Bilindiği gibi Birleşmiş Genel (BMSekreteriAntonioGuterres, Cenevre’de üç gün süren 5+1 gayriresmi Kıbrıs toplantısında, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik resmi görüşmelerin başlaması için yeterli zemin bulamadıklarını açıklarken, İki, üç ay sonra yeniden görüşme yapılması konusunda mutabık kalındığını ifade eden Guterres, “Kolay bir toplantı değildi”değerlendirmesinde bulunduğu izlendi.Açıklamada konuşan Çavuşoğlu, toplantıda Rum yönetiminin CransMontana ve diğer müzakerelerdeki iddialarını sık sık tekrarladığını belirtti ve “Görüşmelerde Güney Kıbrıs lideri yeni bir vizyon getiremedi. Takılmış plak gibi eski söylemlerini tekrarladı. ‘Kıbrıs Türklerine eşitlik verilirse ortaklık devleti işlevsel olmaz’ iddiasını daha önce olduğu gibi sık sık tekrarladı”açıklaması yanı sıra “Çavuşoğlu, “KKTC’nin bağımsızlığı, egemenliği ve eşitliği konusundan ödün vermeyeceğiz. Bunlar teslim edilirse iki devlet gelecekte nasıl işbirliği yapacağını müzakere edebilirler. Teslim edilmezse yolumuza KKTC’yle birlikte devam edeceğiz” şeklindeki sözleri de kayda geçti.Bu arada 29 Nisanda sona eren gayri resmî 5+1 BM konferansının öncesinde Avrupa Birliği (AB), KKTC’yi Ankara’dan koparmak ve Türkiye’yi adadan çıkarmak için tekrardan harekete geçti. Bu konuyla ilgili AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi JosepBorrell’e sunulan ve uygulamaya konan plana ise Aydınlık Gazetesi ulaştı.

                             *        *         *

Konuyu yakından takip eden kaynaklar Kıbrıs zirvesinin, Ankara ve Brüksel arasında gerilimin yükseldiği, Avrupalıların Türkiye için kritik konularda açıktan karşı cepheyi desteklediği, Batı’nın Erdoğan hükümetine yönelik ekonomik ve siyasi baskısının arttığı koşullarda toplandığına dikkat çekiyor. Bu gelişmelerin arka planında ise Türk Lirası'nın değer kaybı ve ülkenin içinde bulunduğu pandemi koşulları bulunuyor.Kaynaklara göre ABD ve AB, Türkiye’nin bağımsız ve bölge merkezli bir dış politika yürüttüğü bu son dönemde KKTC’yi kendi tarafına çekerek Türkiye’yi can evinden vurmaya hazırlanıyor.Bu sefer,Türkiye’nin öyle ya da böyle yürüttüğü denge siyaseti değil, doğrudan milli egemenliği ve toprak bütünlüğü hedef alınacak. Bu kapsamda ayrıca Aydınlık’ın elde ettiği bilgiye göre AB’nin Kıbrıs konusundaki“uzmanları”,Borell’e yeni bir teklifle gittiler.AB,Türkiye’yi Kıbrıs’tan kalıcı olarak çıkarmak için“Türkiye’nin mevcut ekonomik durumunu da dikkate alınarak tam entegrasyon” havucuyla yardım oranlarını ciddi şekilde artırmayı planlıyor. Brüksel el yükseltiyor. AB, son 15 senedir KKTC’nin aklını çelmek için az para (600 milyon dolardan fazla) dökmedi, ancak KKTC, Ankara’ya sırtını hiçbir şekilde dönmedi. Şimdi ise yeni yatırım programlarının açıklanması, KKTC’ye Kovid-19 aşılarının gönderilmesi ve burada üretilen mallara Avrupa pazarlarına engelsiz geçiş için özel bir statü verilmesi planlanıyor.Avrupalılar, perde arkasında KKTC’de belirli kesimlere Ankara’dan vazgeçme ve uzaklaşma karşılığında Rum kesimiyle aynı düzeyde finanse edilme ve AB’nin tüm “nimetlerinden” tam üye gibi faydalanma sözü veriyor. Aynı zamanda KKTC’ye bütün kanallardan Ankara’nın ekonomik sıkıntılar içinde bulunduğu,adayı kalkındıracak olanaklardan yoksun olduğu ve yakın gelecekte uluslararası arenadan izole edileceği mesajı gönderiliyor.Bunlarla birlikte KKTC’de yapılan propagandalarda şu konulara ağırlık veriliyor: Ankara, kendi sorunlarını çözmeye saplandı; kendi ekonomisini yeniden kurmanın ve nüfusu aşılamanın yollarını bulamadı; "Kıbrıslı kardeşlerine" verebileceği bir şey yok, Kuzey Kıbrıs müreffeh Avrupa’ya katılırsa kalkınır.” Şeklinde şeytanca ve sinsice vaatlerde bulundukları da ifade ediliyor.

      *        *         *

Sonuç olarak, en son gerçekleştirilen 5+1 gayrıresmi Kıbrıs Toplan tısı öncesinde 22 Nisan günü KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, United World International (unitedworldint.com) sitesinin düzenlediği çevrimiçi bir etkinlikte yabancı gazetecilerin sorularını yanıtlamıştı. Tatar, tek federasyon planına karşı KKTC’yi savunacaklarının altını çizmiş, iki devletli çözüme ve “anavatan Türkiye’yle” birlikte hareket edeceklerine net şekilde heyecan ve coşkulu bir havada vurgu yapmıştı. Gerçekte AB rüşvetinin Cumhurbaşkanlığına etki etmesi mümkün değil. Ama ülke içinde tereddütler yaratmak üzere muhtemelen KKTC’deki Batıcı güçleri harekete geçirebilecektir. Dolayısıyla KKTC’nin egemenliğinin uluslararası planda tanınması, AB’nin bu oyunun bozulmasında da önemli rol oynayacak.United World International’ın Cumhurbaşkanı Tatar’la birlikte düzenledikleri toplantı, aslında bunun da işaretlerini verdi.Bu ara da Rusya, İran, Mısır, Venezuela gibi ülkelerin önemli yayın organlarınıntemsilcileri,Tatar’a yönelttikleri sorularda özellikle ülkeleriyle KKTC arasında ortaklıklara işaret etmeleri de çok dikkat çekici  KKTC’nin tanıtılması konusunda Türkiye’nin önü de açık.AB’nin yukarıda açıkladığımız yeni hamlelerini de püskürtmek mümkün. Artık KKTC’nin egemenliğinin korunması tek Türkiye ve Kıbrıs Türklerinin sorunu değil.Avrasya coğrafyasında da KKTC’nin Ankara’ya bağlılığına ve egemenliğini korumasına özel önem veriliyor.Onun için de Cenevre görüşmeleri dikkatle takip ediliyor.Zemin müsait, hava güzel. İlk adımlar,Ankara’nın vereceği bir işarete bakıyor. Çok tabii olarak AB’nin bu kirli ve sinsice oyununa karşın Ankara’nın KKTC için elinde tuttuğu önemli ve son kozlarını da unutmamak gerekiyor.

KAYNAK: AB’nin sinsi Kıbrıs planı (Dr.Mehmet Perinçek)