Küresel pandeminin geldiği noktada Dünyada üçüncü dalga tartışmaları sürerken, Bilim Kurulu Üyesi Prof.Dr Tevfik Özlü’ ye göre;”“Maalesef dünyada ciddi bir üçüncü dalga tehdidi var. Özellikle virüsteki mutasyonları yakından takip edenler bu tehdidin giderek daha da yakınlaştığını görebiliyorlar. Dünyada dolaşan virüsler arasında tanımlanan varyasyonların giderek çokça yer kapladığını görüyoruz. Normalde var olan ‘SARS-CoV-2’nin yerini bu varyantlar almaya başladı.Virüsün varyasyonları, baştan beri dolaşımda olan virüse kıyasla en az yüzde 30 hatta yüzde 70 kadar daha hızlı bulaşıyor. Bu geometrik artış kısa zamanda ciddi sayıda kişinin hastalanmasına yol açabilir. Çünkü her gün katlanarak giden bir artış söz konusu. Bir önceki gün sayı üç ise diğer gün birdenbire dokuz vakayla karşılaşılabiliyor. Dolayısıyla bu süreçte zaten var olan salgının yeniden daha büyük bir dalga olan ‘üçüncü dalga’ ile karşımıza çıkması mümkün”.açıklamaları da kayda geçti.Bu nedenle bir tarafta Ülkemizdeki üçüncü dalga riski diğer tarafta da çift rakam daki seyrini sürdüren yüksek enflasyonun denetimi ve kontrolü de gittikçe zorlaşıyor.

                              *        *        *

Bu kapsamda gerek mevsimsel etkiler gerekse zaman içindeki girdi maliyetlerinde ortaya çıkan artışlar görünür o ki özellikle gıda fiyatlarının olduğundan fazla artışlara neden oluyor. Bu arada Dünyada artan emtia fiyatları, dünya merkez bankalarının para basması, ülkelerin aşırı stoklama yoluna gitmesi, kuraklık sonucu artan arz-talep dengesizliği, lojistik, ambalajlama ve geri kazanım katılım payıyla gelen ilave maliyetler tarımsal ürünlerde yüzde 30 ile yüzde 100 oranında ciddi fiyat artışlarına sebebiyet verirken; en çok fiyat artışının yaşandığı ay çekirdeğinde sezon başında 2 bin 200 lira fiyat beklenirken, harmanda fiyat 3 bin 800-4 bin lira olarak gerçekleşmesiyle bir anda Ayçiçek yağı fiyat artışlarının beklenenin üstünde olmasını sağladı. Siyasi otorite son gelişmelere göre bu fiyat artışlarını ithalatla frenlemeye çalışacak gibi bir izlenim veriyorsa da, aslında gerçek çözüm ayçiçeği üretimini talebe göre arttırmaktan geçiyor. Çok tabii olarak her zaman olduğu gibi kısa sürede köşe dönücü fırsatçı kesimi de göz ardı etmemek gerekiyor. Çünkü bu gibiler her dönem zaman zaman ortaya çıkıyor ve fırsatı ganimet olarak kullanıyor. Bu arada da zaten yükselen yönde yapışkan olan fiyat artışlarının döviz kurundaki düşüşlere rağmen halen artışlara takılı kalması da bir başka sorun durumunda.

                              *        *         *

Öte yandan da TCMB nın2021 yılındaki enflasyon beklentisini %10,5 tan %11.5 e çekmesi herhalde yeterli gelmeyecek. Bu gidişle yıl sonuna doğru yükselen seyrini sürdüren enflasyon oranını birkaç kez revize etmek durumunda kalabilir. Çünkü çekirdek enflasyondaki yukarı yönlü seyri duruma göre enflasyon oranının %25-30 lara doğru yükselmesini tetikleyebilir. Özellikle resesyonun (durgunluğun) geldiği noktada stagflasyona (durgun luk içinde enflasyon) doğru yönelmeye bakılırsa; kırılganlık duru munun risk olarak daha da derinleşmesi söz konusu olabilir. Bu arada TCMB tarafından uygulanmakta olan %17 lik piyasa banka faizlerinin yeterli gelmemesi halinde TCMB ek piyasa önlemleri gündeme gelebilir. Bu nedenledir ki enflasyon ve çekirdek enflasyon göstergelerinde yükselişe ve katılığa işaret eden Çarşamba günkü verinin ardından yatırımcıların enflasyonun düşeceği dönem ve dolayısıyla TCMB’ye faiz indirimi için alan açılacağı dönem beklentileri ötelendi.

                              *        *        *

Sonuç olarak,Türkiye tarafında ise olumlu hava devam ediyor, 5 yıllık CDS 300 seviyesinin de altına geldi ve 294 seviyelerinden işlem görürken 5 yıllık hazine kıymeti yaklaşık 15c, 10 yıllık kıymet ise yaklaşık 25c değer kazandı. Daha uzun vadeli hazine kıymetinde ise kazanımlar 50c seviyesine ulaştı. Ancak ekonomik istikrarın tam anlamıyla sağlanıncaya kadar bu iyileşmenin geçici olduğunu da belirtmek gerekiyor. Mamafih ABD yönünde ağırlık kazanmaya başlayan jeopolitik ve jeostratejik değişkenler de dikkate alındığında her halükârdaki mevcut riskler tolere edileme diği takdirde halen sıkıntı var. Emtia piyasalarındaki beklentilere bakıldığında siyasi otoriteden destek umutlarını halen muhafaza  ettikleri izleniyor. Hal böyle iken önümüzdeki aylarda artma eğili mini sürdüren işsizlik oranındaki yükselişi de göz ardı etmemek  gerekiyor. Diğer yandan da hızla bozulma pozisyonuna giren gelir dağılımının hem durgunluğun aşılması hem de ekonominin canlan ması için mutlak şekilde yeniden makul seviyeye çıkarılması da büyük önem taşıyor. Bu yönde asgari ücretten vergi kesintisinin sonlandırılarak piyasaların bir şekilde regüle edilmesinin az da olsa olumlu etkileri görülebilir.