Bu kapsamda BDDK’dan alınan son bilgilere göre banka lardaki toplam döviz mevduatı 18 Aralık’ta biten haftada 2,9 milyar dolar artarak 258 milyar dolara yükseldi. Artışın 1,4 milyar dolarlık kısmı ise gerçek kişilerden kaynaklandı. Bu durumda ekonomi yönetimindeki normalleşme adımlarının geldiği dönemdeki döviz mevduatı artışı sürmüş oldu. T.C Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal konuyla ilgili,geçtiği miz 16 Aralık’ta düzenlenen “2021 Yılında Para ve Kur Politikası" toplantısında “Merkez Bankası olarak fiyat istikrarı hedefini sağlama hususunda gösterdiğimiz kararlı tutum ve güçlü politika duruşu neticesinde de özellikle risk primlerinin aşağı gelmesini ve özellikle de fiyat istikrarı ve enflasyonun düşüşünü gören vatandaşlarımızın ters para ikamesi, ters dolarizasyonu başlatmalarını bekliyoruz” ifadelerini kullanmıştı. Mamafih bununla birlikte Ekim sonundan 18 Aralık’a kadar geçen ara süreçte toplam döviz mevduatları 13 milyar doların üzerinde yükseliş kaydetti. Gerçekte BDDK’nın günlük verileri bankacılık sektörü için konsolide olarak yayımlanıyor. Merkez Bankası’nın her perşembe günü açıkladığı verilerden farklı olarak yurtiçi ve yurtdışı yerleşik ayrımı bulunmuyor. Bundan kaynaklı olarak toplam rakam değişiklik gösterse de iki veri arasındaki ana eğilim birbiriyle uyumlu seyrediyor. Çok tabii olarak iktisadi açıdan tam anlamıyla oluşması istenen istikrar unsurunun yerleşik konuma gelmesi için tüm verilerin olabil diğince birbiriyle olumlu yönlü uyumlu olması da istenen bir durum.

 *       *       *

Diğer taraftan gerek pandemi salgını kaynaklı gerekse resesyon (durgunluk) sarmalının halen devam ediyor olması,     tüketici güvenini olumsuz etkilediğinden, piyasalarda halen    istenilen hareketlilik sağlanmış değil. Bunun için mutlaka pandemi vakalarının tam anlamıyla kontrol ve denetim altına alınarak öteden beri beklenen covid-19 aşı takviminin uygu   lamasına geçilerek salgın riskini olabildiğince azaltmak gerekiyor. Eğer beklenen önlemler kısa vadede alınabilirse ekonominin hareketlenmesi için iş alemince ihtiyaç duyulan kredilerde olumlu bir genişleme olabilir. Bu yönde Anadolu Ajansına değerlendirmede bulunan Alternatif Bank Genel Müdürü Kaan Gür, “bankacılık sektörünün güçlü kurumsal ve regüle yapısı, yüksek sermaye yeterliliği ile belirsizlik dönemlerini yönetme kabiliyetine sahip olduğunu”vurgularken;Salgının etkilerini sınırlamak amacıyla gündeme gelen ekonomik önlemler ve düzenleyici kurumların öne çıkardığı aktif rasyosu gibi yeni oransal düzenlemelerin etkilerini yakından takip ettiklerini aktaran Gür’ün, bu dönemde bankacılık sektörünün hem menkul alımları hem de güçlü kredi verme eğilimiyle ön plana çıktığını” belirtmesi ise sıkıntının zamanla sınırlı olmak üzere geçici olduğunu gösteriyor.

  *       *       *

Sonuç olarak, Kaan Gür’e göre;”Kredi büyümesinin payda etkisi ve ertelemelere ilişkin düzenlemeler sonucunda takipteki kredi rasyosunun düşüş göstermiş olsa da önümüzdeki dönemde dikkatle yönetilmesi gereken bir konu olmaya devam edeceğinin altını çizen Gür,"Aynı dönemde bankacılık sektörünün net karı ise yüzde 21 arttı. Bu süreç bize güçlü varlık ve öz kaynak büyümeleri ile aslında karlılık oranlarının yıllık bazda yatay seyrettiğini gösteriyor. Ekonomik perspektifte bunlar yaşanırken, 2020 yılı iş sürekliliği açısından da önemli bir test oldu diyebilirim. Dijital kanalların kullanımı önemli bir hızda artarken, bankacılık gibi uzaktan çalışmanın pek gündemde olmadığı bir sektörde bu çalışma disiplininin kazanılması ve yaygınlaştırılması adına önemli kazanımlar oldu.”derken;2021'de sektörün kredi büyümesinin genel anlamda büyüme potansiyeliyle uyumlu bir şekilde nispeten daha düşük kalabileceğini, burada yüzde 15 civarında bir büyüme düzeyi öngördüklerini”şeklindeki  sözlerine ekleme yaparak;”2021'in başlarında ekonomik aktivitede Kovid-19'a bağlı görülebilecek düşük performansın ardından kademeli güçlenme bekliyoruz. Bu anlamda ekonomik performansın güçlenecek seyri sektörün yılın ortalarına doğru kredi verme gereksinimlerini destekleyebilir. Türkiye özelinde ise hukuk ve diğer öne çıkan süreçlerde reform beklentileri oluştu. Bu reformların gerçekleşmesi TL'nin daha öne çıkan bir para birimi olmasına ve TL varlıkların tercih edilmesine imkan sunabilir. Yeni yılda özellikle aşılanma sürecinin erkene çekilmesi halinde büyümede beklentiler daha da belirginleşebilecek. Bu anlamda özellikle yurt içinde reform ve sıkı para politikası tavrının sürmesiyle TL bazında yabancı yatırımcı girişleriyle büyümeyi daha fazla destekleyebilecek bir süreç oluşması mümkün olabilir.” Değerlendirmesi her ne kadar olumlu ise de bu arada ekono mide halen risk unsuru olan unsurların mutlaka zaman içinde minimal seviyeye düşürülmesi de zorunlu görülüyor. Bunlar arasında en fazla yere sahip olanlardan biri de “israf”alışkan lıklarının toparlanmayı hızlandırabilmek adına mutlaka sıfır lanması da büyük önem taşıyor.