Ülkemiz şartlarında güvenli liman olarak görülen yabancı paralara olan talebini son günlerde tahminlerin ötesinde artırması ve döviz kurunun geçişkenlik ile enflasyonu kontrolden çıkaracak bir noktaya doğru ilerlediği bir ortamda, bankaların kredi olarak verilebilecekleri kaynağın dağılımının bozulma riskinin de gündeme düştüğüizleniyor.NitekimTürk Lirası’nda dördüncü çeyrekte yaşanan düşüşün Türk bankalarının sermayelerini 3 milyar dolar civarında erittiği hesaplanıyor.BloombergHT’nin aktardığına göre gelişen piyasalar analisti TomaszNoetzel, dördüncü çeyrekte TL’nin dolar karşısında %30 değer kaybettiğini ve bunun ortalama olarak Türk bankalarının sermayelerini 3 milyar dolar civarında düşürdüğünüdeğerlendiriyor.Bu anlamdaki bankalar arasında Akbank, Garanti ve Yapı Kredi gibi bankaların Türk Lirası’ndaki değer kaybından en az etkilenenler olacağını belirtirken;bununyanısıra”Türkiye’deki düzenleyici kuruluşların sermaye hesaplamalarında kurun daha makul kullanımı için sermaye hesabındaki kolaylıkların muhtemelen uzatacağını belirten Noetzel, sermaye hesabındaki kolaylıklar olmadan Türk bankalarının sermaye yeterlilik oranlarının ortalama yüzde 12-19 arasında olduğunu’da ifade ediyor.

* * *

Son dönemde Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nca son üç ay içinde toplamda yapılan 400 baz puanlık faiz indirimi konusundaki görüşlerini açıklayan ABD’li uzman IlanSolot, “yüksek enflasyona karşı düşük faiz ısrarını bir kez daha dile getirmesi sonrası TL’de sert değer kayıplarına yol açan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘yüksek ihtimalle kırılma noktasına kadar bekleyeceğini” yorumlarken;TL’deki sert değer kaybını Reuters ajansına değerlendiren, ABD’nin en büyük yatırım bankalarından Brown BrothersHarriman’dan küresel piyasalar stratejistiSolot, Erdoğan’ın gidişatı çevirmek için ‘kırılma noktası’na kadar bekleyeceğini tahmin etmesi yanında;“Bu noktada sermaye kontrollerine değinirken;sistemde bunun üstesinden gelecek dolar yok, yeteri kadar rezerv bulunmuyor.İşte bundan sonra olası gerçek bir kur krizi hakkında değerlendirmesini yapıyor.Mamafih mevcut gelişmelere bakılırsa;Dolar/TL’deki yükselişleri sınırlı döviz satışı için kullanan kesimler son dönemde yeniden birikime başladı.Bankacılar ise yabancı yatırımcı eksikliğinde TL’nin seyrini görmek için daha çok kişinin döviz hesaplarında yapacakları işlemlere bakıyor.Alınan son bilgilere görebankacılık sisteminde döviz hesaplarının tüm mevduata oranı yüzde 60’a yakın seyrediyor.

* * *

Sonuç olarak,öteden beri döviz kurundaki dalgalanmalar la yukarı yönlü yaşanan hareketlenmeler sebebiyle; döviz kuru şokları+yüksek enflasyon artışının zamanla stagflas yon sürecine katılımda bulunmasına ortam hazırlarken; önlem alınmadığı takdirde hiperenflasyon ihtimalini de ister istemez zaman içinde güçlendirebileceği de tahminedilmektedir. Diğer taraftan Türkiye’nin kredi kredi risk primi (CDS), geçtiğimiz 2021 Mart ayındaki Türkiye Cumhuriyet Merkez Başkanlığı değişikliği sonrasındaki seviyesini de geride bırakarak 489 baz puan ile 1 yılın zirvesine çıkmasına karşılık; geçen yıl kasım ayında Lütfi Elvan’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı’na atanırken;Naci Ağbal’ın ise Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanlığı’na atanmasıyla Türkiye’nin risk primi 1,5 ay içerisinde 566 baz puan seviyesinden 306 baz puana kadar gerilemişti.Bu sayede izlenen sıkı para politikasıyla beraber CDS2021’in şubat ayında 283 baz puana kadar gerileyerek son yılların en düşük seviyesini görmüştü. Bilahare risk primi mart ayında Naci Ağbal’ın TCMB Başkanlığı’ndan alınarak yerine Şahap Kavcıoğlu’nun atanmasıyla 306 baz puan seviyesinden 482 baz puana kadar tırmanmıştı.Bu da demek oluyor ki piyasaların zorunlu olan yapısal düzenlemeler yanında ayrıca sağlam tabanlı tesis edilebilecek güvene de ihtiyaç bulunurken,ayrıca TL:nin de acil alınacak önlemlerle konvertibl pozisyona getirilmesi için de mutlak şekilde vadelere yayılan yapısal önlemler alınması çok büyük önem taşıyor.