Bu kapsamda günümüz gerçeklerine göre olayı açıklamak gerekirse; NATO, Soğuk Savaş yıllarında Sovyet yayılma cılığına karşı günümüzde ise terörizmle mücadelede bugüne kadar kısmen Avrupa’nın büyük oranda da ABD’nin gereksinimleri çerçevesinde işlevsel bir organizasyon olma özelliğini korumayı başardı. 2001, 11 Eylül olayları sonrası   2004 NATO İstanbul zirvesinde, dönemin konjonktürüne    uygun olarak, ABD’nin NATO aracılığıyla yapmayı planla     dığı neredeyse tüm girişimler müttefikler açısından olumlu karşılanmıştı. İlerleyen dönemde NATO’nun ABD’nin bir kurumu gibi kullanılmaya çalışılması AB ülkelerinde NATO     ile ilgili tartışmaların tekrar ortaya çıkmasına neden oldu. Avrupalı ülkeler ABD’nin Ortadoğu politikasında NATO’        nun kullanılmasından duydukları rahatsızlıkları zaman za        man dile getirmektedirler. Son dönemlerde ABD Başkanı   Donald Trump’ın NATO konusunda Avrupalı ülkelerin daha fazla harcama yapmaları gerektiğine dair açıklamaları ve      AB ülkelerine gümrük vergisi getirilmesi ABD ve NATO karşıtı cepheyi güçlendirmiştir.

                             *       *        *

Birçok Avrupalı siyasetçiye göre NATO artık Avrupa güven       liğinden ziyade ABD’nin Ortadoğu ve Orta Asya stratejisine hizmet etmektedir.Arap Baharı sürecinde yaşanan göç dalgası  nın önlenmesi için NATO’nun herhangi bir faaliyette buluna mıyor oluşu, Avrupa’nın yaşam tarzına yönelik tehdit algısın     da NATO’nun varlığının ve etkinliğinin sorgulanmasına bir    kere daha sebep olmaktadır. Artık NATO üzerinden gerçekle   şen Ortadoğu’ya yönelik sert güç projeksiyonları Avrupa gü venliğini tehdit eder hale gelmektedir. Küresel terörizmle mü cadelede kullanılan argümanlar ve yöntemlerin geri teptiği du rumlarda en çok zararı ABD değil AB ülkeleri görmeye başla maktadır. Bu durum Avrupa güvenliği konusunda yeni bir an layışın ve yapılanmanın oluşturulabileceği fikrini güçlendir   miştir ki AB 1992 Maastricht anlaşmasından bu yana bir Avru   pa Ordusu kurma konusunda fikir beyan etmiş olsa da Yugos lavya bunalımı, 11 Eylül olayları, Afganistan, Irak, Libya ve Suriye müdahaleleri gibi sebeplerden dolayı bunu hayata geçi rebilmiş değil. Çünkü bu müdahaleler ABD ve NATO imkanla rıyla gerçekleştirildi ve her defasında ABD ve NATO gerekli liğini ve gücünü bir kere daha göstermiş bulunuyor.

                             *       *        *

Hal böyle iken Fransa’da 70 dünya liderinin katıldığı 1. Dünya Savaşı’nın sona ermesinin 100. yılı etkinliklerinde Fransa Cum hurbaşkanı Emmanuel Macron ile Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Avrupa ordusu düşüncesini etkin bir şekilde hayata geçirme konusunda aynı fikirde olduklarını belirtmiş olmaları, ABD Başkanı Donald Trump tarafından memnuniyet verici bir gelişme olarak karşılanmamıştır. Zira Avrupa’nın güvenliğini AB’nin sağlayabilecek kapasiteye ulaşabiliyor olması veya bu yönde çalışmalar yapılıyor olması ABD’nin Avrupa’dan dışlan ması anlamına gelmektedir. NATO’nun geleceğini sonlandıra bilecek olan bu yapılanma ABD’nin Ortadoğu ve Orta Asya’   daki etkinliğine de zarar verecektir. ABD bugün dış politikası  nın büyük kısmını NATO konsepti üzerinden yürütmektedir. ABD yönetimi NATO’nun Avrupalı müttefiklerine Avrupa gü venliğine yeterince katkı sağlamadıkları gerekçesiyle eleştiri getirirken Macron’un başını çektiği bir kanat ise NATO’dan bağımsız bir Avrupa güvenliği için zemin yoklamakta.Macron’ un girişimlerine Merkel’in destek veriyor olması yeni oluşumun hayata geçirilebilirliğini artırmaktadır. Rusya ve Çin’in oluşuma

destek vermelerindeki sebep ise Fransa ve Almanya’dan daha

farklıdır. Rusya ve Çin, NATO’nun etkinliği ortadan kalktığında Avrupa’da kendilerine eşdeğer bir yapı ile muhatap olabilme im kanına kavuşacaklar ki karşılıklı bağımlılık ilişkisini düşündüğü müzde Rusya ve Çin, AB’ye ağır basmaktadır. ABD’nin Avrupa genelinde etkinliğini yitirecek olması domino etkisi göstererek, kısa vadede olmasa da uzun vadede, küresel ölçekte de zayıflığı beraberinde getirecektir.

                             *       *        *

Sonuç olarak, İngiltere’nin Brexit ile AB’den ayrılacak oluşu her zaman AB içerisinde bir Truva Atı olarak görülen ve AB’nin iler lemesine engel teşkil eden bir ülkeden kurtulmak anlamına da gel mektedir ki bu yaklaşım PESCO çalışmalarına da hız verilebile ceği anlamına gelir. Ancak girişimin hız kazanması başarılı olaca ğı anlamına gelmiyor zira brexit sonrasını da hesaba katarsak,AB üyesi tüm ülkelerin askeri harcamalarının toplamı ABD’nin aske ri harcamasına ulaşması kısa vadede mümkün değildir.AB ülkele ri askeri harcamalarını artırsalar bile bunu bütçe dengelerini boz madan yapmak isteyeceklerdir.Mamafih yeni bir Avrupa Ordusu      için NATO’da bağımsız bir güç birliğinin oluşmasına hiç de sıcak     bakmayan ABD’nin önümüzdeki süreçte Avrupa Ordusunun kuru    luşunu geciktirmek adıan belki de buna izin dahi vermeyeceği dü   şünülebilir.Zira böyle bir oluşumun gerçekleşmesi halinde ABD’    nin Avrupalı müttefikleri üzerinde etkisini tamamen ya da kısmen    kaybetmesi anlamına geleceğinden engelleme yoluna gitmek iste  yebileceği de şüphesizdir.Ancak günümüzdeki gelişmeler dikkate alındığında son dönemdeki Ortadoğu coğrafyasında ABD politika larının gelgitler halinde değişken mizaçlı bir pozisyona girme si sebebiy  le en güçlü müttefiklerinden Türkiye’ye rağmen bölücü terör örgütü PKK/PYD’yi de destekler duruma gelmesi ve bu yönde de güven bunalımı yaratması ABD’nin durumunu içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir.Açıkça bu ve benzer farklı gelişmele re bağlı olarak daha önce de değinildiği gibi ABD’nin Avrupa’da ki etkinliğine zarar vererek domno etkisi ile orta ya da uzun vade de küresel öl çekte zayıflamasına yol açmasını da beraberinde ge tireceği muhakkak şekilde tartışmasız olacaktır.

KAYNAK:Nato’nun geleceği ve Avrupa güvenliğindeki yeni    arayışlar (Dr.Serdar KESGİN)