Bilindiği gibi Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Para Politikası Kurulunca geçtiğimiz 18.11.2021 Perşembe günü gerçekleştirdiği toplantının ardından öteden beri tahmin edildiği gibi 100 baz puanlık faiz indirimi kararı alırken; politika faiz oranı olan bir haftalık repoa ihale faizi oranını %16 dan % 15’e çekti. Bu kapsamda TCMB Başkanlığına getirilen Şahap Kavcıoğlu dönemin de PPK tarafından faizde yapılan operasyonla 4 puanlık indirimle politika faizi %19 dan %15 puana düşürülmüş oldu. Mamafih söz konusu bu faiz indiri minin reel piyasalardaki olası etkilerinin ne olabileceği incelen diğinde; gerçekte böyle bir farklı uygulama ile politika faizini düşürerek canlandırabilmek mümkün değil. Çünkü kredi maliyeti yatırım iştahını belirleyen etmenlerden sadece bir tanesi. Bunun yanında ileriye yönelik güven, fiyat istikrarı, finansal istikrar, kurun yükselttiği ara malı maliyetleri de üretim kararlarını doğrudan etkiliyor.

* * *

Son gelinen noktada ise daha da önemlisi çift rakamda TÜİK’e göre %20 lerde seyreden yüksek enflasyon makul seviyelere düşürülmeden yapılan söz konusu faiz indiri miyle politika faizinden kredi faizine sirayet edebilecek kanalın kontrol ve denetimi devre dışına itil miş oldu. Bunun nedeni ise kredi faizleri öyle zannedil ği gibi hızla düşmüyor; kısa bir süre için düşürülse dahi bu durum sürdürülebilir olmaktan çok uzak.Mamafih piyasadaki cari olan faizin yüksek enflasyon beklentile rinden ve bir kısım risklerden bire bir etkileniyor olma sıyla TCMB’nın yaptığı faiz indirimleri takip eden süreç te kurlardaki dalgalanma ile yükselişlerin olması ve bunun yanında enflasyona bağlı muhtemel riskler ise tümüyle artarken; dolayısı ile piyasa larda cari olan faiz de bu aşamada artmaya başlıyor. Aslında iktisat teoriler ine uygun bir şekilde kısa dönemde enflasyo nu düşüre bilmek için politika faizini gereği şekilde arttırma yolu na giderek kararlılıkla tahammül gösterildiği takdirde daha da düşük reel faiz şeklinde piyasa faizi olarak geri dön düğü görülür.

* * *

TCMB’nın mevcut piyasa ortamında yapabileceği en iyi davranış;ekonomik büyümeyi gerçekleştirmede en önem li çıpa durumundaki faiz unsurunu dikkatli kullanırken; yukarıda belirtilen şekilde politika faizini arttırma yolu na giderek,piyasa şartlarında sabırla faizin düşmesini beklemek yerine aksine çift rakamda seyreden yüksek enflasyon döneminde politika faiz indirimine gidilmesi ise döviz kurundaki yükselişlerle daha yüksek enflasyona neden olacağı gibi daha uzun vadede faizler düşeceğine artmaya başlar.Bu durum ise yatırım iştahında azalmalar oluşturacağı gibi harcamalarda mutlak şekilde şekilde düşmeler yaratarak piyasalardaki beklenen canlanmayı da engeller.

* * *

Sonuç olarak, madalyonun görünmeyen diğer yüzü tarafın daki yüzüne baktığımızda; zamansız ve yanlış şekilde alınan kararlarla enflasyonun çok yüksek olduğu süreçler de aksi bir yaklaşımla politika faizi indirimine ısrarla devam edilmesi halinde ise;yanlış bir şekilde uygulamalara konu olan faiz indiriminin bumerang etkisi ile devalüasyon ( Bir ülkenin ulusal parasının yabancı ülkelerin ulusal paraları karşısında değişim değerinin (parite) idari bir karar la düşürülmesi eylemi) saiki ile karşı karşıya kalması gibi bir sonuç yaratırsa da; bizdeki zamana yayılmış kurdaki değer kaybı yaşanması da bunun bir başka şeklidir.Böyle bir geliş me halinde ise; döviz kuru üzerinden borcu olanların borçları sürekli artış gösterirken;bir zaman sonra borç yöneti mi gerçekleştirilemez hale gelir.Dolayısı ile iflaslar, konkor datolar birbirini izlerken; işsizlikte te beklenmeyen artışlar gözlemlenir.Bu arada Yurt dışından ithal edilen sermaye malları ve taknoloji ithalatı daha pahalı ve finansal yükü da ha da ağır bir hale gelirken; Yurt içindeki yüksek enflasyonu da fazlasıyla tetikleme durumuna dönüşür. Böylece bahse konu pozisyonda yüksek enflasyona rağmen yüksek enflasyonun çok altında yapılan zamansız ve gerek siz faiz indiriminin bumerang etkisi de bu şekilde ortaya çı karken;bunu takip eden dönemlerde gittikçe yükselen döviz kuruna bağlı zincirleme kırılganlıklar da sürece dahil olabilir.