Pandemi ilk günlerine geri döndü.

Üstelik vaka sayılarında çok daha vahim bir noktaya doğru koşuyoruz.

Koronavirüs nedeniyle 13 Mart Cuma gününden bu yana kapalı olan okulların 24 Eylül açılacağı resmen duyuruldu.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ise okulların açılmamasından yana, bu konudaki görüşünü ifade etti.

Okullar ise bu karara hazır mı?

Okullarda belli tedbirler alınacaktır ancak bu tedbirleri almak kolay değil.

Bilim Kurulu önerilerinde 1 metre mesafeden bahsediyor.

Bu hiç güvenli değil. 1.5 metreden aşağısı tehlikeli.

Hele bir de çocuk maskesini çıkaracaksa, bu mesafenin 2 metre olması lazım.

50 kişilik bir okulda bu mesafeyi nasıl sağlayacaksınız?

Salgın tekrar yayılmaya başladığı dönemde eğitim kolay planlanabilecek bir durum değil.

Örneğin Almanya okulları açtı; ilk pozitif vaka haberinden sonra yeniden kapatma kararı aldı.

ABD’de bir öğrencinin 44 öğrenciye hastalığı bulaştırdığı ortaya çıkınca, okullar yeniden tatil edildi.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın işi gerçekten kolay değil.

Eğitim sadece Milli Eğitim Bakanlığı’na bırakılmamalı.

Ülkelerin toplam gücünü belirleyen eğitimin nasıl devam edeceği velilerden öğretmenlere, iktidardan muhalefete, öğrencilerden okullara tüm kesimlerin ortak sorumluluğundadır.

Öğrenmeyi ne kadar öğrendik?

Hepimiz bu sınavın içindeyiz.

Bu maliyet giderek artıyor.

Tabii bedel de...

Ve burada en büyük darbeyi eğitim alacak.

Yani çocuklarımız..

Hâlâ interneti olmayan köyler var.

Kentlerde internet erişimi olmayan evler var.

Uzaktan eğitim dijital uçurumu da gözler önüne serdi.

18 milyon öğrenciden bahsediyoruz.

Bunların bir kısmı evinde kitaplık, bilgisayar, internet ve eğitimli bir yetişkinin olmadığı evler.

Önlem alınmaması durumunda bu iki öğrenci grubu arası daha da açılacak.

Ve telafi edilmesi mümkün olmayan sonuçları olacak.

Koronavirüsü yenmemiz de bu sınavı vermemize bağlı...

Ulu Önderimiz, “Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir” diyerek geleceği gençlere emanet etmişti.

ONLAR toplum sorunlarına, afetlere, felaketlere, darbelere olan tepki ve duyarlılıklarını güç kullanmadan, ezmeden, üzmeden, incitmeden, sadece zekasını ortaya koyarak gösteren, kalpleri Atatürk sevgisi, bayrak sevgisi, insan hayvan doğa sevgisi ile dolu TÜRK GENÇLİĞİ.

Gençlerimize sahip çıkalım!

Sevgiyle kalın