Koronavirüs vaka sayıları arttı.

Bütün dünyada milyonlarca insan bu hastalığa yakalandı, yüz binlerce insan öldü.

Türkiye’de bugüne kadar altı bine yakın insanımızı kaybettik.

Zonguldak’ta ise koronavirüs vaka sayısı bin 200’lere ulaştı.

Hayatını kaybedenlerin sayısı ise 74.

Salgın sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada ciddi bir artış gösteriyor.

Sağlık bakanlığı ise her gün, “Sosyal mesafeye dikkat edelim, maskesiz gezmeyelim” diye uyarıyor.

Kim dinliyor, kim takıyor!

Normal şartlara dönmüş gibi tedbiri elden bıraktık.

İnsan doğası böyle işte.

Yaşadıklarını unutup normalleşti.

Çoğumuz sorumsuzuz…

Plajlar dolu.

Kafeler dolu.

Restoranlar dolu.

Düğün salonları dolu.

Marketler dolu.

Otobüsler dolu.

Minibüsler dolu.

AVM’ler dolu.

Pazar yerleri ağzına kadar dolu.

Hastaneler dolu.

Yoğun bakımlar doluyor.

Böyle giderse yasaklar yakında gelir.

Sevgiyle kalın!

Tebessüm:

Balondaki siyasetçiler!

Adamın biri kır koşusu yaparken, havada uçan insanlı bir balon alçalarak yanına yaklaşmış, yere vurup birkaç kere zıpladıktan sonra tekrar havalanmış. Balondaki birkaç adam, dehşet içinde balonun sepetine sıkı sıkı tutunmuşlar…

Adamlardan biri, kır koşusu yapan adama seslenmiş:

“Beyefendi, rüzgâr nedeniyle yolumuzu kaybettik. Balonumuz buraya savruldu. Bize nerede olduğumuzu söyler misiniz?”

Koşucu adam balondakilere bakmış, “Yerden 20 metre yükseklikte, bir balonun sepeti içindesiniz” demiş.

Balondaki adam biraz bozularak:

“Beyefendi, siz gazeteci olmalısınız” diye seslenmiş.

“Evet” demiş adam “Gazeteciyim. Peki, nasıl anladınız?”

Balondakilerden biri:

“Verdiğiniz bilgiler doğru ancak faydasız. Hiçbir işe yaramıyor!” deyince koşucu adam:

“Sizler de siyasetçi olmalısınız” diye karşılık vermiş.

“Evet, öyle” demiş balondaki adam “Siz nasıl anladınız bunu?”

Yoldaki adam gülmüş:

“Yola çıkarken hava şartlarını bilmiyorsunuz. Balonu uçurmayı bilmiyorsunuz. Nereye geldiğinizi bilmiyorsunuz. Nereye gideceğinizi bilmiyorsunuz. Üstelik içinde bulunduğunuz durumdan dolayı beni suçluyorsunuz.”