Türk Ulusu olarak bugünlerde  zor günlerden geçiyoruz.

2020 yılına çok sorun ve peş peşe problemlerle girdik.

Depremler.

Elazığ ve Malatya depremi.

Önemli acı kayıplar yaşadık.

Kırk sayısında vatandaşımız vefat etti.

Binlerce yaralımız var.

Maddi çok büyük kayıplarımız oldu.

Van/ Bahçesaray  bölgesinde düşen çığ faciası.

Hem de peş peşe yaşadığımız çığ faciası.

Burada çok büyük insani kayıplar yaşadık.

Kırk sayısının üzerinde vatandaşımız vefat etti.

Van sınırında yaşanan deprem.

Ona yakın insanımızı kaybettik.

Peşine Suriye / İDLİP hain saldırı.

Hep acılar ile karşı karşıya kaldık.

Tam 36 şehidimiz var.

32 yaralı var.

Bu esnada Avrupa’ ya giden göç dalgasını artık serbest bıraktık.

Herkes sınır kapılarında.

Yunanistan alarm verdi.

Bulgaristan polis ekiplerini seferber etti.

Bakalım ne olacak?

Türkiye Avrupa’ya gitmek isteyeni artık durdurmayacak.

Bu da Avrupa’ya yeni bir mesaj.

Ya aklınızı başınıza alın.

Veya almazsanız.

Kendiniz bilirsiniz.

2020 yılına ocak ve şubat  ayı olmak üzere çok zorlu geçti.

Bu zorluluk halen daha devam ediyor.

Son İDLİP saldırısı.

Yaşadıklarımız.

Artık bu bölgede bir savaş içerisindeyiz.

Yaklaşık 15 bin askerimiz o bölgede koşullanmış durumda.

Rejim güçleri halen daha ayaktayım mesajı vermeye çalışıyor.

İDLİP demek  Hatay’ın güvenliği demek.

Hatay güven altında olması için İDLİP’ te  var olmalıyız.

Hem de güçlü bir şekilde.

Milyonlarca insan o bölgede.

Sınıra tam bir milyon insan yığıldı.

Güvenli bölge yapmak zorundayız.

Bunun için yoğun mücadele sürüyor.

Türkiye mülteci.

Sığınmacı.

İnsan göçü.

Son on yıldır uğraşıyoruz.

Tam dört milyon Suriyeli ülkemizde.

Yeni göç dalgası ile bir milyon Suriyeli de sınırda bekliyor.

Esed  rejimi  kendi halkını yok etti.

Parçaladı.

Paramparça etti.

Vatandaşı kalmadı.

Halep’ de kalmadı.

İDLİP ‘ te kalmadı.

Sınır boylarında kalmadı.

Hakikaten Esed  vatandaşını bir şekilde bitirdi.

Vatandaşı.

Halkı olmayan.

Bir devlet başkanı ne işe yarar.

Suriye ismi üzerinde bir devlet.

Devletin içerisinde halk ise yok olmuş gitmiş.

Halksız bir devlet.

Rusya sayesinde ayakta.

İran sayesinde yol alıyor.

Ve ben halen daha buradayım diyebiliyor.

Ve bu durumdaki Esed , rejim gücü adı altında bize saldırabiliyor.

Buna inanabiliyor muyuz?

Rusya,  artık Türkiye’ye karşın çok ama çok samimi olmak zorunda.

Bugün adına samimiyetsiz durum mevcut.

Bundan sonra samimiyet inşa edilir mi?

Bence çok zor.

Çünkü samimiyet inşası erozyona uğradı.

Bundan sonra kimse kimseye güvenmez.

Güvenmemeliyiz.

Şehit olan 36 askerimizin kanı yerde kalmamalı.

Hatta misli ile almalıyız.

Suriye kan gölüne çevirmeliyiz.

Suriye ve müttefiklerinin anladığı dilden yol almalıyız.

SOÇİ mutabakatına kimse sahip çıkmadı.

Anlaşma ve imzalar havada kaldı.

Devletler arası anlaşma imza, müzakere ve kayıt altına alınan sözleşmeler kağıt  üzerinde kalır mı?

Kalmaz.

Kalırsa.

Ciddiyetten uzak olur.

Anlaşmalar uygulanmak içindir.

Türkiye bundan sonra ki süreçte.

Kendi bildiği yolda yürümelidir.

Kendi güvenliğini de kendi sağlamalıdır.

2020 yılının ocak ve şubat ayı gerçekten çok zor geçti.

İnşallah Mart ve Nisan çok daha iyi olur.

Moralli olur.

En azından samimiyetinden şüphe etmediğimiz isimlerle ve devletlerle  yol alırız.

İnşallah.