Öncelikle Türkiye konusunda dışarıdan gelen uyarılara bakılır     sa Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Ülke Araştırmaları Direktörü AlvaroPereira, OECD’nin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası‘nın son zamanlardaki parasal sıkılaştırmasını memnuniyetle karşıladığını bildirerek, yapısal reformların Türkiye’nin toparlanmasını destekleyeceğini belir   tiyorsa da; işin israf boyutunda yaşanan gerçeklere bir göz atıl dığındaTCMB’nın parasal sıkılaştırma hamlelerinin siyasi otorite tarafından gereğince destek bulduğunu söyleyebilmek biraz zor. Nitekim bu yönde Pereira, OECD’nin Türkiye hakkında her iki yılda bir hazırlanan“Ekonomik İnceleme Raporunun” çevrim içi sunumunu gerçekleştirerek, soruları cevaplarken,Türkiye’deKovid-19 krizinde ilk reaksiyonun ekonomik faaliyetlerde keskin düşüş olduğunu hatırlatan Pereira, krizde Türk hükümetinin özellikle kamu bankalarıyla kredi teşviklerine odaklandığınıaçıklarken,Riskler devam edecek ve ekonomik toparlanma kademeli olacak” ifadesini kullanarak, Türk ekonomisinin 2021’de yüzde 2,6 ve 2022’de ise yüzde 3,5 büyümesini öngördüklerini vurgulaması yanında    Batık krediler konusuna değinen Pereira, Kovid-19’un sebep olduğu sağlık ve ekonomik krize bağlı olarak çoğu ülkede olduğu gibi Türkiye’de de artabileceğine işaret etmesi bundan sonraki toparlanmanın zaman alacağına vurgu yapıyor.

*        *         *

Özellikle Pereira’nın Merkez Bankası’nın enflasyon hedefini hatırlatan Pereira, “Enflasyon hedefi gözden geçirilerek, hedefin güvenilirliği yeniden tesis edilmelidir.” İması da değerlendirildiğinde oldukça anlamlı görünürken,Türkiye’nin oldukça girişimci bir nüfusa sahip olduğunu dile getirerek, borsada işlem gören şirketlerin sermaye maliyetlerin OECD’ deki diğer ülkelere göre Türkiye’de yüksek olduğunun altını çizmesi ise olayın bir başka yönü. Çok tabii olarak burada yapısal reformların bir an önce uygulanmaya başlanması da mevcut önerilerden bir tanesi durumunda. Diğer taraftan da Türkiye’nin bütçe açığı tablosuna bir göz atıldığında;2019 yılında 124,7 milyar TL olan bütçe açığı 2020 yılında %38,5 artışla 172,7 milyar TL’ye çıkarken,2020 yılında faiz harcamalarının 2020 yılında %34 artışla 139 milyar TL’ye ulaştığı bir ortamda;bututarın %71’i iç borç faiz ödemelerinden, %19,8’i dış borç faiz ödemelerinden oluşarakbu dönemde faiz dışı harcamalar arasında cari transferler ile mal ve hizmet alım giderlerindeki artışların dikkat çekmesi oldukça sıkıntılı bir durum. Çünkü bütçe açığının giderek büyüme aşamasında olduğu bir dönem aynı zamanda çift rakamda seyir izleyen enflasyon oranını dizginleme açısından beraberinde bir takım zorluklar getirdiği gibi bir de buna bir türlü önü alınamayan ve girdi maliyet enflasyonu ile desteklenen ekstrem fahiş fiyat artış larınıeklediğimizde;TCMB’nın 2021 yıl sonu için hedeflenen%11.15 likenflasyon oranını tutturması da bu durumda mümkün gözükmüyor.

    *        *         *

Sonuç olarak, yüksek enflasyon oranının, gittikçe artan bütçe açığı yanında döviz kurundaki dalgalanmanın getirdiği şoklar ve bu şoklardan kaynaklı maliyet enflasyonu döngüsü engelle nemediği sürece yüksek enflasyonun bir süre daha sorun olacağı ortaya çıkıyor. Bu yöndeki yapısal reformların erteleme ile karşı karşıya kalması ise işi daha da zorlaştırıyor. Bu arada faiz artırımı uygulamalarına karşı çıkılsa da Morgan Stanyel yakın zamanda asgari ücret zammının da desteğiyle enflasyonun yüzde 15.6 ile Nisan ayında tepe noktasına ulaşana kadar yükseleceği yönünde beklenti açıkladıklarının altını çizen ekonomistler, TCMB’nin enflasyon tahminini yükseltmesini ve bu nedenle sıkılaştırmanın sürmesini bekliyor. Bu yönde 21 Ocak toplantısına ilişkin beklentisi üzerindeki risklerin aşağı yönlü olduğunu belirten ekonomistler, TCMB’nin daha önceki sıkılaştırma adımları ile Türk Lirası'ndaki dengelenmenin enflasyon üzerindeki gecikmeli etkilerini görmeyi beklemek için daha düşük bir artırıma gidebileceği ya da faizi sabit tutabileceğini işaret ediyor. Hal böyle iken piyasalardaki bir kısım firmaların finansal kırılganlıktan kaynaklı olarak öngörüde bulunan uzmanlar şirketlerin sürdürülebilirliği ve yeni sistemlere ayak uydurabilmesi için “Finansal Check-up” uyarısıyapıyor.Bir yıla yakın zamandır tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüspandemisinin ekonomik anlamdaki etkileri şirketleri gelecek kaygısına sürüklüyor. Sürdürülebilirliğin büyük önem taşıdığı iş dünyasında, firmalar gelecek öngörüleri yaparak uzun vadeli çözümler arıyorlar.