Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA Parti) Genel Başkan Yardımcısı Burak Dalgın, Zonguldak Gazeteciler Cemiyetini ziyaret etti.

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Burak Dalgın beraberinde Genel Merkezlerinin Uyuşmazlık ve Çözüm Kurulu Üyesi Furkan Arık, İl Başkanı Fatih Keleş, Merkez İlçe Başkanı Umut Metin ve partililerle birlikte Zonguldak Gazeteciler Cemiyetini ziyaret etti.

Ziyarette ilk konuşmayı yapan ZGC Başkanı Derya Akbıyık, “Deva Partisi yöneticileri ve üyelerine cemiyetimize yaptıkları ziyaretten dolayı teşekkür ediyorum. Deva Partisi önemli bir parti ve aktif çalışmalar yapıyor. Kendilerine başarılar diliyorum” dedi.

Zonguldak ve Zonguldak Gazeteciler Cemiyetinde olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek sözlerine başlayan DEVA Parti Genel Başkan Yardımcısı Burak Dalgın, şunları söyledi:

İKTİDARA HAZIRLANAN BİR PARTİYİZ

“Bizim parti programımız özgürlüklerle başlıyor. Çünkü ekonominin, eğitimin, adaletin düzelmesi için özgürlüklerin geniş olması gerekmektedir. Bugün sabah sosyal politikalardaki üçüncü eylem planımız yayınlandı. Bu da parti olarak ne yapmak istediğimizin bir göstergesidir. Çünkü biz sadece muhalefette olmak için kurulmuş bir parti değiliz iktidara hazırlanan bir partiyiz. O çerçevede iktidara geldiğimiz ilk 90 günde ve ilk 360 günde nelerin yapılacağını detaylı bir şekilde vatandaşlarımıza ilan ediyoruz. Türk siyasi tarihinde ilk defa bir parti seçim zamanı gelmeden iktidara geldikten sonra neler yapacağını anlatıyor. Tarım politikalarıyla başladık, afet politikalarıyla devam ettik bu sabahta sosyal politikalarımızı ilan ettik. Bu da Deva Partisinin ne yapmak istediğini gösteriyor.

ZONGULDAK ÇOK ÖNEMLİ BİR VİLAYET

Zonguldak bizim için çok önemli bir vilayet. Hem demografik yapısıyla hem de siyasi, tarihi ve kültürel yapısıyla bizim için hedef illerden bir tanesi. Zonguldak’ın nüfusu ve beklentilerine uygun konulara değindiğimizi düşünüyoruz. Bu çerçevede güçlü bir teşkilatımız var. Biz ekonomiyi üç başlık altında ele alıyoruz; güçlü, sürdürülebilir ve kapsayıcı. Bu üç başlıkta Zonguldak’a uyuyor. Güçlü bir ekonomik kalkınma olması lazım Türkiye büyümüyor. Son büyüme rakamları geçen seneki çöküşün geri gelmesidir. Bu büyümeyi artırmamız lazım. Bu büyümeyi de sürdürülebilir bir şekilde artıracağız. Bu da imar ve emlak rantıyla değil de sanayiyle, üretimle, ihracatla artıracağız. Kapsayıcı olacak. Şimdi siz her şeyi İstanbul’a yaparsanız ekonomik büyümeniz kapsayıcı olamaz. Belki 15 milyon kişinin işine yarara ama geri kalan 65 milyon kişinin işine yaramaz. Hükümetin yaptıklarına baktığımızda yeni yatırımlar hep İstanbul’a yapılıyor. Mesela kanal İstanbul’a yapılıyor. O kanala harcanacak para ile Türkiye’deki bütün sulama projeleri birkaç defa yapılabilir.

SEÇİM BARAJININ DÜŞÜK OLMASI LAZIM

Seçim barajının düşürülmesi konusu çok ilginç bununla ilgili bir izah ortada yok. Neden 8 veya 6 değil de 7? Neden bu kanun değişiyor? Çünkü bu kanunu getirenlerin normal şartlarda “şöyle bir aksaklık var, bunu çözmenin yolu bu, o nedenle biz böyle bir öneriye gidiyoruz” demesi lazım. Çünkü vatandaşa saygı ve demokrasi bunu gerektirir. Şimdi piyangoda 7 diye bir rakam var. İcap nedir, gereklilik nedir bilmiyoruz. İttifaklar için o zaten geçerli değil. Açıkçası bizi de çok fazla ilgilendirmiyor. Çünkü biz kendi işimize bakıyoruz. Bu konuyu iktidara sormak lazım; niye 20 sene durdunuz şimdi bir sabah uyanıp böyle mucize bir sayıyla milletin karşısına çıktınız diye. Seçim barajının düşük olması lazım çünkü temsilin genişlemesi lazım!

EKONOMİK DESTEKLERİN HİBE ŞEKLİNDE OLMASI LAZIM

Pandemi süreci başından sonuna çok yanlış yönetildi. İki tane büyük hata var. Birincisi vatandaşa doğru bilgi verilmedi, vaka sayıları düşük tutuldu ondan sonra bir gün muhalefet ve sivil toplum kuruluşlarının ısrarı neticesinde birden vaka sayıları artırıldı. Bu bir defa güveni sarsıyor. Güven olmadıktan sonra bir tedbir almanız mümkün değil. O günleri hatırlarsak; bir hastanede olan vakayı o vilayet için açıklıyor, bir vilayette olan rakamı bütün Türkiye için açıklıyor. Böyle bir şey olamaz. O güven tesis edilemedi güven olmayınca da tedbirlere uymada sıkıntılar oluyor. İkincisi; destekler konusunda dünyada gelişmiş bütün ülkeler destekleri hibe olarak verdi. Esnafa “gelir kaybın var buyur parayı” dedi. Bizde ne yapıldı? Borçlar katlanarak devam etti. Yani vatandaş güven oluşturamadı, ekonomik olarak bu işin altında ezildi, aşılama süreci çok geç başladı. Bundan sonrası için yaşananların hükümete ders olması lazım diye düşünüyorum. En azından verileri saklamayın, ekonomik desteklerin hibe şeklinde olması lazım olmuyorsa faizsiz borç şeklinde uzun vadeli olması lazım. Tekrar tekrar yapılandır şeklinde olmaması lazım. Sağlık tedbirlerinin de ciddiye alınması lazım.” Haber: Seçkin KIRARSLAN

Editör: Haber Merkezi