Memur-Sen İl Temsilcisi Kamuran Aşkar; kamu görevlilerinin, emekçilerin, çiftçilerin, gençlerin ve emeklilerin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutladı. 
“Emeğin başkenti Zonguldak’tan tüm emekçilere selam olsun.” diyen Aşkar, “Emeğin ve alın terinin kutsallığına inanan bir teşkilat olarak emekçinin yanındaki tavizsiz duruşumuzdan vazgeçmeyeceğiz.” dedi.
Dünyanın son üç asırdaki egemenlerin ve fikirlerinin ana gövdesini iki alanın oluşturduğuna dikkat çeken Aşkar, bir tarafında iktisat, diğer tarafında ise çalışma hayatının yer aldığını söyledi. 
Aşkar, “İhtiyaç kavramı sınırsızlık üzerinden kutsallaştırılırken, sermaye kâr ile kırbaçlanıyor, emek ise ücret üzerinden yapay bir kanaatkârlığa ve sus payına zorlanıyor. Tam da bu yüzden, yeni bir zihniyete ve kadim bir medeniyetin adil değerlerine ihtiyaç var diyoruz” diye konuştu.
Emekten istisna bir insan tanımının ve konumlandırmasının neredeyse imkânsız olduğunu kaydeden Aşkar, şöyle konuştu: 
“Emek, hiçbir zaman, hiçbir hâlde, hiçbir nedenle, hiçbir şekilde teferruat değildir ve teferruata dönüştürülemez. Emeği, üreten öznenin eylem tercihi olarak görmek yerine, üretim sürecinin maliyet unsuru olarak gösteren anlayış; emekçiyi nesne, emeği mal, emek için ortaya konan enerjiyi ve dökülen teri ise gereksizlik olarak kayıt altına alır. İşte bu kayıt iradesi, neo-liberalizm görünümlü faşist emperyalizmdir.”
Kamu görevlileri sendikacılığının sistem ve içerik yönüyle yeniden ele alınması ve yeni bir anlayışın inşa edilmesi gerektiğini ifade eden Aşkar, sözlerini şöyle sürdürdü: 
“4688 sayılı Kanun için ‘yasada eksikler, masada fazlalar var’ diyoruz. Ayrıca, toplu pazarlık hakkına dair kapsamdan uygulamaya, süreden sürece, görüşmeden görünür hâle getirmeye, bilgi ve veri paylaşımından tutanak üretmeye, diğer birçok konuda da sınırlamalar, yanlış uygulamalar, kötüye kullanmaya uygun açıklıklar ne yazık ki mevzuatta yer bulmaktadır. Toplu sözleşmenin kapsamı, konu yönüyle daraltılırken, süre yönüyle kısaltılıyor. İşveren, marifetli kamu yöneticileriyle heyetini teşkil ederken emek kesimi muhalefetli bir ekiple heyet olmaya zorlanıyor. Kamu görevlileri sendikaları heyetinin yedeği, kamu işvereninin ise tepki geçirmez çelik yeleği var gözüküyor. Sendika üyesi olan ile olmayan, yetkili sendika üyesi ile diğer sendika üyeleri arasında hiçbir fark üretmeyen hatta fark üretilmesini açıkça engelleyen bir yasal düzenlemeyle, akıttığımız tere israf damgası vuruluyor. Siyasi partilerde, hazine yardımı oy oranlarına göre farklı belirlenebilirken sendikalarda toplu sözleşmenin kazanımları hatta ikramiyesi dahi bütün kamu görevlileri için aynı şekilde uygulanıyor. Dayanışma aidatı, kamu görevlileri sendikacılığı zemininde ısrarla engelleniyor. Tabiri caizse, dayanışma aidatı engeliyle örgütlenme hevesi ve hedefi kırılmak isteniyor. Uzlaşmazlığın tespiti ve çözüm süreci konusunda tarafların eşitliği ilkesi açıkça ihlal ve ihmal ediliyor. Bir başka önemli husus, kamu görevlileri hakem kurulunun yapısı ve işleyişidir. Esasen ismi ile tezat bir yapıdan bahsediyoruz. Zira kurul, hakem vasfından uzak kalmayı ve kamu görevlileriyle de ilintili olmak yerine kamu işverenine bağlı olmayı tercih eden bir üye yapısına sahiptir.”
 Konuşmasında, Ağustos ayında gerçekleştirilecek olan 6. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerine de değinen Aşkar, “Toplu sözleşme masası da tıpkı merkezi yönetim bütçe yasası gibi bir sosyal politika enstrümanı ve mevzuatı olarak görülmelidir. Kamuya hizmet üreten kitlenin, kamunun bütçesinden hakkını sağlayan mekanizmanın adıdır toplu sözleşme. Emekçilerin günü olan 1 Mayıs’ta kamu emekçilerinin önümüzdeki süreçten beklentilerini ifade etmek istiyorum. Biz kamuda güvencesiz istihdama son diyor ve sözleşmeliliğin kaldırılmasını istiyoruz. Mevcut sözleşmeli personel arasındaki ayrımlar, bu gerçekleşinceye kadar sona ermeli, kadroya geçiş düzenlemesi ivedilikle hayata geçirilmeli” şeklinde konuştu.

Aşkar, sözlerini şöyle tamamladı: 
“Emeğimizin değerinin bilindiği, alın terimizin karşılığının verildiği, kamu görevlilerinin önemsendiği ve öncelendiği, ehliyet ve liyakatin gerçekten temel ilke hâline geldiği, emeğinin karşılığının bütçeye yük değil insana hak olarak tanımlandığı ve çalışma hayatında ücret dâhil her konuda adaletin barışın sağlandığı bir kamu personel sistemini, çalışma hayatı müktesebatını sendikal mücadele ve haklar kulvarını oluşturmak, işler kılmak ve korumak hepimizin ve herkesin ortak hedefi ve eylemi olmalıdır. Yaşasın emeğimiz, yaşasın ekmeğimiz, yaşasın emeği refaha kavuşturma mücadelemiz, yaşasın insanlığı huzurla buluşturma emeğimiz”  (Haber  Merkezi)

Editör: Haber Merkezi