Geçtiğimiz 2019 yılı ticaret savaşları ile küresel ekonomiler yönün den resesyon(durgunluk)gölgesinde seneyi kapattı.Ancak IMF’nin ardından Dünya Bankası (DB) de yeni yılın ilk global tahmin setini yayın ladı.Metodolojisi IMF’den farklı olan DB’na göre,Ticaret Ba rışı imzalansa dahi, global büyüme 2019’a nazaran çok az ivme ka zanacak.Öte yanda,borç krizi ve jeo-politik riskler hala ağır basıyor.     Dünya Bankasına göre bir çok ülkenin önümüzdeki 3 yıl süresince büyüme potansiyeli 6 ay öncesine göre zayıflarken, 2019 da Büyük Finansal Kriz’den bu yana en zayıf ekonomik performansa şahitlik etti.Bu yöndeki görüşlerle ilgili Dünya Bankası tahminlerini Başkan Yardımcıları’n dan Ceyla Pazarbaşıoğlu basına sunarken;”Dünya Bankası açısından  öngörülerinin iyileşmesi için ABD-Çin Ticaret Barışı yanında Yerküre’yi saran politik belirsizliğin de kayda değer ölçüde azalması gerekiyor.2019’da %2.5 büyüyen dünya, 2020’de %2.7’ye, 2021’de ise %2.9’a hızlanacak. Bu tahminlerin her biri 6 ay öncesine göre 0.2 puan daha düşük.Zayıf performansın odağı Ge lişmiş Ülke ler. ABD’de büyüme 2019’da %2.3’ten %1.8’e geriler ken, Euro-böl gesi’nde (EB) %1’de kalıyor.ABD’de sabit sermaye yatırımları, EB’ nde ise imalat sanayi büyümeyi frenliyor. Çin’de tempo %6’in altına düşüyor.2020’de 0.2 puan ivmelenme 2019’da tökezleyen Türkiye, Rusya, Brezilya ve Meksika’dan edinilecek. DB metodolojisi büyü meyi IMF tahminlerine göre düşük gösteren cari kurlar yöntemini kullanıyor. Eğer IMF’ye benzer bir yöntem kullanılsaydı,global bü yüme %2.9’dan %3.2’ye ivmelenecek,fakat bu kez de Türkiye gibi Gelişmekte Olan Ülkeler’in (GOÜ) perfor mansı daha zayıf gözükecekti.”değerlendirmesi kayda vgeçerken; Pazarcıbaşıoğlu,GOÜ’e yaptığı çağrıda, hukunun üstünlüğü, verim lilik artırıcı reformlar,borç yönetimi ve iş dünyasında güven artırı    cı önlemlere acilen ağırlık vermelerini öneriyor.

                                *        *         *

Açıklamasını sürdüren Başkan Yardımcısı,”GOÜ’in düşük faiz orta mından yararlanarak hızla yapısal reformları ilerletmeleri ve gelir dağılımı adaletsizliğine çare bulmalarını salık verdi. DB uzun vade de de karamsar, çünkü global borç yükü son 50 yılda görülmemiş hızla artmaya devam ederken, toplam verimlilik artışı ise bunca tek nolojik innovasyona rağmen hayal kırıklığı yaratacak derecede dü şük.”değerlendirmesi ile 2020 yılı içindeki olası sıkıntılara değindi       ği görülüyor.Hal böyle iken, Foreks’e göre Dünya Bankası, Türk ekonomisi için 2019 yılı GSYH büyüme tahminini yüzde -1,0’dan yüzde 0,0’a yükseltirken Türk ekonomisine ilişkin 2020 ve 2021 yılı GSYH büyüme tahminlerini yüzde 3,0 ve 4,0 olarak koruyan Dünya Bankası, 2022 yılı büyüme tahminini de yüzde 4,0 olarak ortaya koy du.Dünya Bankası yaptığı en son değerlendirmede,Türk ekonomisi nin 2018 yılının ikinci yarısında başlayan ve 2019 yılı başlarında da devam eden ekonomik kargaşadan beklenenden daha hızlı bir şekil de toparlandığını bunda iç talebin hızında iyileşmenin etkili olduğu nu belirtti. Ancak Banka, bastırılmış güven ve yatırımlar nedeniyle toparlanmanın kırılgan olmaya devam ettiği uyarısında da bulunu  yor.Öte yandan da Marsh & McLennan Şirketler Grubu ve Zurich Sigorta Grubu’nun destekleriyle hazırlanan Küresel Riskler Rapo ru, Dünya Ekonomik Forumu’nda açıklandı. Raporun sonuçlarına göre; tüm uzun vadeli riskler iklime yönelik ciddi tehditler oluşturur ken,ekonomik çatışmalar ve iç siyasi kutuplaşma 2020 yılının önem li kısa vadeli riskleri olarak gözüküyor.

                                *        *         *

Söz konusu Marsh & McLennan Şirketler Grubu ve Zurich Sigorta Grubu’nun destekleriyle gerçekleştirilen raporun sonuçlarına göre; iklime, çevreye, halk sağlığına ve teknolojik sistemlere yönelik ciddi tehditleri ortadan kaldırmak için dünya liderleri, şirketler ve siyasete yön verenler arasında işbirliğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç

var. Araştırmaya katılanların yüzde 78,5’i ekonomik çatışmaların,

yüzde 78,4’ü iç siyasi kutuplaşmaların, yüzde 77,1’i aşırı ısı dalgala rının, yüzde 76,2’si doğal kaynak ekosistemlerinin tahrip olmasının ve yüzde 76,1’i ise siber saldırıların artmasını bekliyor.Dünyanın en acil sorunlarına yönelik sürdürülebilir ve entegre çözümler geliştir mek üzere paydaşları bir araya getiren Global Riskler Girişimi’nin bir parçası olan Küresel Riskler Raporu’na göre; jeopolitik karışıklık ların ve çok taraflılığın yok olması,herkesçe paylaşılan kritik küresel risklerle başa çıkma yeteneğini tehdit ediyor. Toplumsal bölünmele rin onarılması ve sürdürülebilir ekonomik büyümenin sağlanması so runları acilen ele alınmadıkça, liderlerin iklim veya biyolojik çeşitli lik krizleri gibi tehditleri sistematik olarak ele alamayacakları konu sunda uyarılarda da bulunuyor.

                                *        *         *

Sonuç olarak,Global düzeydeki Araştırmanın sonuçlarına göre;10 yıl lık görünüme bakıldığında,ilk kez bu yıl en büyük beş küresel riskle ilgili alarm da veriliyor.Bunlar;

1. Büyük ölçekli sabit kıymet ve altyapı hasarları ile can kayıplarının yaşanabileceği olağanüstü hava olayları

2. Hükümetler ve şirketler tarafından iklim değişikliğinin iyileştiril mesi ve uyum çabaları konusunda başarısızlık

3. Petrol sızıntıları ve radyoaktif kontaminasyon gibi çevresel suçlar da dahil olmak üzere insan kaynaklı çevresel hasarlar ve afetler

4. İnsanlığın yanı sıra endüstriler için ciddi ölçüde tükenmiş kaynak lar ile sonuçlanacak şekilde, çevre açısından geri dönüşü olmayan sonuçlarıyla birlikte büyük ölçekli biyolojik çeşitlilik kaybı ve eko sistem (kara veya deniz) çökmesi

5. Depremler, tsunamiler, volkanik patlamalar ve jeomanyetik fırtı nalar gibi büyük ölçekli doğal afetler.

Küresel Riskler Raporu, 1980’den sonra doğanların riskleri nasıl gör düğüne de dikkat çekiyor. Genç nesiller kısa ve uzun vadede çevre sel riskleri diğer katılımcılara nazaran daha yüksek derecelendiriyor. Genç nesil katılımcıların neredeyse yüzde 90’ı, 2020’de aşırı sıcak dalgalarının, ekosistemlerin tahrip olmasının ve kirlilikten etkilenen sağlık tablosunun ağırlaşacağına inanıyor. Bu yüzdeler, diğer nesiller için sırayla yüzde 77, yüzde 76 ve yüzde 67 olarak sıralanıyor. Genç nesiller ayrıca çevresel risklerin etkisinin 2030 yılına kadar daha ka tastrofik ve daha muhtemel olacağına inanıyor