Bilindiği gibi geçtiğimiz hafta içinde Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası(TCMB)Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizini 100 baz puan indirerek yüzde 18 düzeyine düşürdü. Karar metninde, söz konusu karara gerekçe olarak; enflasyonun geçici olduğu, güçlü parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkilerinin devam ettiği ve parasal duruşun sıkılığının ticari kredilerde öngörülenin ötesinde daraltıcı etki yapmaya başladığı gösterildi.Söz konusu Kurul'un, para politikasının etkileyebildiği talep unsurları, çekirdek enflasyon gelişmeleri ve arz şoklarının yarattığı etkilerin ayrıştırılmasına yönelik analizleri değerlendirdiği kaydedilen açıklamada,"Bu çerçevede para politikası duruşunda güncellemeye ihtiyaç bulunduğu değerlendirmesi yapılmış ve politika faizinde indirim yapılmasına karar verilmiştir." İfadelerinin kullanıldığı izlenmiştir.Bu yönde ekonomist Haluk Bürümcekçi, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada,”karar öncesi gerçekleştirilen anketlerde medyan beklentinin politika faizinin sabit kalacağı yönünde olduğunu hatırlatarak, kararın Türk lirasını baskılayabileceğini”açıklamasıda sürpriz olmadı.

* * *

Para politikası duruşuna ilişkin mesaj cümlesinin "'TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir." şeklinde değiştiğini kaydeden Bürümcekçi, Merkez Bankası'nın ilk adımı "büyük" attığını ve yıl sonuna kadar politika faizini yüzde 16'ya kadar indirme planı olabileceği”değerlendirmesinde bulunması ise faiz oranının cari olan enflasyon oranının altına indirilmesine devam edileceği yorumlanıyor.Bürümcekçi’nin, politika faizi 100 baz puan düşerken, faiz koridorunun genişliğinin ise 600 baz puan olarak korunduğunu belirterek, "Benzer şekilde, haftalık swap ihalelerinde uygulanacak faizin de politika faizine paralel yüzde 18,0 seviyesinde, Açık Piyasa İşlemleri (APİ) ortalama fonlama maliyetinin ve gecelik repo faizlerinin de bu seviye civarında oluşmaya başlayacaktır." vurgusuna karşılık;Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu’nun da, piyasa beklentilerinin aksine 100 baz puanlık bir indirim geldiğini belirterek, "Baktığımızda cari işlemler dengesindeki iyileşmeye ve gıda fiyatları başta olmak üzere enflasyonun daha çok geçici faktörlerden kaynaklandığına işaret eden bir açıklama görüyoruz.”sözleri ise bazı belirsizliklerin halen devam ettiğine işaret ediyor. Kısaca çift rakama kilitlenen yüksek

enflasyonunmaliyet enflasyonu ile ithal enflasyon bileşkesiyle anlaşılır o ki bu şartlarda yükselişini sürdürmesi kaçınılmaz olur ken.Bunu da bize zaman gösterecek

* * *

Sonuç olarak,Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksinin(Yİ-ÜFE)Ağustos ayında bir önceki aya göre %2,77, bir önceki yılın Aralık ayına göre %28,51, bir önceki yılın aynı ayına göre %45,52 ve on iki aylık ortalamalara göre %31,34 artış göstermesi yanında;Sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %31,81, imalatta %45,37,elektrik,gaz üretimi ve dağıtımında %48,39, su temininde %28,61 artış, sanayi gruplarının yıllık değişimlerinin ise; ara malında %54,71, dayanıklı tüketim malında %29,12, dayanıksız tüketim malında%31,49, enerjide %59,39, sermaye malında %27,48 yükselişler olurken, buna karşılık ana metaller %100,27, kok ve rafine petrol ürünleri %92,19, ham petrol ve doğal gaz %82,69 ile endekslerin en fazla arttığı alt sektörler olması yüksek enflasyonun gelecek aylara da yansıma yapabilecek durumda olduğuna işaret ediyor.GerçekteTCMB’nın son etaptaki faizin 100 baz puan indirilmesinin gerekçesi olarak, özellikle genel gıda ve enerji fiyatları hariç enflasyon olarak adlandırılan çekirdek enflasyona odaklanılması teoride olduğu kadar uygu lamada da sıkıntılar yaratabilecek bir olgu. Çünkü bu yaklaşımın kurumsal bazda yaşanan güven kaybını daha da arttırdığına tanık olunurken,normal şartlarda işlemesi gereken piyasa sistemine de oldukça zarar verdiğini de görüyoruz. Aslında TCMB’nın para politikasını daha iyi şartlarda yönetebilmesi için elindeki kullana bileceği aranjmanların daha etkin olmasına imkan sağlayabilecek şekilde piyasa mekanizmaları ile uyumlaştırması büyük önem taşı makla birlikte; çift rakamdaki yüksek enflasyonun aşağıya çekil mesi ve para politikalarının başarılı bir performans göstermesi de bu olgulara bağlı bulunmaktadır.AA Finans Analisti ve stratejist Cüneyt Paksoy’un yaptığı değerlendirmeye göre;”Küresel enflasyonun geçici olduğunun düşünülmesi ve baz etkisinin enflasyonu baskılayacağı beklentisiyle 100 baz puanlık indirim yapıldığını kaydeden Paksoy, "Yılın son iki ayında 50 ya da 100 baz puanlık bir indirimi zaten global ölçekteki kurumlar da bekliyordu. Eylül'de bu adımın gelmiş olmasını, daha önce atılmış adımlarla enflasyondaki dengenin korunacağı varsayımıyla büyümenin ve büyümede gelinen noktanın korunmasına ilişkin bir adım olarak görebiliriz." Derken;”Küresel faiz oranlarının yükselmeye devam etmesi halinde Merkez Bankası'nın da para politikası duruşunu güncellemek durumunda kalabileceğini belirten Paksoy, şimdilik bu yönde bir tercih yapılmadığını dile getirmesi ise TCMB’nin politik yönelimlerini gereksinim halinde zaman zaman güncelleme yapmak zorunda bırakabileceğine işaret ediyor.