Yeter artık dedikçe.

Bu kadarı da olmaz dedikçe.

Her gün bir cinayet ve şiddet haberi duyuyoruz.

Günde en az bir kadın öldürülüyor.

Şiddet görüyor

Tecavüze uğruyor.

Kadınlarımız kızlarımız, çocuklarımız güvende değil.

Bu korkunç bir şey.

Yılın ilk dokuz ayında 256 kadın öldürülmüş maalesef.

Eğitim için Ankara'dan İstanbul'a giden Başak Cengiz her şeyden habersiz yürürken psikopat bir caninin saldırısına uğradı.

Her şeyden habersiz.

Hiç tanımadığı bir cani tarafından öldürüldü.

Öldürenlerin hep bir savunması oluyor.

Sarhoştum.

Beni tahrik etti.

Psikolojim bozuk.

Yemek yapmadı.

Eve geç geldi.

Açık giyindi.

Sağa sola baktı vb...

Peki çocuk tecavüzlerine ne bahaneniz var.

Bu cinayetleri işleyenlere gereken en ağır cezalar verilmediği sürece daha çok kadına şiddet ve cinayet haberleri duyarız.

Yılın ilk dokuz ayında 256 kadın öldürüldü.

Basına yansıyan gündem olanları biliyoruz.

Ya bilmediklerimiz.

Kadınlar toplum içinde de güvende değil.

İstanbul metrosunda Emrah Yılmaz adındaki şahıs herkesin gözü önünde kadınlara bıçak çekip, tehdit ve ağza alınmayacak küfürler etti.

Şahsın 23 ayrı sabıkası olduğu ortaya çıktı.

Şahıs tam bir suç makinesi.

Neyseki kısa süre içinde yakalandı.

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nda soruşturmayla görevlendirilen kadın SAVCI FATMAGÜL YÖRÜK tutuklama talebinin gerekçesindeki ifadeler takdire şayan.

İyi ki böyle savcılarımız var.

Fatmagül Yörük' ün tutuklama talebinin gerekçesindeki ifadeleri şöyle ;

Saldırının sadece Semanur Damgacı'ya değil tüm kadınlara yönelik olduğunu belirten Savcı Fatmagül Yörük;

"Kent yaşamında insanların topluca bir arada bulundukları etkinlik alanları, rekreasyon alanları, toplu taşıma araçları ve durakları ile buna benzer yerlerin kişilerin can, mal ve cinsel güvenlikleri açısından daha emin mahaller olduğu kabul edilir. Bu yerleşik sosyal kabul ile beraber, şüphelinin eyleminin yalnızca tartıştığı müştekilere yönelik değil, o anda trende ve platformda bulunan yolcuların, hatta tüm kadınların özgürce yaşama, sokakta bulunma ve hayatlarına devam etme haklarına saldırıdır. Sokaklar, metrolar korku dolu değil, güven dolu olmalıdır. Şiddet ise önce dilde başlar, sonrasında eyleme döner, olayda en çok dikkat çeken şeylerden biri de şüphelinin küfürleridir. Küfür, şiddettir. Şiddeti yasaları uygulayarak engelleyebiliriz; kadınların yaşam hakkına sahip çıkmak ve kız çocuklarına güvenli bir gelecek bırakmak tüm toplumun asli görevidir. Bireylerin toplum yaşamının akışına duydukları güvenin örselenmesi ceza, adalet sistemi ve sosyal açıdan onarılması güç zararlara yol açacaktır."

Savcı Yörük, saldırganın müşteki kadınlara saldırıda kullandığı taktirde öldürücü olacağı kesin olan bir kesici aletle tehdit ve yaralamaya teşebbüs eyleminde bulunmasının suçun vahamet derecesini artırdığını da belirtti.

Şu bölümü tekrar paylaşmak isterim sizlerle;

"Şiddeti yasaları uygulayarak engelleyebiliriz; kadınların yaşam hakkına sahip çıkmak ve kız çocuklarına güvenli bir gelecek bırakmak tüm toplumun asli görevidir. "

Yani yasalar, verilen cezalar caydırıcılık için çok önemli.

Adalete olan inancımızı kaybettiğimiz bugünlerde savcı Fatmagül Yörük içimize umut oldu.

Teşekkürler Fatmagül Yörük...

Sevgilerimle...