlerin hepsi kadın cinayetidir, bu kadınlar sadece kadın oldukları için katledilmiştir! Sıradaki ben olabilirim, sen olabilirsin, en yakın arkadaşın, çocukların olabilir. Kadını koruyan ve destekleyen yasa ve sözleşmeleri tartıştırarak, İstanbul Sözleşmesi gibi hayati bir sözleşmeden çekilerek, suçlu erkeğe iyi hal indirimleri uygulayarak, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini büyüterek kadınların yaşamına kastetmekte, erkek şiddeti karşısında kadınları savunmasız bırakmaktadır.

Tüm bu cinayetlerin sorumlusu İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı alanlardır. Günlerce meydanlarda savunduğumuz İstanbul Sözleşmesi etkin uygulansaydı bugün erkek eliyle aramızdan koparılan yüzlerce kadın aramızda olacaktı. İşte tam da bu yüzden İstanbul Sözleşmesi’nin her bir maddesini uygulatma mücadelemizden vazgeçmiyoruz. Bugün kadınların canına kast eden erkek şiddetine karşı, bir kez daha suç mahallindeyiz. “Kadın cinayetleri politiktir” demeye devam ediyoruz.

Failleri çoğu zaman en yakınımızdaki erkekler iken, destekçileri de erkek yargı, iktidar, sistem ve aslında erkekliğin kendisi biliyoruz. Biz kadınlar her gün AKP iktidarının, kadınlar için oluşturmaya çalıştığı “makbul kadın” dayatmasının erkek şiddetini nasıl beslediğinin de elimizden alınmaya çalışılan yaşamlarımızın, haklarımızın da birinci elden sorumlusu olduğuna tanıklık ediyoruz.

Kadını-çocuğu korumayan, güçlendiremeyen, desteklemeyen; şüpheli kadın ölümlerini aydınlatmayan; İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasına engel olan herkes suçludur.

Cinayet faillerine verdiğiniz tüm cesarete, ataerkil zihniyetinize rağmen susmuyoruz ve susmayacağız. Vahşice katledilen tüm kadınlar adına kadın cinayetlerini durdurmak ve haklarımıza kavuşmak için mücadelemizi sürdüreceğiz. Kadın cinayetleri normalleştirilen sisteminizle, aramızdan eksilttiğiniz yaşamını çaldığınız arkadaşlarımız için, yarının umudu kız çocuklarımız için, laik, demokratik bir ülkede eşitçe yaşayabilmek için mücadelemizi sürdüreceğiz. Dün buradaydık, bugün buradayız, yarın yine burada olacağız. Her yeri cinayet mahaline dönen bu ülkede bir kişi daha eksilmeyelim, bir eve daha ateş düşmesin diye haykırmaya devam edeceğiz. Anayasayı, yasayı, sözleşmeyi uygulatacağız. Şiddetsiz, eşit ve özgür bir yaşamı örgütlü mücadelemizle bizler inşa edeceğiz. Yangın yerine dönmüş bu ülkede büyüyen isyanımızla bir kişi daha eksilmeyene kadar susmuyor, mücadelemizden, haklarımızdan, hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz” (Şaban YILMAZ)

Editör: Haber Merkezi