Özellikle herkes tarafından bilinmelidir ki, ABD, 20. yüzyıl- Soğuk Savaş dönemi iş birliği politikasını terk ederek, özellikle Ortadoğu coğrafyasını yalnız başına şekillendirmek istemiştir.Ayrıca ABD “Yenidünya Dü zeni” altında uluslararası sistemi, özellikle de Ortado ğu’yu yeniden şekillendirmeye çalışırken, hem Avras ya’da, Ortadoğu’da ve Orta Asya’da Rusya’yı çevrele yerek Rusya’nın bölgedeki nüfusunu kırıp, yalnızlaştır ma politikasını uygulamaya koymuş, hem de bir zaman lar bölgede hâkimiyet sağlamış batılı- İngiltere, Fransa ve Türkiye gibi ülkeleri planına dâhil etmemiştir. Dola yısıyla ABD hem Rusya’yı, hem de bir zamanlar bölge de hâkimiyet sağlamış Osmanlı’nın mirasçısı Türkiye’ yi ve bölgeyi20. yüzyılda şekillendirme hevesi içerisin de olan Sykes-Picot ittifakını hesaba da katmamıştır.Bu    arada yukarıda ifade edilen devletlerin“Yeni Dünya Dü zeni” planına dâhil edilmemesinin veya etkisiz hale ge tirilmeye çalışılmasının faturası ABD’ye pahalıya mal olmuş ve özellikle ABD’nin 2000’li yıllarda Ortado ğu’yu yeniden şekillendirme yönelik girişimleri gerek Rusya, gerekse diğer ittifaklar tarafından engellenmiş ve ABD’nin başarısız olmasına neden olmuştur.

                            *      *       *

ABD’nin geleceğine yönelik hayata geçirmeye çalıştığı Büyük Ortadoğu projesi karşısında yer alan bir diğer ül ke grubu Türkiye,Rusya ve İran’dan oluşmaktadır. An kara, Tahran ve Moskova ittifakı, ABD’nin hesabında olmayan birliktelikle günbegün kendini gerek diploma si masasında, gerekse sahada birer oyun bozucu faktör olarak göstermektedir.Bu ittifakın amacı da bir yandan ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesine engel olarakABD’  yi bölgeden-coğrafyadan çıkartmak,diğer yandan da bölgede huzur ve istikrar sağlamaktır. Dolayısıyla bu it tifak ABD’yi tedirgin etmiş ve ABD’nin coğrafyadaki mevcut kazanımlarını da tamamen kaybetme riski ile karşı karşıya bırakmıştır. Bu mevcut durum karşısında ABD ise PYD, YPG, SDG ve PKK gibi terör örgütleri ile iş birliğine giderek yenidünya düzeni politikasını ha yata geçirmek için çaba sarf etmektedir.Terör örgütleri ni bir dış politika aracı olarak kullanan ABD, başta Av rupalı ülkeleri kendi içinde veya yakın komşuları ile ça tıştırmak olmak üzere, Hristiyan-Müslüman veya Do ğu- Batı arasında savaş çıkarmak gibi her türlü olası senaryoyu hayata geçirmek için radikal karar almaktan çekinmemektedir.

                            *      *       *

Rusya açısından ise durum pek farklı değil.Bu anlamda    1999 İtalya'da saklanan Öcalan yeniden Moskova'nın

yolunu tuttu.Rusya Öcalan'ın Rusya'da bulunduğunu ka bul etti.Türkiye Öcalan'ın iade talebiyle birlikte iktisadi kolaylıklar teklif etti.Öcalan'ın her iade talebi oyalama larla yanıtlandı. Öcalan yakalandıktan sonra Rusya'da bulunuş süreleri hakkında ifade verince Rusya'nın PKK desteği de ifşa olmuş oldu.2006 da Rus Dışişleri Baka nı Sergey Lavrov'a "Siz de PKK'yı terör örgütü listesi ne alın " denildiğinde, sadece " Biz de terör konusunda hassasız " diyebilmişti. 2007 Genelkurmay Başkanlığı, PKK'ya ait silahların menşeini belirledi. Kalaşnikof si lahların% 71,6'sı,kannasların %45,2'si,roketlerin %85'i, el bombalarının %72'si, mayınların %28'i Rusya'ya ait ti.2010 Wikileaks belgelerinde Rusya'nın mafya aracı lığı ile PKK'ya silah sattığı yer aldı. İspanyol savcı Jo se Grinda Gonzales, Amerikalı diplomatlara Moskova' nın Rus mafya lideri Zahary Kalaşov ile PKK'ya silah sevkiyatı yaptığını anlatmıştı. Aralık 2015 Rus ordusu na ait askeri kargo uçağı PYD'ye 5 ton hafif silahı para şütlerle indirdi. Rusya Savunma Bakanlığı tarafından İran'a teslim edilen 40 bin kalaşnikof Türkmen Dağı cephesindeki Türkmenleri katletmeye hazır grupların eline geçti.

                            *      *       *

Sonuç olarak, 2017'den itibaren Ukrayna'daki Sivasto pol üssünü kullanamayacak olan Rusya'nın, açık deniz lere inme hayali için tek nokta Suriye'deki Tartus şeh ri. Rusya bu şehir için Esed'in borçlarını sıfırlayıp, Suri ye'deki halkı katletmeye başlaması bunun açık göster    gesi.ABD ve Rusya Tablosuna bakıldığında; Türkiya’   nin herhalükârda Self-Determimnasyon Hakkına göre kendi kaderini kendi belirleme düsturunun kullanılarak    mütekabiliyet esasına göre dış politika stratejisinin be lirlenmesi artık zorunlu hale gelmiştir.Gelinen nokta    da yapılan tüm yanlışların doğrulardan ayıklanarak,ye   niden kısa orta ve uzun vadeli dış politika stratejisi oluş    turulması elzem bir durumdur.Öyle ki Türkiye dışında   ki küresel güçlerin sürekli kendi çıkarları doğrultusun     da hareket ettikleri bilincinin artık yerleşik konuma gel    diği Dünyada ikili ilişkilerin dengeli ve düzgün gitmesi   için mutlak şekilde ortak akıl noktasında doğru kararla   rın alınması büyük önem taşımaktadır.