İktisadi açıdan politika yapıcılar bir zamanlar iyi bir büyüme ve yavaşlayan enflasyon göreceğimiz şeklindeki beklentisinde de olsalar bile,zaman geçtikçe fluğlaşma temelindeki görüntülerin netleşmeye başlamasıyla mevcut engellerin birer birer yok olduğuna tanık oluyoruz.Mevcut şu anki görünümde artan endişe toksik bir karışım: zayıflayan talep ve fiyat artışlarının hızlanmasına kadar giden bir seyir izlenirken,riskler arasında ilk sırada yer alan fabrikaları, ofisleri ve okulları yeniden açma çabalarını baltalayan delta ya da delta plusvaryantı göze çarpıyor.Son veriler arasında gelen endişe verici sinyaller olarak Amerikalıların yedi ay içinde en az sayıda işe alımları, Almanya’nın Ifo beklenti endeksindeki bozulma, Çin’in hizmet sektörünün çöküşü ve küresel üretimin zayıflaması yer alıyor.Hadisenin talep tarafındaysa, koronavirüsün yeni formu tedarik zincirlerine de zarar veriyor ve dünya çapında kilit ürünlerin tedarikini sınırlıyor. Noel yaklaşırken de oluşan bu şok, enflasyonu da yukarı çekmekle tehdit ediyor.Bu arada kuzey yarımkürede kış yaklaşırken, doğal gaz fiyatları tarihi bir sıçrayışla çoğu büyük pazarda mevsimsel yükseklere yönelme çabasında görünüyor.

* * *

Enerji kullanımından doğan ve gittikçe yükselen faturalar hane halkının harcamalarını sekteye uğratabilir. Özellikle aileler ve işletmeler maaş ve fiyatları yükselterek artan enerji fiyatlarına tepki gösterirse,bu defa da çok hızlı bir şekilde stagflasyonel bir kombinasyon devreye girebilir.İktisadi açıdan devrede olan politika yapıcılar için bu çok zorlayıcı bir ortam. Bugüne kadar, çoğu enflasyon artışının geçici olacağını savunarak ekonomilerini teşvik etmeye odaklandılar.Şimdide belli ki bu görünüm test edilecek noktada beklemede.Yakın zamanda İngiltere Merkez Bankası tarafından Citigroup’tan işe alınan Catherine Mann’ın bazı rahatlatıcı sözleri var. Mann’a göre enflasyonun 1970’ler tarzı bir sarmala girmesi beklenmemeli. Bunun nedeni de kısmen firmaların daha az fiyatlandırma gücüne sahip olması ve sıkı işgücü piyasalarının mutlaka ücretleri ateşlemediği gibi oluşumlar.Ancak belli ki genel bir ekonomik iyileşme için nihayetinde yine de bilim rehber olacak gibi görünüyor.Bir taraftan da gelişmekte olan ülkeler açısından önemli bir sorun olan aşı dağılımındaki eşitsiz uygu lamalar yanında; diğer taraftan da bu ülkelerin aşıya ulaşmada çektikleri netameli sıkıntılar yaşanırken;Yüksek aşılama oranları, gelişmiş dünya hükümetlerinin başka bir kapatma turuna direnmesine izin vererek, bunun yerine restoranlar gibi halka açık yerler için aşı gerekliliklerini içeren hedefli önlemleri tercih etmeleri küresel ekonomilerin iki yüzünü orta ya çıkardığı da gün gibi açığa çıkıyor. Çok tabii olarak çekilen bu sıkıntıların sonucu olarak gelişmekte olan pazarlar daha kötü durumda olabilir:Nitekim Vietnam ve Tayland gibi imalat ve turizm odaklı ekonomiler zaten fabrikaları kapatmak ve ziyaretçileri geri çevirmek zorunda kaldı.

* * *

Sonuç olarak,küreselpandeminin delta ve diğer varyantlarla mutasyona uğrayarak daha hızla salgının yayılmasına ortam hazırladıkları gibi daha varlıklı ülkeler aşıları daha düşük gelirli bölgelere yönlendirmek için artan bir baskıyla karşı karşıya kalabilirler. Yeni bir analiz,bu yönde yılsonuna kadar yaklaşık 1,5 milyar ekstra doz elde edeceklerini gösteriyor.Mamafih salgının küresel çaptaki yayılımını durdurabilmek ve sal gınla başa çıkabilmek adına gelişmiş ülkeler bazında gelişmek te olan ülkelere mutlak şekilde aşı yardımı yapılmasını zorunlu ve gerekli kılıyor.Aksi takdirde gelişmekte olan ülkelerde gündeme gelen salgın riskinin her an için gelişmiş ülkelere yansıma yaparak beraberinde kitlesel insan zayiatlarına yol açması da uzak bir ihtimal değil.Global anlamdaki stagflasyon (durgunluk içinde enflasyon) garabetinin geçen yıldan bu yana yaşanan küresel bilançosuna bakıldığında koronavirüs salgını tam da küresel bir resesyon beklentisinin yaşandığı günlerde ortaya çıktı. Üstelik Çin ekonomisinin dünya ekonomisi içindeki payı 2000’li yılların başındaki SARS krizinden bu yana yüzde 4’ten yüzde 16’ya yükselmişti. Virüs salgınının ve salgına karşı alınan karantina önlemlerinin etkileri ile uluslararası tedarik zincirleri, elektronik, otomotiv, ilaç kimya sanayi, turizm, taşımacılık gibi alanlardaki çok uluslu şirketlerin üretme sistemleri etkilendi.Özellikle bu yöndeki Uluslararası Para Fonu(IMF)2021 yılına ilişkin küresel ekonomik büyüme tahmininde değişikliğe gitmezken, gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasında artan ayrışmaya dikkat çektiği;Yeni tip koronavirüs (Covid-19) aşısına erişimin küresel toparlanmayı iki bloğa ayırdığına işaret edilen raporda, salgın devam ettiği sürece vaka sayısının çok düşük olduğu ülkelerde bile toparlanmanın garanti edilemediği aktarıldı.