Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşu Moody’s aylık faaliyet takviminde yer almasına rağmen Türkiye'nin kredi notuyla ilgili bir güncelleme yapılmayacağını açıkladı. Bu kapsamda geçmiş dönemde 5 Haziran'da daki takvimi de pas geçmiş,11 Eylül'de de takvim dışı değerlendirme yapmıştı.Moody's'den yapılan açıklamada, takvimde hakkında değerlendirme yapılması için 4 Aralık tarihi verilen Türkiye ve Rusya için güncelleme yapılmadığı bildirildi. Gerçekte Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının yıllık takvimlerinde, ülkelerin kredi notu ve not görünümleri için tarih vermesi, kesin olarak güncelleme yapılacağı anlamına da gelmiyor.Moody's, halihazırda Türkiye'nin kredi notunu "B1", kredi notu görünümünü ise "negatif" olarak değerlendiriyor. Bu anlamda yeniden hatırlatma yapmak açısından Üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu arasında yer alan FitchRatings, 22 Şubat'ta Türkiye'nin kredi notunu"BB-"ve görünümünü"durağan"olarak teyit etmişti.Diğer Kredi Derecelendirme Kuruluşlarından Standard&Poor's (S&P) ise bu yılın beşinci ayı olan 7 Mayıs'ta Türkiye'nin uzun vadeli döviz cinsinden kredi notunu "B+", uzun vadeli yerel para birimi cinsinden kredi notunu ise "BB-" olarak teyit ettiğini duyurmuştu.

     *        *         *

Diğer taraftan Moody's büyük kredi derecelendirme kuruluşları arasında Türkiye'ye en düşük notu veren kuruluş konumunda bulunuyor. S&P değerlendirmesinde Türkiye yatırım yapılabilir seviyenin 4, Fitch'e göre ise ise 3 kademe altında yer alıyor. Aslında Yurt dışındaki Kredi Derecelendir   me Kuruluşlarının Türkiye hakkındaki genel tutum tarzlarına dikkat edildiğinde;mevcut siyasi ortamın had safhada gelişen gerginlikle eşleştiği bir dönemde gerek mevcut siyasi hükümet otoritesi, gerekse muhalefet açısından uzlaşı ortamı yerine çok süratli gelişen gündem değişimlerinin yaşandığı bir dönemde oldukça zor geçen covid-19 pandemini daha da içinden çıkılmaz hale getirdiği izlenmektedir. Hal böyle iken üstüne üstlük günümüz ekonomisinde küresel blokların özgürlük ve demokrasi söylemi altında bir taraftan da emperyalist alışkanlıklarına devam ederek, pastadan hep daha fazla pay almak adına küresel finans sistemini adeta ikinci bir sömürge aracı olarak kullandıkları gerçeği ve iç siyasetteki kutuplaşmanın da bu duruma elverişli bir zemin hazırladığı da hepimiz  ce bilinen bir gerçektir.Örnek vermek gerekirse; Doğu Akdeniz’deki gelişmeler ve paralelinde oluşan küresel finans kurumlarının pandemi gibi büyük bir krize rağmen not kırma operasyonları açıkça misal olarak gösterilebilir.

  *        *         *

Bu anlamda Moody’s, not görünümümüzü negatifte bırakarak mali ölçümlerin beklenenden daha hızlı kötüleşebileceğine dikkat çekmek istiyor. 28 yıllık rating (derecelendirme) geçmişimizdeki en düşük notu veren Moody’s, bir yandan da bir sonraki değerlendirmede notu tekrar indirebileceğin işaret ediyor. Bunun için gerçekle yüzleşmek gerekirse; Ülkelerin aldıkları borçları geri ödeme kapasitesini ölçen 3 büyük kredi kuruluşundan biri olan bu kurumun, Türkiye’nin kredi notunu kırma nedenlerine bakıldığında:

-Dış kırılganlıkların bir ödemeler dengesi krizine dönüşmesi riski daha da artıyor.

-Risk artmasına rağmen sorumlu kurumlar maalesef yeterli önlemleri almakta yetersiz kalıyor.

-Türkiye’nin en güçlü tarafı olan kamu borç dinamiklerinde de göreceli şekilde bozulma var.

Diğer risk unsurları ise;Dış kırılganlıklarımızın yani jeopolitik risklerimizin olması, 2020 yılında ülkemizden büyük bir döviz çıkışı gerçekleşmesi, döviz rezervlerimizin bu yıl içinde bir erime yaşaması, dolar kurunun ülkemizdeki çıpasının yukarı yönlü olması, para birimimizin diğer ülke para birimleri karşısında değer kaybediyor oluşu ve yüksek enflasyon ile mücadele ediyor olmamız sayılabilir.

    *        *         *

Sonuç olarak, çok tabii olarak gündeme gelen eksi yanlarımı zın yanında da artı değer teşkil eden tabloya  göz atıldığında;kamu ve özel dış borcumuzun diğer gelişmiş ve gelişen ülke ekonomileri ile kıyaslandığında daha düşük seviyede olması, şimdiye kadar dış borç ödemede bir aksaklık yaşamamamız, sanayi üretimine pandemiye rağmen ve diğer ülkelere oranla sağlıklı bir şekilde devam etmemiz, sağlık hizmetlerinde birçok ülkeden pozitif ayrışmamız, alt yapı ve üst yapı gibi konularda birçok ülkenin çok ilerisinde olduğumuz da bir başka kabul edilmesi gereken durumumuz. Bu arada ortaya çıkan bu ikilemli duruma karşılık; Moody’s in Bahreyn, Kamboçya, Kosta Rika, Benin, Kamerun, Mısır, Etiyopya, Jamaika, Kenya, Kırgızistan, Tanzanya, Uganda, Sri Lanka, Ruanda, Papua Yeni Gine ve Tunus’la birlikte Türkiye’yi de aynı kefeye koyarak not kırma girişimlerini sürdürmeleri ise bu işlemin not kırmanın ötesinde ekonomik nedenlerden çok siyasi gerekçelerden kaynaklandığı da açıklamaya muhtaç bir durumdur.Nitekimödemeler dengesi bozuk ve kur kırılganlığı yüksek olan gelişmekte olan ülkeler, finans sistemi yolu ile gelişmiş ülkelerin kronikleşmiş resesyonu (durgunluğuna) bir nevi çare olurken, bir taraftan da beklentiye yönelik ekonomilerini kur riski sarmalından bir türlü çıkaramamakta oluşları  ile risk prim sarmalının halen 368,73lerde olması da değerlendirme dahilindedir.