Küresel pandemi covid-19 koronovirüs salgını vakalarının artış yönündeki geldiği noktada geçtiğimiz Mart ayından bu yana halk sağlığını korumak amaçlı tüm önlemler önce sıkı bir şekilde uygulanmışsa da Haziran ayından itibaren yaşanan gevşeme sonrası ise iktisaden yaşanan durgunluğa bir çözüm bulunamamıştır. Bu yönde Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi, Betam, İTÜ öğretim üyesi Dr. Aysun Hızıroğlu Aygün, Bocconi Üniversitesi doktora öğrencisi Selin Köksal ve Betam araştırmacısı Doç. Dr. Gökçe Uysal tarafından hazırlanan “Covid-19 Salgınının Hane Gelirleri Üzerindeki  Yıkıcı Etkisi” başlıklı yayımladığı araştırma notuna göre;“COVID-19 salgını kapsamında Mart ayının ortasında başlamış olan ve halk sağlığını korumak amacı güden sosyal mesafelendirme önlemleri, Haziran ayının başında gevşetilmiş olsa da iktisadi hayatta önemli bir durgunluğa yol açmıştır. TÜBİTAK tarafından 120K577 numarası ile fonlanan araştırma projesinde salgının haneler üzerindeki ekonomik etkisini işgücü piyasası, gelir kayıpları ve hane içi üretim açısından tespit etmek amaçlanmaktadır.Bu araştırma notunda ise salgının hanelerin gelirlerinde yarattığı tahribata odaklanılmaktadır.” Şeklindeki değerlendirmenin kayda geçtiği izlendi.

        *       *        *

Söz konusu araştırma notunda;proje kapsamında fonlanan ve salgının hane halkları üzerindeki ekonomik etkilerini ölçmeyi amaçlayan anket uygulamasının ilk bulguları özetlenmektedir. Verilere göre ortalama kişisel gelir Şubat ayından Eylül ayına yüzde 4,5 gerilemiştir. Benzer bir düşüş eşdeğer hane gelirlerinde de görülmektedir. Gelir kayıplarının özellikle düşük ve orta gelir seviyelerinde yoğunlaştığı ve dolayısıyla gelir dağılımında bozulmaya sebep olduğuna dikkat çekerken,HCOVIDA’da ücret, maaş ve yevmiye geliri elde eden katılımcıların yüzde 30’u salgın sebebiyle gelirlerinin azaldığını beyan etmektedir. Müteşebbis geliri olanlar arasında bu oran yüzde 44’e yükselmektedir. Kısacası olağan koşullarda işi olan ve geçimini işiyle sağlayan haneler arasında ciddi gelir kayıpları yaşanmıştır. Bu duruma paralel olarak hanelerin yüzde 42,7’si borçlarının arttığına dikkat çekilmiştir.Bu arada Hanelerin bu gelir kayıpları karşısında harcamalarını kıstıkları, tanıdıklarından borç, işyerlerinden avans aldıkları dikkat çekmektedir. Devlet tarafından sağlanan sosyal yardımlar arasında en yaygın olanının doğrudan gelir destekleri olduğu görülmektedir. Katılımcıların yüzde 46,2’si doğrudan gelir desteğine başvurduğunu söylemiş,yüzde 21,9’u bu destekten faydalandığını beyan etmiştir.Veriler incelendiğinde, kamu destekleri ve haneler arası dayanışma gibi mekanizmaların, gelir kayıpları karşısında yetersiz kaldığı sonucuna varılabilir. Zira katılımcılar arasında geçim zorluğu çektiğini söyleyenlerin payı yüzde 70 seviyesine ulaşmıştır. Özellikle de gıda harcamalarında zorlananların oranının yüzde 38’e yükselmiş olması hanelerin ne kadar güç durumda olduklarına işaret etmektedir. Önümüzdeki dönemde gıda güvenliğinin daha ayrıntılı ve dikkatli olarak takip edilmesi gerekmektedir.” Şekline vurgu yapılmıştır.

     *       *        *

Sonuç olarak,HCOVIDA verileri, hanelerin finansal dayanıklılığının da zayıf olduğuna, beklenmedik harcamaları ödemekte zorlandıklarına ve gelir elde edemedikleri takdirde çok uzun süre dayanamayacaklarına işaret etmektedir.Nitekim katılımcıların neredeyse yarısı önümüzdeki dönemde gelirlerinde düşüş beklemekte olduğuna değinilirken,salgının uzamasıyla birlikte sosyal yardımlara ihtiyaç duyan hane sayısının artması beklenir. Kısıtlı kaynakların etkin kullanımının sağlanabilmesi için salgın koşullarında en kırılgan duruma düşen hanelerin sıkı bir hedeflemeyle belirlenmesi ve desteklenmesi gerekmektedir.”deniliyor.Çok tabii olarak,halen covid-19 koronovirüs pandemi vakaları     açısından özellikle İstanbul’da yaşanan gelişmeler dikkate alındığında dünyada yaygın olan kanıya göre covid-19 pandemisinin mutasyona uğrayarak olusturduğu belirsizlik sebebiyle toplumsal anlamda alınan ya da alınacak önlemler manzumesinin tüm iller bazında halk tarafından titizlikle uygulanması büyük önem taşıyor. Çünkü geçtiğimiz haziran ayından bu yana covid-19 vakaları için alınan tedbirler bazında yaşanan toplumsal gevşemenin sonrasında tabloda ortaya çıkan ve gittikçe artan belirsizliklerin tolere edilebil   mesi açısından; özellikle her gün kalabalıklar arasına karışan süper taşıyıcıların mutlak şekilde saptanarak toplumdan derhal ayrıştırılması zorunlu görünüyor. Bu yapılamadığı sürece bulaşmanın metropol kentlerde yayılması ise en muhtemel bir ihtimal şeklinde karşımıza çıkıyor.