Saadet Partisi Genel Merkez Teşkilat Başkanlığı çalışması kapsamında 4. Bölge Toplantısı Zonguldak İl başkanlığının ev sahipliğinde Dedeman Otel'de gerçekleştirildi.

Toplantıya, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Arıkan, Zonguldak İl Başkanı Burak Erol ile birlikte; Bolu, Düzce, Sakarya, Bartın, Kastamonu Sinop, Çankırı Zonguldak ve Karabük il başkanları, il teşkilat başkanları, İl Gençlik kolları Başkanları ve Teysis sorumluları katıldı.

Programın açılış konuşmasını yapan Arıkan, Ak Parti ve MHP'nin TBMM Başkanlığı’na sunduğu ve seçim barajının yüzde 7'ye düşürülmesi teklifine değinerek, “Her iktidar getirdiği seçim kanununa yenilir! Ak Parti ve MHP’de tekerrür eden tarihin yenilgisini yaşamaktan kaçamayacaklar” dedi.

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Arıkan, toplantı öncesi gazetecilere yaptığı açıklamasına şöyle devam etti:

SEÇİM KANUNU, BACAYI SARAN KORKUNUN İŞARETİDİR

“AK Parti ve MHP, 2018’de kendi menfaatlerine uygun olduğu getirdikleri seçim sistemini şimdi onlara zarar verdiği için yeniden değiştirmek istiyor. Getirilmek istenen yeni seçim kanunu, hiç şüphesiz iktidar ve ortağı için korkunun göstergesidir. Kendi elleriyle meydana getirdikleri “yerli ve milli ekonomik kriz”, artan hayat pahalılığı, işsizlik, kamu kurumlarına güvenin yitirilmesi, toplum vicdanını yaralayan her türlü adaletsizlik nedeniyle; kendi inşa ettikleri sistemde seçimi kazanamayacağını anlayan iktidar bu hamleyle siyaseti yeniden tıkamak istiyor. Ekonominin gidişatını, ülkenin kötüye giden seyrini değiştiremeyenler seçim kanunu değiştirerek siyasi ömürlerini uzatabileceğini düşünüyorlar. Oysa Türkiye siyasi tarihinin bize öğrettiği bir şey var; her iktidar getirdiği seçim kanununa yenilir! AK Parti ve MHP’de tekerrür eden tarihin yenilgisini yaşamaktan kaçamayacaklar. Korkunun ecele faydası olmayacak. Milletimiz; iktidarın oynamak istediği Ali Cengiz oyununu boşa çıkaracak, Yarının Türkiye’si için iktidara büyük bir ders verecektir.

İKTİDARIN TÜRKİYE’YE MALİYETİ ARTIYOR

Ak Parti iktidarı, uyguladığı yanlış ekonomi politikaları nedeniyle ülkemizi unutulan gündemlerle yeniden tanıştırdı. Ekmek ve yağ kuyrukları, üç haneli enflasyon, döviz krizi yıllar sonra yeniden Türkiye’nin gündelik yaşamının bir parçası oldu. Bütün göstergelerde Ak Parti iktidarının yol açtığı derin krizin izlerini görüyoruz. TÜİK rakamlarına göre bile enflasyon %50’yi aşmış durumda. Bağımsız araştırma gruplarının rakamlarında %130’lara dayandık. Aylık enflasyon oranlarında 3 haneyi gördük. Bu haliyle enflasyon rakamları AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılına geri dönmüş oldu. Türk Lirası’nın reel değeri tarihin en düşük seviyelerine geldi. Türk Lirası’nın değeri, Sayın Cumhurbaşkanı’nın örnek vermekten çok hoşlandığı ve kendi başarılarını o örnekler üzerinden kanıtlamaya çalıştığı 2001 krizi ve 94 krizinden bile geriye düştü. Türkiye’de kişi başına düşen gayrisafi yurt içi hasıla 2013 yılında 12.614 dolar ile zirveyi gördükten sonra 7 yıl üst üste azaldı. Cumhuriyet tarihinde kişi başı gelirin 7 yıl üst üste azaldığı başka bir dönem olmadı. 2013-2020 yılları arasında kişi başı gelirin 3’te 1’i yok oldu. 2022 yılı Ocak ayında dış ticaret açığı 2021 yılının aynı ayına göre %234,9 arttı. Bütçe açıkları her yıl katlanarak artıyor. 2020 yılında 175 milyar 292 milyon lira olan bütçe açığı 2021 yılında 192 milyar 244 milyon lira olarak gerçekleşti. 2022 yılı bütçesinde açık öngörüsü ise 279 milyar lira olarak belirlendi. 2022 yılı bütçesinden faize ödenecek para ise 240 milyar TL.

AKARYAKIT ZAMLARI

Akaryakıta peş peşe gelen zamlarla hem şehir içi hem de şehirlerarası ulaşım bir lüks haline geldi. Her ne kadar bu durumu Rusya-Ukrayna arasındaki gerilimle açıklamaya çalışsalar da gerçekler bu krizin asıl müsebbibinin AK Parti olduğunu ortaya koyuyor. Bugün akaryakıttaki fahiş artışlar sadece petrol fiyatlarındaki artışlardan kaynaklanmıyor. Akaryakıttaki zamların en önemli sebebi, iktidarın içine girdiği ve nasıl çıkacağını da bilmediği kur krizidir. Brent petrol son 1 yılda yüzde 79 yükselirken, benzinin satış fiyatı yüzde 187 yükseldi. Aradaki fark; eşel mobil sisteminin sona ermesi ve dolar/TL'de son 1 yılda yaşanan yüzde 102'lik artış küresel gelişmelerden daha fazla rol oynadı.

Brent petrol 2014 yılında 111 dolar seviyesindeyken kur 2.11 olduğu için benzinin litresi 5.05 liradan satılıyordu. Petrolün 141 dolarla rekor kırdığı 2008'de bile dolar/TL 1.25 seviyesinde olduğu için benzinin litre fiyatı 3.61 liraydı. Yani Brent petrol fiyatı 2008'de bugünkü fiyatın yüzde 27 üzerindeyken benzinin pompa fiyatı yüzde 82 daha ucuzdu. Brent Petrol’ün 2014 yılındaki fiyatı ile bugünkü fiyatı neredeyse aynı olmasına rağmen bugün akaryakıta 15 lira daha fazla ödüyoruz. Nitekim güncel verilere baktığımızda Avrupa ülkelerinde son 4 ayda benzin fiyatlarındaki artış oranlarında Türkiye %95 ile zirvede yer alıyor. Cumhurbaşkanı ve iktidar medyasının % 6’lık enflasyon oranıyla diline doladığı Almanya’da benzin fiyatlarındaki artış %29’da kalmıştır. (Fiyat artışında Türkiye’ye en yakın sıradaki İsveç’teki artış oranı ise %37’dir) Akaryakıta ödediğimiz fiyattaki bu fark, AK Parti’nin uygulamaya çalıştığı “ekonomi modeli”nin acı sonuçlarından başka bir şey değildir.

ENFLASYON VE GIDA KRİZİ

İktidarın tüm algı yönetme çabalarına rağmen milletimiz hayat pahalılığının gerçekliği altında eziliyor. Başarısız ekonomi yönetiminin yanı sıra Ak Parti iktidarının 20 yıllık sürecinde tarıma verdiği büyük zarar, gıda güvenliğimizi de tehlikeye sokmuştur. Ülkemiz ne yazık ki, gıda enflasyonunda Lübnan, Venezuela ve Surinam’ın ardından 4. sırada geliyor. OECD tüketici gıda enflasyon ortalaması yıllık %10’dan az olurken Türkiye’de bu oran %50’yi aştı. Türkiye’de üretici maliyetleri 2015’ten bu yana %350 arttı ve OECD ülkelerini 3’e katladı. Türkiye’de çiftçi sayısı son 12 yılda yüzde 48, tarımsal ekim alanları da 18 yılda yüzde 12 azaldı. Eurostat verilerine göre; ülkemizde kırmızı et, balık veya tavuk yemeye gücü yemeyenlerin oranı %37,3… AB ortalamasının sadece %8 civarında olduğu bu yeterli beslenme verilerine göre her olumsuz istatistikte olduğu gibi yine zirvede yer alıyoruz. İktidar medyası bir yandan Türkiye’nin Avrupa ülkelerine kıyasla küresel krizlerden daha az etkilendiğini ifade ederken bir yandan da Rusya’dan gelen 6 bin ton Ayçiçek yağı taşıyan gemilerin ülkemize doğru gelişini son dakika haberi ve iktidarın sorun çözme kabiliyeti olarak gösteriyor! Ay çiçek yağı taşıyan geminin ülkemize gelişi son dakika haberi olarak veriliyor ve dahası sorunun çözümü olarak gösteriliyorsa burada büyük bir kabiliyetsizlik/beceriksizlik yok mudur? Aslında tüm bu rakamlar, AK Parti iktidarının ülkemize olan maliyetinin giderek ağırlaştığını gösteriyor. AK Parti, kınadığı hangi sorun varsa 2022 yılında benzerlerini yeniden bu millete yaşatmış oldu.

ZONGULDAK TÜRKİYE’NİN ÖNEMLİ İLLERİNDEN BİR TANESİDİR

Zonguldak Türkiye’nin önemli illerinden bir tanesidir. Birçok ili dolaşıyoruz ve her ilin sorununun ortak olduğunu görüyoruz. Bütün illerin sıkıntısı iktidarın şehirlere yeterince destek vermediği, özellikle işsizlik noktasında yeterli desteği vermediği, üretime istihdam oluşturma noktasında gerekli destekler vermediğini görüyoruz. Ayrıca tarımda verdiğimiz örnek kömür içinde geçerli. Türkiye’nin önemli ölçüde buğday ve ay çiçek ihtiyacını biz Rusya ve Ukrayna’dan ithal ediyorduk. Türkiye bir tarım cenneti ancak tarım arazilerinin yüksek olduğu bir ülkenin ekmemesi, gübre, tohum, mazot bulamaması yönetim aczi yetinden başka bir şey değil. Zonguldak’ta da kömür çıkarmak yerine dışarıdan kömür getirerek bu açığı gidermek doğru değil. İthalat yerine yerli kömür üretme noktasında yatırımları yapacağız.” Haber: Seçkin KIRARSLAN

Editör: Haber Merkezi